Ara

James Webb Uzay Teleskobu K2-18b’de Uzaylı Yaşamı Kanıtı Buldu mu? İşte Gerçekler

Evrenin şu sıralar en çok konuşulan gezegeni K2-18b. Aslan takımyıldızında küçük, kırmızı bir yıldızın yörüngesinde dönen ve potansiyel olarak yaşanabilir bu dünya, Dünya'dan 124 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor. Bu gizemli gezegeni insanlar muhtemelen hiçbir zaman ziyaret edemeyecek. Ancak James Webb Uzay Teleskobu (JWST) ile yapılan son gözlemler, burada geniş ve ılık bir okyanusta uzaylı yaşamının zaten gelişiyor olabileceğine dair ipuçları verdi.

Yakın zamanda yayımlanan bir çalışmada, JWST'yi kullanan bilim insanları, gezegenin atmosferinde olası yaşam belirtilerinin tespit edildiğini bildirdiler. Bu bulgular, Dünya dışı yaşama dair bugüne kadarki "en umut verici" kanıt olarak nitelendirildi.

Ancak, çalışmanın yayımlanmasının ardından geçen sürede giderek artan sayıda bilim insanı bu büyük iddiaya şüpheyle yaklaşıyor. Bazı bağımsız araştırmacılar, tespitin istatistiksel olarak marjinal olduğunu ve şüphe duymak için nedenler bulunduğunu belirtiyor. Hatta bazıları bunun neredeyse kesinlikle yaşam olmadığını düşünüyor.

Peki, JWST K2-18b'de gerçekten ne buldu ve uzayın nihai gizemini çözmeye ne kadar yakınız? İşte bilmeniz gerekenler.

JWST, Hubble gibi optik teleskopların aksine, uzak gezegenlerin yüzeylerini doğrudan görüntüleyemez. Bunun yerine, kızılötesi enstrümanları gezegen atmosferlerindeki moleküllerin yıldız ışığını nasıl emdiğini veya yeniden yaydığını haritalayarak atmosferdeki kimyasal yaşam belirtilerini veya biyolojik izleri arar. Ortaya çıkan ışık grafikleri (spektrumlar), o gezegenin atmosferinin bileşimini ortaya çıkararak yüzey koşulları hakkında ipuçları verebilir.

Yeni çalışmada, bilim insanları JWST'nin Orta Kızılötesi Enstrümanı'nı (MIRI) kullanarak K2-18b'nin atmosferine baktılar ve dimetil sülfür (DMS) ile dimetil disülfür (DMDS) adı verilen iki kükürt bazlı molekülün izlerini tespit ettiler. Bu bileşiklerin Dünya'da sadece fitoplankton gibi mikroskobik yaşam formları tarafından üretildiği biliniyor. Eğer DMS doğal bir mekanizma ile üretilebiliyorsa, bilim insanları bunu henüz bilmiyorlar ve bunu ortaya çıkarmak için kapsamlı testler yapmaları gerekecek.

Bu yeni bulgular, aynı ekibin 2023'te iki farklı JWST enstrümanı kullanarak yaptığı ve gezegenin atmosferinde olası DMS izlerini bildiren önceki gözlemlerine ekleniyor.

Çalışmayı yürüten ekip, kendi sonuçlarına "derin şüpheyle" yaklaştıklarını kabul etse de, aynı zamanda bu tespitleri Dünya dışı yaşama dair bugüne kadarki "en umut verici" kanıt olarak ilan ederek, "yaşamla dolu" olabilecek bir okyanus gezegeni tablosu çizdiler. (Diğer çalışmalar ise K2-18b'nin okyanusunun aslında magmadan oluşabileceğini savunuyor.)

Çalışmanın baş yazarı, henüz K2-18b'de gerçek bir yaşam tespit edilmediğini vurguladı. Bunun bir iddia olmadığını, ancak en iyi senaryoda yaşam potansiyeli olduğunu belirtti.

Ekibin DMS tespiti, istatistiksel önem açısından üç-sigma seviyesine ulaştı. Bu, sinyallerin şans eseri ortaya çıkma olasılığının sadece %0,3 olduğu anlamına geliyor. Ancak bu, istatistiksel olarak anlamlı bir bilimsel keşif için gereken beş-sigma seviyesinin oldukça altında kalıyor.

Ekip, çalışmanın önemini abarttığı yönündeki eleştirilere yanıt olarak, kamuoyunun bu araştırmanın nasıl ilerlediğini bilmesinin kamu yararına olduğunu savundu. Bunun, Mars'a robot göndermek ve orada yaşam bulmadan önce bile bu eylemi kutlamak gibi olduğunu, burada da olasılık hakkında heyecan duyulduğunu eklediler.

Şimdilik kamuoyu, çalışmayı yürüten ekibin çalışmasından fazlasına sahip değil. Ekibin keşfini dayandırdığı MIRI verilerinin tam setinin yakın zamanda kamuya açık hale gelmesi bekleniyor. Bu olduğunda, dış araştırmacılar verileri incelemeye ve hakemli yanıtlar formüle etmeye başlayabilecekler.

Bu arada, çeşitli araştırmacılar şimdiden kendi veri modellerini kullanarak bulguları yeniden oluşturmaya çalıştılar ve başarısız oldular. Ocak ayında bir bilim insanı ekibi, 2023 çalışmasında kullanılan aynı JWST enstrümanlarını kullanarak K2-18b'nin atmosferini bağımsız olarak analiz etti. Ekip, K2-18b'de DMS'ye dair "istatistiksel olarak anlamlı veya güvenilir bir kanıt" bulamadıklarını yazdı.

Daha yakın zamanda, bir astrofizikçi, çalışmada paylaşılan JWST spektrumlarını yeniden analiz etti. Ötegezegen çalışmalarında rutin olarak kullanılan basit bir veri modelini kullanan bu analiz de DMS izlerine rastlamadı. Araştırmacı, K2-18b'nin MIRI iletim spektrumunda tespit edilen spektral özelliklere dair "güçlü bir kanıt olmadığını" yazdı.

Sadece çalışmayı yürüten ekibin çalışmasına bakan diğer bazı araştırmacılar da, K2-18b'de biyolojik izler bulunduğunu ilan etmek için tereddüt etmek gerektiğine işaret ettiler. DMS'nin yıldızdan gelen ultraviyole ışıkla etkileşime girdiğinde etan (C2H6) ve etilen (C2H4) gibi başka moleküllere ayrıldığını ve yeniden birleştiğini belirttiler. Çalışmanın bu moleküllerin tespit edildiğini bildirmediğini, ki bu gazların birlikte ortaya çıkmasının beklendiğini, bunun şaşırtıcı olduğunu söylediler.

Ne Olacak Sırada?

Çalışmayı yürüten ekip de dahil olmak üzere herkes, bu bulmacaya netlik kazandırmak için K2-18b'nin daha fazla gözlemine ihtiyaç olduğu konusunda hemfikir. Bu, araştırmacıların yabancı gezegeni yıldızının önünden geçerken gözlemlemek için JWST ile daha fazla zaman talep etmeleri gerektiği anlamına geliyor.

Neyse ki, bu neredeyse aylık bir olay, K2-18b yıldızının önünden her 33 günde bir geçiyor. Bu geçişleri izlemek için daha fazla zaman ayırmanın teleskop için "önemsiz" olması gerektiğini belirttiler. Bir geçişin yaklaşık sekiz saat sürdüğünü ve sadece 16 ila 24 saatlik JWST süresine ihtiyaç duyulduğunu, JWST'nin her yıl binlerce saat gözlem yaptığını ifade ettiler.

Ek gözlemler ekibin DMS tespitinin istatistiksel önemini artırabilirse, bir sonraki adımın bir doğal sürecin bu molekülü üretmediğini kanıtlamak olacağını söylediler. Bu, Dünya'da titiz deneyler ve yaratıcı düşünme gerektirecek. Son olarak, bilim insanlarının K2-18b'ye benzer gezegenlere bakmaları gerekecek ki DMS'nin kozmosta yaygın bir imza olup olmadığını görebilsinler.

Önceki Haber
Arktik'in Geleceği Tehlikede: Eriyen Deniz Buzunu Kurtarmak İçin Sıradışı Bir Yöntem Test Ediliyor
Sıradaki Haber
Bilim Dünyasında Çığır Açan Gelişme: Matematikçiler 125 Yıllık Problemi Çözüp Fizik Teorilerini Birleştirdi

Benzer Haberler: