Yarı iletken sektörünün lideri TSMC, son dönemde yaşanan jeopolitik gelişmeler ve küresel talepteki değişimler nedeniyle yatırım stratejisini yeniden şekillendiriyor. Özellikle ABD'nin kendi topraklarında çip üretimi yapılması yönündeki baskılarına yanıt veren şirket, ABD'deki yeni fabrikalarının inşaat takvimlerini altı aya kadar hızlandırdı.
Bununla birlikte, TSMC'nin dünyanın diğer bölgelerindeki yatırımları aynı hızda ilerlemiyor. Japonya'daki bir fabrika beklenen performansı gösteremezken, yapım aşamasındaki ikinci tesis gecikmelerle karşılaşıyor. Avrupa'da ise özellikle Almanya'daki otomotiv sektöründeki daralma, TSMC'nin kıtadaki yeni yatırımlarını yavaşlatabilir.
TSMC, ABD'deki yatırımlarını artırsa da, şirketin kalbi hala Tayvan'da atıyor. Halihazırda yapım aşamasında olan dokuz yeni üretim tesisinin dördü Tayvan'da bulunuyor. Bu durum, Çin'in Tayvan üzerindeki artan baskısı göz önüne alındığında, Tayvan'ın stratejik öneminin altını çiziyor.
Daha Fazla Tesis, Daha Hızlı Üretim
TSMC, yıllardır küresel çapta yoğun bir fabrika (üretim tesisi) kurma ve yatırım yapma faaliyetinde bulunuyor. Şirket, her yıl birden fazla yeni çip üretim tesisi inşa ediyor.
ABD'nin Arizona eyaletindeki Phoenix yakınlarında bulunan Fab 21 tesisi, iki ayrı birim olarak ele alınıyor ve farklı üretim teknolojileri kullanacak. N3 (3nm) sürecini kullanacak ilk tesis ekipman kurulum aşamasındayken, A16 ve N2 (2nm) sürecini kullanacak ikinci tesisin inşaatına bu yılın Nisan ayında başlandı. Şirket, bu ikinci tesisin tamamlanma tarihini altı ay öne çektiğini duyurdu.
Bu hızlandırma kapsamında TSMC, ABD'deki yatırımlarına 100 milyar dolardan fazla ekleme yaparak toplam yatırım miktarını 165 milyar dolara çıkardı. Bu tesislerin önümüzdeki birkaç yıl içinde faaliyete geçmesiyle, 2030 yılına kadar ABD'de daha gelişmiş üretim süreçlerine sahip çiplerin yerli olarak üretilmesi mümkün olacak.
Yeni nesil üretim teknolojileri için wafer (yarı iletken plaka) üretim fiyatlarının önemli ölçüde artması beklenirken, ABD'deki yerli üretim, marjları düşük olan müşteriler için maliyetleri düşürmeye yardımcı olabilir. Ancak Arizona'daki Fab 21'de üretilen çiplerin, Tayvan'da üretilenlere kıyasla hala daha yüksek fiyatlı olması bekleniyor.
TSMC Avrupa ve Asya'da Sorunlarla Karşılaşıyor
TSMC'nin ABD'deki talep odaklı yatırım stratejisinin tersine, diğer bölgelerde yavaşlayan ekonomiler inşaat planlarını etkiliyor olabilir. Japonya'da, faaliyete geçen Kumamoto Fab 1 tesisi üretim hedeflerine ulaşmakta zorlanıyor. İkinci tesisin inşaatının ise yerel altyapı ve 'topluluk üzerindeki etki' gibi nedenlerle geciktiği belirtiliyor. Ancak bazı söylentilere göre, şirketin uzun vadeli karlılık konusunda endişeli olması da bu gecikmenin gerçek nedeni olabilir.
Avrupa'da ise yavaşlayan otomotiv sektörü ve daralan yarı iletken pazarı, TSMC'nin buradaki tesislerinin ek yatırımlar için daha az cazip hale gelmesine neden olabilir. Almanya'daki TSMC fabrikası, Bosch, Infineon ve NXP gibi şirketlerle ortak girişim olarak geliştirildi. Ancak bu ortakların her biri son aylarda binlerce çalışanı işten çıkardı veya işten çıkarma planlarını duyurdu.
Ancak bu durum, TSMC'nin yatırımlarını tamamen ABD'ye kaydırdığı anlamına gelmiyor. Şirket, Avrupalı müşterilerine destek olmak amacıyla Münih'te yeni bir çip tasarım merkezi kuracağını da kısa süre önce duyurdu. Öte yandan, şirketin CEO'su C.C. Wei, Birleşik Arap Emirlikleri'nde (BAE) bir fabrika kurulacağına dair söylentileri de yalanladı.
Daha Az Bağımlı, Ama Daha Az İlgili Değil
TSMC'nin Tayvan dışındaki herhangi bir yatırımı, her zaman Çin'in Tayvan ile 'yeniden birleşme' hedefini gündeme getiriyor. Çin yönetiminin uzun vadeli bir hedefi olan bu durum, küresel silikon ve elektronik ticaretini felç etme potansiyeli taşıyor. ABD'nin TSMC'nin Batı'daki genişlemesini desteklemeye devam etmesinin nedenlerinden biri de bu olabilir.
TSMC'nin küresel çeşitlenmesi ve ABD hükümetinin Tayvan'a olan bağımlılığını azaltma çabası, 'silikon kalkanı'nın zayıflayıp zayıflamadığı sorusunu akla getiriyor. TSMC, özellikle ABD'de küresel operasyonlarını genişletmek için çaba gösterse de, üretimin yavaş artışı (son yatırımlara rağmen), Tayvan'ın küresel silikon tedarik zincirinde kilit rol oynamaya devam edeceğini gösteriyor.
Aslında Tayvan'ın bağımsızlığı, ABD ve müttefikleri için sadece silikondan daha fazla açıdan stratejik öneme sahip.
Kısacası, TSMC'nin ABD'deki fabrikaları tedarik zinciri riskini bir miktar azaltacak olsa da, Tayvan öngörülebilir gelecek için TSMC yatırımlarının ve küresel silikon üretiminin kalbi olmaya devam edecektir. Ancak bu durum, şirketin dünyanın diğer bölgelerinde, özellikle de Amerika'da, üretim tesislerini büyük ölçüde genişletmesini engellemiyor. Bu durumun önümüzdeki on yıllarda çip tedariki ve fiyatlandırması üzerinde ciddi etkileri olacaktır.