Kim derdi ki onlarca yıl öncesinden kalma konserve somon kutuları, dolabın arkasına atılmış bir doğal tarih müzesi görevi görecek ve Alaska deniz ekosisteminin on yıllara yayılan sırlarını salamura ve teneke içinde saklayacaktı?
Parazitler, bir ekosistem hakkında şaşırtıcı derecede fazla bilgi verebilirler. Zira genellikle birden fazla türün yaşam döngüsüne dahil olurlar. Ancak insanlar için ciddi bir sorun yaratmadıkları sürece, tarihsel olarak çoğunlukla göz ardı edildiler.
Bu durum, Pasifik Okyanusu'nun kuzeybatısındaki deniz memelileri üzerindeki parazit etkilerini geriye dönük olarak takip etmenin bir yolunu arayan ekologlar için büyük bir sorundu. İşte tam da bu noktada, bir deniz ürünleri birliğinden gelen bir telefon, bilim insanlarından birine tozlu, tarihi geçmiş somon konservelerini alıp alamayacağını sordu. Bazıları 1970'li yıllara kadar uzanan bu kutuların teklifine verilen cevap ise tereddütsüz bir 'evet' oldu.
Yıllar boyunca birliğin kalite kontrol sürecinin bir parçası olarak ayrılan bu konserveler, ekologların elinde mükemmel şekilde korunmuş örneklerin bir arşivi haline geldi; ama somonların değil, içlerindeki kurtların!
Konserve balığınızda kurt bulunması fikri biraz mide bulandırıcı gelebilir, ancak yaklaşık 1 santimetre uzunluğundaki bu deniz parazitleri, Anisakidler, konserveleme işlemi sırasında öldürüldükleri için insanlara zararsızdır.
Araştırmanın geçen yıl yayınlandığında, bilim insanları bu konuda şunları belirtmişti: “Herkes somonunuzdaki kurtların işlerin ters gittiğinin bir işareti olduğunu varsayar. Ancak Anisakidlerin yaşam döngüsü, besin zincirinin birçok bileşenini bir araya getirir. Ben onların varlığını, tabağınızdaki balığın sağlıklı bir ekosistemden geldiğine dair bir işaret olarak görüyorum.”
Anisakidler, kriller tarafından yendiğinde besin zincirine girerler. Kriller de sırayla daha büyük türler tarafından tüketilir. İşte Anisakidler bu şekilde somonların içine ve nihayetinde deniz memelilerinin bağırsaklarına ulaşırlar; burada kurtlar üreyerek yaşam döngülerini tamamlarlar. Yumurtaları memeliler tarafından okyanusa bırakılır ve döngü yeniden başlar.
“Eğer deniz memelileri gibi bir konakçı mevcut değilse, Anisakidler yaşam döngülerini tamamlayamaz ve sayıları düşer.” şeklinde ekologlar açıklıyor.
'Arşivdeki' 178 konserve kutusu, Alaska Körfezi ve Bristol Koyu'nda 42 yıllık bir dönemde (1979-2021) yakalanmış dört farklı somon türünü içeriyordu. Bunlar arasında 42 konserve pasifik somonu (Oncorhynchus keta), 22 konserve gümüş somon (Oncorhynchus kisutch), 62 konserve pembe somon (Oncorhynchus gorbuscha) ve 52 konserve sockeye somonu (Oncorhynchus nerka) bulunuyordu.
Neyse ki, somonları korumak için kullanılan teknikler kurtları ilk günkü gibi korumasa da, araştırmacılar filetolarda diseksiyon yaparak somonun gramı başına düşen kurt sayısını hesaplayabildiler.
Araştırmacılar, pasifik ve pembe somonlarda zamanla kurt sayılarının arttığını, ancak sockeye veya gümüş somonlarda artmadığını tespit etti.
Araştırmanın başyazarı olan bilim insanı, “Pembe ve pasifik somonlarda olduğu gibi zamanla sayılarının arttığını görmek, bu parazitlerin doğru konakçıları bulabildiklerini ve üreyebildiklerini gösteriyor. Bu durum, Anisakidler için yeterli sayıda doğru konakçının bulunduğu, istikrarlı veya iyileşmekte olan bir ekosistemi işaret edebilir.” dedi.
Ancak, gümüş ve sockeye somonlarındaki parazit seviyelerinin neden sabit kaldığını açıklamak daha zor. Özellikle de konserveleme sürecinin belirli Anisakid türlerini tanımlamayı zorlaştırdığı düşünülürse.
Bilim insanları, “Aile seviyesindeki tanımlamamızdan emin olsak da, tespit ettiğimiz Anisakidleri tür seviyesinde tanımlayamadık. Bu nedenle, artan türlere ait parazitlerin pembe ve pasifik somonları enfekte etme eğiliminde olması, sabit kalan türlere ait parazitlerin ise gümüş ve sockeye somonları enfekte etme eğiliminde olması mümkündür.” şeklinde not düştü.
Bu yeni yaklaşımın – tozlu eski konservelerin ekolojik bir arşive dönüşmesi – daha birçok bilimsel keşfe kapı aralayabileceğini düşünen araştırmacılar, tabiri caizse tam bir 'solucan kutusu' açmış oldular. Bu araştırma, bilim dünyasının önemli yayınlarından Ecology and Evolution dergisinde yayımlandı.