Bundan yıllar önce, 2012'de piyasaya sürülen Dishonored, çıktığı dönemde türünün önde gelen yapımlarından biri olmayı başarmıştı. Oyunun üzerinden yaklaşık 13 yıl geçmesine rağmen, Arkane Studios'un ustaca inşa ettiği bu buharpunk ve büyülü gerçekçilik dolu dünya, onu modern bir klasik statüsüne taşıyor.
Oyun, sizi daha ilk anlardan itibaren içine çeken unutulmaz bir açılış sekansıyla başlıyor. Bu sekans, korumakla görevli olduğunuz imparatoriçenin gözünüzün önünde öldürülmesine karıştığınızı gösteriyor. Sahne, kuşatılmış ve salgınla mücadele eden bir krallığı saran siyasi çekişmelere sizi anında dahil ederken, yaklaşan görevlerin duygusal ağırlığını da başarıyla ortaya koyuyor.
Bu durum ve derinlere kök salmış bir adaletsizlik hissiyle mücadele, oyunun tahmin edilebilir ilerleyişine rağmen hikayeyi sürükleyici kılıyor. Gizlilik ve suikast görevleriyle ilerleyen Dishonored'da bu tahmin edilebilirlik, yan karakterlerin bile kısa sürede klişelerden çıkarak ilgi çekici ve derinlikli hale gelmesiyle geri plana düşüyor.
Dishonored'ın en sevdiğim yanlarından biri, etrafta gizlice dolaşırken yapılan sohbetleri dinlemek. Bu sayede, mükemmel seslendirme performanslarıyla Dunwall'ın siyasi dedikodularına ve gündemine doğrudan bir pencereden bakabiliyorsunuz. Dünyanın ücra köşelerinde bulduğunuz kitaplar ve notlar bile incelenmeye değer; ki bu, aynı türdeki pek çok oyunda söyleyebileceğim bir şey değil.
Ancak Dishonored'ın dünya inşasındaki en etkileyici nokta, neredeyse doğaüstü olan balina yağıyla çalışan teknolojisini Viktorya dönemi estetiğiyle ne kadar zahmetsizce harmanladığıdır. Bunu, zarif mimariden duvarlara yapıştırılmış sıradan posterlere kadar her şeyde hissedebiliyorsunuz. En iyi buharpunk geleneğinde olduğu gibi, çevrenin her unsuru eski tanıdıklık ve fantastik görkem arasında zarif bir karışım yaratıyor, bu iki uç arasındaki ince çizgiyi ustaca dengeleyerek.
Gizlilik ve Büyüler
Oynanış açısından bakıldığında, Dishonored'ın Thief ve ondan önceki pek çok gizlilik tabanlı keşif oyunundan etkilendiği açık. Ancak Dishonored, gizlenme ve dolaşma deneyimini bir zevke dönüştüren bir dizi büyüsel yetenekle kendini diğerlerinden ayırıyor.
Bunların başında, noktasal olarak anında ışınlanmanızı sağlayan 'blink' (kısa mesafe ışınlanma) sistemi geliyor. Bu, günümüz sanal gerçeklik oyunlarındaki benzer mide bulandırıcı olmayan hareket sistemlerini hatırlatıyor. Görülme riski olmadan bir gizlenme noktasından diğerine geçebilme yeteneği, gizlilik oynanışını adeta yeniden tanımlıyor.
Hızlı bir 'blink' ile yakındaki bir çatının tepesine veya farkında olmayan bir düşmanın üzerine atlamak inanılmaz derecede tatmin edici. Bu, sizi sürüklenen bir suikastçıdan çok, gerçek bir süper kahraman gibi hissettiriyor. Haritasız bir oyunda etrafı kolaçan etmenize yardımcı olan ve duvarların arkasındaki düşmanları ve müttefikleri görmenizi sağlayan 'karanlık görüş' yeteneği de aynı şekilde önemli. Bu yetenek, oyunun ara haritasının olmaması göz önüne alındığında daha da gerekli hale geliyor.
Büyülü ve zarif gizliliğin aksine, Dishonored'daki dövüşler biraz yavaş ve hantal hissedilebilir. Oyunun 'kaos sistemi' de bunu kötüleştiriyor. Bu sistem, neredeyse ezici bir güçle karşı karşıya kaldığınız her şiddetli çatışmayı bir yıpratma savaşına dönüştüren sonsuz düşman dalgaları gönderiyor.
Bu durumlarda, düşmanların takibini bırakmasını beklerken güvenli bir yere ışınlanmak ya da en iyisi, gölgelere bağlı kalarak dövüşten tamamen kaçınmak daha iyi bir fikir. Sadece bir sonraki suikast hedefini temiz ve sessizce ortadan kaldırabileceğiniz zaman ortaya çıkmak en doğrusu.
Daha sıradan bir oyunda, suikast odaklı oynanış tekrarlayıcı hale gelebilirdi. Ancak Dishonored'ın yapısı, her görevde aynı nihai hedefe ulaşmak için farklı yolları teşvik ediyor. Büyülü destekli gizlilikten sosyal manipülasyona, dinlemeden uzun süredir devam eden bir husumette ahlaki bir duruş sergilemeye kadar pek çok seçenek mevcut.
Yaratıcı problem çözme fırsatları sunan yan görevleri de eklediğinizde, başarıya ulaşmanın tüm farklı yollarını keşfetmek için birden fazla oyunu hak eden bir yapım elde ediyorsunuz. Bu da Dishonored'ı tekrar ziyaret etmek ya da ilk çıktığında kaçıranlar için oyuna dalmak için yeterli bir sebep sunuyor.