Eğer kahvenize süt dökerken sütün girdaplar oluşturarak karıştığını izlediyseniz, türbülansı görmüşsünüz demektir. Bu olay, uçakların sarsıntılı yolculuklarından okyanus akıntılarına kadar pek çok şeyden sorumludur. Şimdi ise, araştırmacılar yıldızlar arasındaki gaz ve yüklü parçacık bulutları olan yıldızlararası ortamdaki türbülansı ve bu türbülansın manyetik alanlarla nasıl etkileşime girdiğini daha önce hiç görülmemiş detayda görselleştirmenin bir yolunu geliştirdi.
Bu model, 13 Mayıs'ta Nature Astronomy dergisinde yayınlanan bir makalede detaylandırıldı. Araştırmacılar, “Bu olguları ilk kez bu hassasiyet düzeyinde ve bu farklı ölçeklerde inceleyebiliyoruz” dedi.
Bu denli karmaşık hesaplamalar büyük bir hesaplama gücü gerektiriyor. Modeli geliştirmek için Almanya'daki Leibniz Süper Bilgisayar Merkezi'nde bulunan SuperMUC-NG süper bilgisayarı kullanıldı. Model, 10.000 birime kadar küpler oluşturmak için istiflenebilen bir dizi sanal modülden oluşuyor. Bu boyutta, gökadamızın manyetik alanını simüle etmeye yardımcı olabilir. Ölçeği küçültüldüğünde ise, uzaydaki güneş rüzgarı gibi daha yerel türbülanslı süreçleri modellemek için kullanılabilir.
Yıldızlararası ortamdaki yüklü parçacıklar, Dünya'daki ultra yüksek vakum deneylerinden bile önemli ölçüde daha seyrektir. Ancak, hareketleri bir manyetik alan oluşturmaya yeterlidir. Bu alan bir buzdolabı mıknatısından milyonlarca kat daha zayıf olsa da, uzayın boşluğunda gökadaları şekillendirmede, hatta yıldızların oluşumunda önemli bir rol oynar.
Önceki simülasyonlardan farklı olarak, yeni model bu dinamiği dikkate alıyor; alanın yüklü yıldızlararası iyonları nasıl kaydırıp girdaplar oluşturduğunu, yoğunluklarına ve yüklerine bağlı olarak farklı bölgelere nasıl hareket ettirdiğini kopyalıyor. Bu, gökadamız gibi galaksilerin nasıl oluştuğuna dair daha derin bir anlayış kazanılmasına yardımcı olabilir.
Gelecekte, ekip daha da yüksek çözünürlüklü modeller geliştirmeyi umuyor. Ayrıca simülasyonlarını güneş rüzgarı ölçümleri gibi gerçek dünya verileriyle karşılaştırmayı planlıyorlar. Türkiye'nin de ortak olduğu Square Kilometre Array gibi yeni ve hassas gözlemevleri, bu modelleri daha da hassas hale getirme potansiyeli taşıyor.
Görselleştirmenin de aynı derecede büyüleyici olması bekleniyor. Araştırmacılar, türbülansın gökadalar arasındaki plazmada, gökadaların içinde, Güneş Sistemi'nde, bir fincan kahvede ya da Van Gogh'un 'Yıldızlı Gece' tablosunda bakıldığında aynı göründüğünü belirtiyor.