Primat dünyasında "alfa erkek" kavramı, genellikle baskın ve her şeye hükmeden bir figürü akıllara getirir. Ancak bilim insanları tarafından yapılan kapsamlı yeni bir araştırma, bu köklü inancı sarsıyor: Primatlarda alfa erkeklerin dişiler üzerinde sandığımız kadar baskın olmadığını ve hatta dişi egemenliğinin de erkek egemenliği kadar yaygın olduğunu ortaya koydu.
Yüzden fazla primat türü üzerinde cinsiyetler arası egemenlik ilişkilerini inceleyen araştırmacılar, çoğu primat türünde belirli bir cinsiyetin diğerine açıkça üstünlük sağlamadığını keşfetti. Bu bulgu, erkeklerin genellikle daha baskın olduğu yönündeki tarihi varsayımlara meydan okuyor.
Yapılan bu detaylı çalışma, cinsiyetler arası ilişkilerin çok daha incelikli bir yapıya sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Araştırma sonuçlarına göre, hem erkek hem de dişiler, birbirlerine karşı agresif karşılaşmalarda sık sık galip gelebiliyor. Açık bir egemenliğin görüldüğü az sayıdaki türde ise, erkekler ve dişiler diğerleri üzerinde hüküm sürmek için farklı stratejiler benimsiyor.
Bilim insanları, primat erkeklerinin gücü genellikle fiziksel kuvvet ve baskı yoluyla elde ettiğini belirtirken, dişi bireylerin güçlenmesinin üreme stratejileri gibi alternatif yollara dayandığını vurguluyor. Örneğin, eş seçimi üzerindeki kontrol, dişiler için önemli bir güç kaynağı olabiliyor.
Tarihsel olarak, memelilerde erkeklerin baskın cinsiyet olduğu varsayılmıştır. Ancak son yıllarda yapılan araştırmalar, dişi katiller balinaların sürülere liderlik etmesinden, agresif dişi mirketlerin erkek hemcinslerinden üstün olmasına kadar, dişilerin üstün olduğu pek çok durumu belgelemiştir. Aynı durum primatlar için de geçerlidir; bonobolar ve halka kuyruklu lemurlar gibi türlerde dişi egemenliği kaydedilmiştir.
Primatlardaki cinsiyetler arası ilişkileri çok sayıda tür üzerinde araştırmak için, bilim insanları 250'den fazla primat çalışmasından elde edilen verileri analiz etti. Ekip, erkekler ve dişiler arasındaki agresif karşılaşmaların primatlarda yaygın olduğunu ve tüm çatışmaların yaklaşık yarısını oluşturduğunu, ancak nadiren tek taraflı olduğunu buldu.
150'den fazla popülasyon ve 80'den fazla türdeki cinsiyetler arası çatışmaların sonuçlarını ölçen araştırmacılar, 25 popülasyonda (16 tür) erkeklerin her zaman kazandığını, 20 popülasyonda (16 tür) ise dişilerin her zaman kazandığını tespit etti. Geriye kalan 100'den fazla popülasyonda ise sonuçlar daha karmaşıktı ve cinsiyetler arasında orta düzeyde bir eğilim gözlendi.
Egemenlik, sadece farklı primat türleri arasında değil, aynı tür içinde bile değişiklik gösteriyordu. Örneğin, farklı dişi bonobo popülasyonları çatışmalarının %48 ila %79'unu kazanırken, dişi patas maymunları çatışmalarının %0 ila %61'ini kazanabiliyordu. Araştırmacılar, Angolalı talapoinlerin incelenen gruba bağlı olarak katı erkek egemenliği, katı dişi egemenliği veya net bir eğilim göstermediğini belirtti.
Araştırmacılar, primatlardaki bu çeşitli egemenlik biçimlerinin ardındaki mekanizmaları inceledi ve fiziksel özelliklerin bir rol oynadığını, ancak hayvanların yaşadığı yer ve yaşam biçimlerinin de etkili olduğunu buldu. Dişi egemenliği çoğunlukla dişilerin üreme kontrolüne sahip olduğu popülasyonlarda ortaya çıktı; yani eşleşip eşleşmeyeceklerine kendileri karar veriyordu. Örneğin, bu durum genellikle ağaçlarda yaşayan tek eşli türlerde geçerliydi; burada dişiler erkeklerden kaçabiliyor ve çatışma zaten taşıdıkları yavrular için daha az tehdit oluşturuyordu. Buna karşılık, erkek egemenliği daha büyük erkeklerin çoklu dişilerle çiftleşmeyi kontrol ettiği yerde yaşayan türlerde daha yaygındı.
Bilim insanları, bu çalışmanın erkek egemenliğinin varsayılan durum olduğu geleneksel görüşlere meydan okumaya başladığını ve cinsiyetler arası egemenlik ilişkilerindeki çeşitliliğin daha kapsamlı bir keşfini sunduğunu vurguladı.