Ara

Yaşam Ağacında Yeni Bir Dal Keşfedildi: Bilim İnsanları Şaşkın!

Biyologlar, yaşam ağacının tamamen yeni bir dalını keşfettiklerini duyurdu. Bu keşif, yıllardır bilim insanlarının gözlerinin önünde saklanmış bir organizmayı ortaya çıkardı.

Yeni keşfedilen bu mikroskobik canlı, 2011 yılında Hırvatistan sularından alınan ve laboratuvarda bakımı yapılan deniz sililer topluluğu içinde gizleniyordu. Sililer aniden öldüğünde, bilim insanlarının Solarion arienae adını verdiği bu yeni ve minik canlı gün yüzüne çıktı.

Çek Cumhuriyeti'ndeki Charles Üniversitesi'nden protistologlar Ivan Čepička ve Marek Valt, yaptıkları çalışmada, "Bu organizma, daha önce yalnızca dolaylı olarak yeniden yapılandırabildiğimiz hücresel evrimin çok eski bir bölümüne bakmamızı sağlıyor," ifadelerini kullandılar.

Araştırma ekibi, "Solarion'un hücreleri çok küçük ve sadece hafif hareketli olduğu için, sililer kültüründe birkaç yıl boyunca onu gözden kaçırmışız. Solarion'u uzun süreli laboratuvar kültürümüzde bile kaçırdığımız göz önüne alındığında, doğal örneklerde de muhtemelen fark edilmeden kalacaktır," diye belirtti.

Mikroorganizmanın büyüleyici, güneşi andıran formu, içerdiği yapılarla yarışıyor.

Tek hücreli Solarion, tıpkı bizim hücrelerimiz gibi zarla çevrili, DNA dolu bir çekirdeğe sahip. Ayrıca, yağ ve karbonhidrat moleküllerinin kimyasal enerjiye dönüştürüldüğü hücrenin 'enerji santrali' olan mitokondrilere de sahip.

Ekip, Solarion'un mevcut ökaryot kategorilerinden hiçbirine uymadığını gösterdi. Bu nedenle, bu yalnız küçük güneş, daha önce tanımlanmamış yeni bir şubeyi, başka bir ilginç protist olan Meteora sporadica ile paylaşıyor. Bu şube ise yalnızca Provora ve Hemimastigophora gibi uzak akraba protistlerle paylaşılan yeni bir krallığa yerleşmiş durumda.

Ancak Solarion'un mitokondrileri, bilim insanlarının daha önce gördüğü hiçbir mitokondriden belirgin şekilde farklı. Bu mitokondriler, bir zamanlar tamamen ayrı bir varlık olmuş olabileceklerine dair genetik izler taşıyor.

Bilim insanları, mitokondrilerin bir zamanlar kendi başına var olan, antik bir bakteri olduğunu düşünüyor. Ancak yaşamın evrimsel tarihinin bir noktasında, başka bir organizmanın tek hücreli vücudunun içine yerleşmişler.

Tüm mitokondrilerde saklanan ve aynı antik şubeden gelen mevcut genetik kod sayesinde bunu biliyoruz.

Zamanla, bu iki parça o kadar ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlandı ki, benlik ve diğer arasındaki çizgi tamamen çözündü. Hücrelerinizin çoğunun içinde, hayatta kalmanızı sağlayacak kendi (çok kısaltılmış) DNA'sına sahip mitokondriler bulunuyor.

Hayvanlar, bitkiler, mantarlar, deniz yosunları ve sayısız tek hücreli dost gibi çoğu ökaryotta, mitokondriler ilkel bağımsızlıklarının silik kanıtlarını içerir. Ancak Solarion, o uzun zaman önce unutulmuş zamandan kalma genetik bir hatırayı mikroskobik vücudunda taşıyor: secA geni. Bu gen, bir zamanlar proto-mitokondrinin moleküler araç kutusunun bir parçasıydı ve bağımsız olarak yaşarken proteinleri zarından geçirme işlevini üstleniyordu.

Bu bulgu, mitokondriyel kökenin endosimbiyotik teorisi için harika bir haber. Mitokondrilerin tam olarak ökaryotik hücreye entegre olmadan önceki yaşamlarının doğrudan kanıtını sunuyor ve ökaryotların son ortak atalarının tek bir varlık olmadan önce birbirleriyle nasıl ilişkili olabileceğine dair eşsiz bir içgörü sağlıyor.

Čepička ve Valt, "Solarion, mikrobiyal yaşamın çeşitliliği hakkında hala ne kadar az şey bildiğimizin dikkate değer bir hatırlatıcısı," diyor.

"Evrimsel olarak derin bir soyun keşfi - temelde yaşayan bir fosil - ökaryotik hikayenin kilit parçalarının nadiren keşfettiğimiz yerlerde gizli kaldığını gösteriyor."

Önceki Haber
Nintendo Switch 2'den Heyecan Veren Güncelleme: Bluetooth Sorununa Veda!
Sıradaki Haber
Yapay Zeka Talebi Karşılanamıyor: TSMC Üretim Kapasitesi Üç Kat Eksik!

Benzer Haberler: