Teknoloji şirketleri, kullanıcılarına yemek, giyim veya boş zamanlarını nasıl değerlendirecekleri konusunda tavsiyeler veren yapay zeka vizyonları satıyor. Bu tavsiyelerin kalitesi çoğu zaman sorgulanabilir olsa da, bu durumun ardında yatan devasa elektrik tüketiminin faturasını kimin ödediği sorusu da giderek daha fazla önem kazanıyor. Ülkemizdeki tüketici elektrik fiyatları, ani talep artışına hazırlıksız yakalanan enerji altyapısı nedeniyle şimdiden yükseliş eğiliminde.
Son bilgilere göre, veri merkezlerinin artan yapay zeka odaklı tüketimi, enerji fiyatlarında önemli artışlara neden oluyor. Bu artışların ortalaması %6.5 seviyesindeyken, bazı bölgelerde bu oran %18.4'e ve hatta %36.3'e kadar çıkabiliyor. Teknoloji şirketleri yapay zeka altyapılarını genişletmeye devam ettikçe, bu rakamların daha da artması bekleniyor.
Bu artan talebi karşılamak için enerji şirketleri giderek daha fazla enerji üretmek üzere mevcut altyapılarını kullanmak zorunda kalıyor. Enerji talebini karşılamaya yönelik harcamaların, gelecekte elektrik fiyatlarını önemli ölçüde etkilemesi öngörülüyor. Yapay zeka modellerinin verimliliğini artırma çabaları, bu sorunu tek başına çözmek için yeterli görünmüyor. Yapay zeka araçlarının sürekli bilgi akışına ihtiyaç duyması, şirketleri mümkün olduğunca çok içeriği veri tabanlarına çekmeye yönlendiriyor.
Dijital olarak erişilebilir insan bilgisinin bu kadar yoğun bir şekilde kullanılması, yapay zeka tarayıcılarını bir "dijital tehdit" olarak tanımlayan bazı uzmanların da dikkatini çekiyor. Ancak şu anki odak noktası, bu işlemlerin gerektirdiği enerji miktarı. Sürekli olarak tüm bu bilgileri çekmek, yapay zekanın veri kümesine entegre etme sürecinin yalnızca ilk adımı.
Yapılan araştırmalar, veri merkezlerinin elektrik tüketiminin hızla arttığını gösteriyor. Bu artışın gelecekte de devam etmesi bekleniyor. Elektrik şebekeleri, bu artan talebi karşılamaya tam olarak hazır değil. Özellikle elektrikli araçların yaygınlaşması, üretimin yerelleşmesi, hidrojen kullanımının artması ve sanayi ile binaların elektrifikasyonu gibi diğer büyük talep artışlarının da düşünülmesi gerekiyor.
Veri merkezlerinin yedek güç kaynakları da ayrı bir sorun teşkil ediyor. Yapay zeka ve kripto madenciliği için kullanılan devasa veri akışını işleyen veri merkezlerinin hızla genişlemesi, enerji şebekesi operatörlerini yeni acil durum planları yapmaya zorluyor ve ülkenin elektrik arzı ile talebini dengeleme görevini daha da karmaşık hale getiriyor.
Bu durum, veri merkezlerinin kendi güç jeneratörlerini devreye almasıyla oluşan aşırı arzın, bağlı oldukları altyapıyı zorlayabileceği ve acil müdahale edilmezse "bölge genelinde zincirleme elektrik kesintilerine" yol açabileceği "neredeyse yaşanan" durumları da beraberinde getiriyor.
En kötü senaryolar önlense bile, enerji yoğun veri merkezlerinin yakınında yaşamak, elektrikli cihazların ömrünü kısaltabiliyor, arızalara, aşırı ısınmalara ve elektrik yangınlarına neden olabiliyor. Bu durum, bölge sakinleri için ek maliyetler ve güvenlik riskleri anlamına geliyor.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, yapay zekaya olan mevcut ilgi, elektrik şebekeleri üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor, bu şebekelere bağlı cihazlar üzerinde ek stres yaratıyor ve yalnızca tesis ekipmanını korumak için kullanılan yerinde jeneratörlerin, çevre üzerindeki etkileri göz ardı edilerek kullanılmasıyla elektrik kesintisi riskini artırıyor. Raporlara göre, Amerikalılar bu durumun maliyetini karşılıyor.