Ara

Yapay Zeka Çağının En Değerli Hazinesi: İnsan Yaratıcılığı Tehlikede mi?

Yapay zeka çağı ironik bir şekilde insan yaratıcılığının ne kadar değerli olduğunu gözler önüne serdi. Çünkü teknolojideki atılımlar tam da bu yaratıcılığı baltalamakla tehdit ediyor. Teknoloji devleri yeni yapay zeka modelleri geliştirmek için yarışırken, web tarayıcıları yaratıcı içerikleri adeta süpürüyor. Aynı modeller ise sentetik medya selleri üreterek, insani yaratıcı kıvılcımı sıradan içerik okyanusunda boğma riski taşıyor.

Bu gidişat göz önüne alındığında, yapay zeka tarafından üretilen içeriğin yakında tüm tarihi insan yaratıcı eserler külliyatını aşması mümkün. Bu da insan yaratıcı ekosisteminin korunmasını sadece etik bir endişe olmaktan çıkarıp acil bir zorunluluk haline getiriyor. Aksi takdirde kültürel manzaramızın kademeli olarak tek tipleşmesiyle karşı karşıya kalırız. Makine öğreniminin, insan ifadesinin zenginliğini vasat bir istatistiksel ortalamaya indirgediği bir gelecek...

Sınırlı Bir Kaynak

Sohbet botları milyarlarca yaratımdan beslenerek konuşmayı öğreniyor, görsel sentezleyiciler ise çizmeyi... Bunu yaparken de arkalarındaki yapay zeka şirketleri, ortak kültürümüzü sonuçlarını pek düşünmeden sınırsızca sömürülebilecek bir kaynak gibi görüyor.

Ancak insan yaratıcılığı endüstriyel bir sürecin ürünü değil. Tam da sonlu biyolojik varlıklar olmamız, gerçek yaşam deneyimlerinden ilham almamız ve yaratıcılığı hayatın gereklilikleriyle (uyku, duygusal iyileşme, sınırlı ömür) dengelememiz nedeniyle doğası gereği sınırlıdır. Yaratıcılık, bağlantılar kurmaktan gelir ve bu bağlantıların anlamlı olabilmesi enerji, zaman ve içgörü gerektirir. Yakın zamana kadar bu tür bağlantıları kurmak için bir insan beyni ön şarttı ve bunun değerli olmasının bir nedeni var.

Her insan beyni sadece bir veri deposu değil, benzersiz bir şekilde düşünen, fikirlerin özgün kombinasyonlarını oluşturan bir bilgi motorudur. Bir "bağlantı makinesinin" (yapay zeka modelinin) milyonlarca kez kopyalanması yerine, her biri kendine özgü bir bakış açısına sahip yedi milyar nöral ağımız var. İnsan bilişinden kaynaklanan düşünce çeşitliliğine güvenmek, herkesin aynı yapay zeka kaynaklarından beslenmesi durumunda ortaya çıkabilecek tek tip düşünceden kaçınmamıza yardımcı olur.

Önceki Haber
Bilim Makalelerindeki O Tuhaf İfade: Yapay Zeka Eğitim Verilerindeki Hata Ortaya Çıktı
Sıradaki Haber
NASA'nın 'Uçurum' Projesi: Milyar Dolarlık Kule Yükseliyor, Roket Nerede? Astra'dan Yeni Hamle...

Benzer Haberler: