Yakın zamanda yapılan bir araştırma, uzun COVID olarak adlandırılan ve enfeksiyonun iyileşmesinden sonra da devam eden COVID-19 belirtilerinin, kadınlarda adet döngüsünde ciddi sorunlara yol açabileceğini ortaya koydu. Hatta bu durumun tek yönlü olmayıp, adet döngüsündeki sorunların da uzun COVID belirtilerini kötüleştirebileceği düşünülüyor. Bu endişe verici döngüsel etki, gelecekteki tedavi yöntemleri için yeni kapılar aralayabilir.
Yapılan çalışmada, uzun COVID geçiren kişilerde adet kanamasının miktarında, süresinde (sekiz günden uzun olması), döngüler arası kanamalarda ve adet görememe durumlarında, COVID-19 geçirmemiş kişilere kıyasla istatistiksel olarak anlamlı bir artış gözlemlendiği belirtildi. Daha önceki akut COVID-19 enfeksiyonu geçiren grupta ise yalnızca adet kanaması miktarında bir artış olduğu ancak bunun istatistiksel anlamlılığa ulaşmadığı ifade edildi.
COVID-19 pandemisinin başlangıcından bu yana birçok kişi, adet döngülerinde belirgin değişiklikler olduğunu bildirmişti. Bu konudaki araştırmalar, özellikle aşılamaya odaklanarak sınırlı kalmıştı. Ancak yakın zamanda yapılan bir başka çalışma, aşılı gruplar ile aşısız gruplar arasında adet döngüsü değişiklikleri açısından anlamlı bir fark olmadığını göstermişti.
Bu doğrultuda yapılan yeni bir araştırmada, uzmanlar adet döngüsü yaşayan bireyleri inceleyerek, uzun COVID geçirenler (1.048 kişi), akut COVID-19 geçirenler (1.716 kişi) ve hiç COVID-19 geçirmemiş kontrol grubu (9.423 kişi) arasında adet döngüsü alışkanlıklarını karşılaştırdılar. Katılımcılardan adet döngüleriyle ilgili soruları yanıtlamaları istendi.
Sonuçlar, en belirgin adet döngüsü değişikliklerinin, daha uzun süren adet dönemleri ve döngüler arasındaki anormal kanamalar gibi sorunların uzun COVID grubunda görüldüğünü ortaya koydu. Bu gruptaki hastalar ayrıca, adet dönemlerinden iki gün önce başlayan ve dönem boyunca devam eden yorgunluk, zihin bulanıklığı, hafıza sorunları ve egzersiz sonrası aşırı yorgunluk gibi uzun COVID belirtilerini daha şiddetli yaşadıklarını bildirdiler.
Araştırmanın bir sonraki aşamasında, bu durumun olası nedenleri incelendi. Uzun COVID geçiren 10 kişiden alınan kan serumu ve rahim iç dokusu örnekleri, sağlıklı kontrol hastalarının örnekleriyle karşılaştırıldı. Elde edilen bulgular, rahim iç dokusundaki iltihaplanma ve hormonal dengesizliklerin, uzun COVID ile ilişkili adet döngüsü sorunlarında rol oynadığını gösteriyor. Yumurtalık fonksiyonlarının ise sağlıklı kaldığı belirtildi.
Bu sonuçlar, hem adet döngüsü sorunları hem de uzun COVID için daha hedefe yönelik tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Araştırmacılar, çalışmalarının adet döngüsündeki anormal kanamalar ile uzun COVID arasındaki bir ilişkiyi ortaya koyduğunu, bunun artan androjen seviyeleri ve adet döneminde değişen rahim içi iltihaplanma tepkisinden kaynaklanabileceğini ve daha fazla araştırma gerektirdiğini belirtiyor. Ayrıca, uzun COVID belirtilerinin şiddeti ile adet döngüsünün geç salgı bezleri/adet dönemi arasındaki bir ilişki ortaya konduğu, bu durumun adet döneminde artan sitokin üretimi ile açıklanabileceği ve bu üretimin uzun COVID geçirenlerde kontrollere göre daha fazla olduğu ifade edildi.
Bu önemli araştırma, uluslararası saygın bilim dergilerinden biri olan Nature Communications'da yayımlandı.