COVID-19 pandemisinin yarattığı derin izler hala hafızalarımızda tazeyken, bilim dünyası yeni bir potansiyel tehdide dikkat çekiyor: Yüksek derecede patojenik kuş gribi. Uzmanlar, salgınların ve krizlerin nasıl başladığını ve sistemlerin bu uyarıları neden göz ardı ettiğini incelerken, kuş gribi virüsünün yayılmasının ve evrimleşmesinin küresel bir risk oluşturduğunu belirtiyor.
Kuş gribi, özellikle kümes hayvanları arasında ölümcül etkilere sahip. Milyonlarca kuşun ölmesine neden olan virüs, artık memelilerde de yaygınlaşarak endişe verici bir tablo çiziyor. Bugüne kadar en az 74 farklı memeli türünde virüse rastlanması, insanlara bulaşma riskini artırıyor. Yoğun hayvancılık yapılan çiftlikler ve süt ürünlerindeki viral parçacıklar, virüsün türler arasında sıçraması için uygun ortamlar yaratıyor.
Avrupa'da da vakaların arttığı görülürken, vahşi kuşlarda tespit edilen enfekte hayvan sayısı geçen yıla göre dört katına çıktı. İnsanlarda kuş gribi vakaları hala nadir olsa da, virüsün bulaşma potansiyeli ve yüksek ölüm oranı dikkate alındığında ciddiye alınması gereken bir durum. Özellikle Amerika kıtasında artış gösteren vakalar ve ilk ölüm vakasının bildirilmesi, alarm zillerini çalmaya başladı.
Kriz anlarında uyarıların nasıl zayıfladığını inceleyen uzmanlar, kuş gribi tehdidinin de benzer bir kaderi paylaşabileceği konusunda uyarıyor. Teknolojik gelişmeler sayesinde virüsün tespiti ve takibi mümkün olsa da, erken uyarı sistemlerinin yetersizliği, bürokratik engeller ve kurumların kaynak eksiklikleri, potansiyel bir salgına karşı hazırlıksızlığa yol açabilir.
Avrupa Birliği'nin önleyici pandemi planları olumlu bir adım olsa da, günlük izleme ve müdahale kapasitesindeki boşluklar ülkeleri savunmasız bırakıyor. Amerika'da ise sağlık kuruluşlarındaki kesintiler, virüsün evrimleşmesini ve yayılmasını takip etmeyi zorlaştırıyor. İngiltere'de de benzer şekilde, ulusal gözetim kapasitesi üzerindeki baskılar ve veteriner hekim eksikliği erken tespiti sekteye uğratıyor.
Pek çok insan kuş gribini gerçek bir tehdit olarak görmezken, virüsün insanlarda hafif belirtilerle seyretmesi durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Sağlık otoriteleri, insanlar arasında etkin bir bulaşma riskinin düşük olduğunu belirtse de, bu riskin sıfır olmadığı ve olası bir salgının sonuçlarının yıkıcı olabileceği unutulmamalıdır. Mevsimsel grip virüslerine karşı sahip olduğumuz bağışıklık, kuş gribi virüsüne karşı maalesef geçerli değil.
Bilimsel bilginin ve sağlık otoritelerinin giderek daha fazla sorgulandığı bir dönemde, kuş gribi tehdidini göz ardı etmek, geçmişteki hataları tekrarlamak anlamına gelebilir. Sistemlerin dikkatini toplama, yeterli kaynak ayırma ve hazırlıklı olma konusunda yetersiz kalması durumunda, gelecek uyarılar çok geç kalınmış olabilir.