Ara

Uzmanlar Uyardı: Bugün Doğan Çocukları Bekleyen Acı Gerçekler Ortaya Çıktı

Bilim insanları, günümüzde doğan çocukların, geçmiş nesillerin hiç karşılaşmadığı ölçekte iklim aşırılıklarıyla karşı karşıya kalacağını ve krizin yükünü en yoksulların çekeceğini belirtiyor.

Yapılan bir analizde, sıcak hava dalgaları, seller, kuraklıklar, orman yangınları, siklonlar ve mahsul kıtlıkları gibi iklim değişikliği aşırılıklarına maruz kalma oranları incelendi. Araştırmacılar, 2020'de doğan çocukların, 1960'ta doğanlara kıyasla, on bin yılda bir görülebilecek aşırı olaylarla karşılaşma olasılığının iki ila yedi kat daha fazla olduğunu ortaya koydu. Bu durum, küresel ısınmanın 2100 yılına kadar 2.7 Santigrat derece ile sınırlı kalması halinde bile geçerli olacak.

Eğer dünya daha hızlı ısınır ve 2100 yılına kadar 3.5 Santigrat dereceye ulaşırsa, bugün 5 yaşında olan çocukların %92'si yaşamları boyunca ölümcül sıcak hava dalgaları, %29'u mahsul kıtlıkları ve %14'ü seller yaşayacak. Karşılaştırma yapmak gerekirse, araştırmacılar 1960'ta doğanların %16'sının yaşamları boyunca aşırı sıcak hava dalgaları yaşadığını tespit etti. Çalışma, hakemli bir bilimsel dergide yayınlandı.

Araştırmayı yürüten bilim insanlarından biri, küresel sıcaklık artışını 1.5 Santigrat derece civarında sabitleyerek bile, bugünkü gençlerin yaklaşık yarısının yaşamları boyunca benzeri görülmemiş sayıda sıcak hava dalgasına maruz kalacağını belirtti. 3.5 Santigrat derecelik bir senaryoda ise bu oranın %90'ın üzerine çıktığını ekledi. Diğer iklim aşırılıkları için de benzer, ancak biraz daha düşük oranlarda, nesiller arası adaletsiz bir maruziyet farkı gözlemlendiği vurgulandı.

Çocuklar arasında çevre kaygısı yaygınlaşıyor. Yapılan bir ankete göre, 12 yaş altı çocukların neredeyse beşte dördü iklim değişikliği konusunda endişeli. İklim bozulmasının etkileri ve neden olduğu insani acılar şimdiden dünya çapında görülüyor: daha önce yaşanmamış sıcak hava dalgaları, fırtınalar, kuraklıklar, seller, türlerin yok oluşu ve orman yangınları.

Araştırmacılar, gelecekteki nesillerin karşılaşacağı zorlukları daha net ortaya koyabilmek için gezegenin her bölgesindeki demografik verileri, nüfus tahminlerini ve yaşam beklentilerini, üç farklı emisyon senaryosuna ait iklim modeli projeksiyonlarıyla birleştirdi. Bu sayede, her nesilde daha önce görülmemiş iklim olaylarını yaşayacak insan sayısına ilişkin yaklaşık tahminlere ulaşıldı.

Vardıkları sonuçlar çarpıcıydı: 2100 yılına kadar en sınırlı küresel ısınma senaryosu olan 1.5 Santigrat derecede, 2020'de doğan çocukların %52'si daha önce görülmemiş sıcaklık maruziyetiyle karşı karşıya kalacakken, bu oran 1960'ta doğanlar için %16 idi. Isınma 3.5 Santigrat dereceye ulaşırsa bu oran %92'ye çıkıyor.

Mahsul kıtlıkları, orman yangınları, kuraklıklar, seller ve siklonlara maruz kalma riskleri de önemli ölçüde arttı. Örneğin, 3.5 Santigrat derecelik bir senaryoda, 2020'de doğanların %29'u yaşamları boyunca benzeri görülmemiş mahsul kıtlığı riskiyle karşılaşacak. Bu risk, özellikle ABD, Güney Amerika, Sahra Altı Afrika ve Doğu Asya gibi bölgelerde yaşayanlar için daha yüksek.

Sosyo-ekonomik olarak en savunmasız gruplar, özellikle tropik bölgelerde doğan çocuklar, en güçlü şekilde etkilenecek. Mevcut politikalar altında, düşük gelirli gruplarda doğan bugünkü beş yaşındakilerin %92'si yaşam boyu riskle karşı karşıya iken, daha varlıklı kesimlerden gelenlerde bu oran %79.

Araştırmacılar, çalışmalarının tam olmadığını, iklim değişikliğinin doğurganlık, ölüm oranı veya göç üzerindeki etkilerini modellemediklerini belirtiyor. Bu, iklim değişikliğinin tetikleyebileceği kitlesel göçler veya kaynak savaşları gibi etkilerin analizlerine dahil edilmediği anlamına geliyor. Ayrıca, ısınan dünyanın yaklaştığı çeşitli 'devrilme noktaları' da çalışmada hesaba katılmadı.

Çalışmaya eşlik eden bir yorum yazısında ise, elde edilen bulguların iklim aşırılıklarına maruziyette 'endişe verici bir nesiller arası uçurumu' ortaya koyduğu belirtildi. Eğer sera gazı emisyonları mevcut hızla atmosfere yayılmaya devam ederse, küresel ısınma yoğunlaşacak ve bugünün çocukları giderek daha sık ve şiddetli iklimle ilgili tehlikelere maruz kalacaklar.

Bu nedenle, emisyonları azaltmak için bugün atılan adımların, mevcut ve gelecek nesillerin iklim geleceğini şekillendirmede çok önemli olduğu vurgulandı. İklim değişikliğinin etkileri ve toplumu karbondan arındırmak için gereken dönüşümler eşit olarak dağılmadığı için, sıfır emisyona geçişte eşitliğin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtildi. Bunun, çalışmanın vurguladığı nesiller arası eşitsizliği ele almayı içerdiği ve bunu ihmal etmenin çocuklarımızın geleceğini tehlikeye attığı ifade edildi.

Önceki Haber
AMD'nin Yeni Oyuncu Ekran Kartları Ortaya Çıktı: RX 9060 XT Serisi Geliyor!
Sıradaki Haber
AMD RX 9070 GRE İncelemeleri Yayınlandı: RTX 5070'ten Daha Ucuza Yakın Performans?

Benzer Haberler: