Sarı humma, yüzlerce yıldır Güney Amerika, Orta Amerika ve Afrika'nın tropikal bölgelerinde ani ve ölümcül salgınlara yol açan, sivrisineklerin taşıdığı tehlikeli bir virüstür.
Bulaşıcı hastalık uzmanları ve konuyla ilgili danışma gruplarından gelen yeni bir bakış açısına göre, virüsün küresel çapta yayılma riski her geçen on yıl artmıştır.
Son zamanlarda Afrika ve Amerika kıtasında sarı humma vakalarındaki ciddi artış, uzmanları virüsün Asya-Pasifik bölgesine yayılma olasılığı konusunda endişelendirmektedir.
Uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekip, yaptıkları değerlendirmede "Dünya, açıkça salgın/pandemik sarı humma açısından yüksek risk altında" sonucuna varmıştır.
Değerlendirmede ayrıca, "Günümüz dünyasında bir sarı humma pandemisi, çok daha yüksek ölümcül olması nedeniyle, COVID-19 pandemisini kıyasla soluk gösterecek yıkıcı bir halk sağlığı krizine yol açacaktır" ifadeleri yer almaktadır.
Ne yazık ki, sarı humma virüsünün uzun bir yayılma geçmişi bulunmaktadır.
1600'lerden önce sarı humma ve onu taşıyan sivrisinekler Afrika'ya endemikti (o bölgeye özgü). Daha sonra, köle ticareti yoluyla Amerika kıtasına yayıldılar ve bazen Yeni Dünya'daki yerel nüfusun yüzde 10'una kadarını öldürdüler.
Yaklaşık bir asır sonra virüs Avrupa'yı da etkilemeye başladığında, "Amerikan vebası" olarak anıldı.
1930'larda oldukça etkili bir sarı humma aşısının geliştirilmesi her şeyi değiştirdi. Sarı humma sivrisinekleri de Batı Yarımküre'de neredeyse tamamen yok edildi ve bu iki faktör Amerika'da kentsel yayılımı durdurdu.
Geçtiğimiz on yıllarda sarı humma sivrisinekleri tropikal bölgelerin çoğunu yeniden istila etti. Afrika kentsel merkezlerde aralıklı salgınlar yaşamaya devam ederken, Amerika kıtası 80 yılı aşkın süredir büyük bir sarı humma salgınından uzak kaldı, sadece küçük ve seyrek salgınlar yaşadı.
Ancak bilim insanları bu rahatlığın uzun sürmeyeceğinden endişe ediyor.
Son yıllarda Afrika ve Amerika'da sarı humma salgınlarında endişe verici bir artış yaşanıyor. Bunun nedenleri arasında düşük aşı kapsayıcılığı, insan popülasyonlarının genişlemesi, seyahat kısıtlamalarının yetersizliği ve/veya sivrisinek kontrolünün eksikliği olabilir.
Uzmanlara göre, daha önce sarı humma salgını yaşamamış tropikal şehirler şu anda "70 yılı aşkın süredir karşı karşıya kaldıkları en büyük salgın riskine" sahip.
Ekip, özellikle "iki milyardan fazla savunmasız insanın sarı humma sivrisineklerinin istila ettiği bölgelerde yaşadığı Asya-Pasifik bölgesinin" bu açıdan birincil endişe kaynağı olduğunu belirtiyor.
Bu sivrisinek popülasyonları henüz sarı humma virüsünü taşımıyor, ancak taşıma kapasitesine sahip türlerdir.
Afrika veya Güney Amerika'da seyahat ettikten sonra sarı humma enfeksiyonu kapmış bir kişi Asya-Pasifik bölgesine dönerse, yerel sivrisineklerin onu ısırması ve virüsü kapması mümkündür. Bu, yeni bölgelerdeki yeni böcek popülasyonları arasında yayılmaya yol açabilir ve yerel halkı bir virüs sıçrama olayıyla tehdit edebilir.
Yeni değerlendirmede, "Günümüzün mega şehirlerinin tamamı, her yıl milyarlarca insanın geçtiği modern havaalanlarına sahip. Bu insanların çoğu, uzak bölgeleri ziyaret edip egzotik patojenleri kalabalık tropikal şehirlere geri taşıyor ve burada ikincil bulaşma olasılığı artıyor" uyarısı yapılıyor.
Ek olarak, "Virüsün uygun, endemik olmayan (hastalığın o bölgeye özgü olmadığı) bir ülkeye, özellikle Asya'da yer alan bir ülkeye girmesi durumunda, hastalık başlangıçta dang humması olarak yanlış teşhis edilebilir. Bu da sarı humma virüsü olarak tanınmadan önce yayılmaya yol açabilir" deniyor.
Peki ne yapmalıyız?
Araştırmacılar öncelikle küresel sarı humma aşısı tedarikini artırmamız ve aşı kapsayıcılığını iyileştirmemiz gerektiğini söylüyor. Aksi takdirde salgınlar devam edecek ve virüs yeni bölgelere yayılırsa hazırlıklı olamayacağız.
Uzmanlar ayrıca, hastalığın endemik olduğu (yerleşik olduğu) yoksul ülkelerde ve virüsün gelecekte yayılabileceği endemik olmayan ülkelerde sarı humma vakalarının daha sıkı takip edilmesi gerektiğini savunuyor.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'ndan (UNICEF) yapılan bir açıklamada, "Yaklaşık 50 ülkedeki aşılama hizmetleri, hastalık sürveyansı ve salgın müdahalesi zaten sekteye uğramış durumda – COVID-19 sırasında gördüğümüze benzer bir düzeyde gerileme var" uyarısı yapılmıştı. Açıklamada, "Önlenebilir hastalıklara karşı mücadelede zemin kaybetmeyi göze alamayız" denmişti.
Bu konudaki değerlendirme, yapılan bilimsel bir yayında yer almıştır.