Teknoloji dünyasının en heyecan verici gelişmelerinden biri, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen bir zirvede ortaya çıktı. Bir geliştirici, Avrupa Uzay Ajansı'na (ESA) ait bir uydu üzerinde ikonik oyun Doom'u çalıştırmayı başardı. Bu inanılmaz başarı, uzay teknolojileri ve oyun dünyasının bir araya gelmesiyle gerçekleşti.
Söz konusu uydu, ESA'nın "uçan laboratuvarı" olarak bilinen ve artık hizmet dışı bırakılmış olan OPS-SAT idi. Bu küçük uydu, yaklaşık olarak 10x10x30 cm boyutlarındaydı ve o dönemdeki ESA uzay araçlarına göre 10 kat daha güçlü bir bilgisayara sahipti. Temel amacı, görev kontrol ve uydu sistemlerini iyileştirmek için bir deneme alanı olarak hizmet etmekti.
Araştırmacılara, uydunun sunduğu imkanlar dahilinde diledikleri her şeyi yapmaları için geniş bir serbestlik tanındı. Bu sayede, geliştirilmiş bilgisayarın yetenekleri ve sınırları zorlanarak test edildi. Bu proje kapsamında pek çok "ilk" başarıldı: bir modelin uzayda ilk kez makine öğrenmesi eğitimi, uzaydan ilk satranç oyunu ve uzaydan ilk borsa işlemi gibi.
Elbette 1992 yapımı Doom'u güçlü bir bilgisayarda çalıştırmak bile başlı başına bir meydan okumaydı. Ancak uydu üzerindeki yazılım ortamı sınırlıydı. Ekip, oyun için gerekli tüm yazılım bağımlılıklarını kolayca yükleyemedi. Ayrıca, her hack ekibinin uyduya kod göndermek için sınırlı süreleri vardı. Bu nedenle, gerçek zamanlı müdahale mümkün değildi ve ekibin ilk seviyenin süreli demolarını kullanması gerekti.
Doom'u çalıştırma denemesi iki aşamada gerçekleşti. İlk denemede, daha az bağımlılığa sahip, SDL'i grafik ve ses için kullanan, Chocolate Doom adlı bir port kullanıldı. Bu deneme, oyunun sorunsuz çalıştığını ve kozmik ışınlardan etkilenmediğini gösterdi ancak uydu üzerinde bir ekran olmadığı için görsel çıktı alınamadı. Ekip, yalnızca oyunun ilerleme yüzdesini ve öldürülen düşman sayısını metin olarak görebildi.
Görsel bir çıktı elde etmek isteyen ekip, daha sonra farklı sistemlere port edilmeye uygun olan doomgeneric adlı başka bir Doom portuna yöneldi. Oyunun grafiksel çıktısı sanal bir video kartına atandı ve oyunun ekran görüntüleri alındı. Peki, uzayda çalışan bu Doom'u nasıl sergileyeceklerdi? Elbette uydunun Dünya'yı çeken kamera görüntülerini oyunun dış mekan arka planı olarak kullanarak!
Bu yaratıcı fikir bile kendi içinde bazı zorlukları beraberinde getirdi. Uydunun yüksek çözünürlüklü kamerası, oyun motorunun kaldırabileceğinden çok daha fazla çözünürlüğe ve renk derinliğine sahip görüntüler üretiyordu. Bu nedenle ekip, başka bir ekibin geliştirdiği yapay zeka modelini kullanarak bu fotoğrafları yeniden boyutlandırdı ve 8-bit dosyalara dönüştürdü.
Ancak bu da tam olarak yeterli olmadı. Doom'un sabit 256 renk paleti, ağırlıklı olarak mavi, kahverengi ve yeşil tonlarından oluşan arka plan görüntüleriyle tam olarak uyumlu değildi. Bu karmaşık soruna karşı geliştirilen çözüm ise oldukça cesurdu: oyunun renk paleti, arka planlara daha iyi uyum sağlaması için hafifçe ayarlandı. Bu hamle, adeta milyonlarca oyunseverin yüreğini hoplattı.