Ara

Uçamayan Dev Kuşların Gizemli Yolculuğu: Yeni Kanıtlar Ortaya Çıktı!

Devekuşları, emular, realar ve diğer büyük, uçamayan kuşların altı farklı kıtada bulunması, bilim insanları için uzun zamandır bir gizem kaynağı olmuştu. Uçma yeteneği olmayan bu canlıların okyanuslarla ayrılmış uzak diyarlara nasıl ulaştığı sorusu, merak uyandırıyordu.

Bir teoriye göre, bu kuş grubunun ataları olan Paleognaların, gezegenin tek bir dev kıta halinde birleşik olduğu Pangea döneminde (yaklaşık 320 milyon ila 195 milyon yıl önce) mevcut konumlara yürüdüğü düşünülüyordu. Bu dev kara parçasının ayrılmasıyla da kuşların zaten bu yerlerde bulundukları varsayılıyordu.

Ancak, bu hipotezin zamanlaması tutmuyordu. Pangea yaklaşık 195 milyon yıl önce parçalanmaya başlamış ve günümüzdeki kıtaları oluşturmuştu. Genetik çalışmalar ise bu kuşların son ortak atasının yaklaşık 79,6 milyon yıl önce yaşadığını ve günümüzdeki ana soy hatlarının yaklaşık 70 ila 62 milyon yıl önce ayrıldığını gösteriyordu.

Bu durumu açıklığa kavuşturmak için bilim insanları, yaklaşık 59 ila 56 milyon yıl öncesine ait en eski ve en iyi korunmuş fosil örneklerinden biri olan Lithornis promiscuous'un bir örneğini incelediler. Bu fosil, günümüzdeki uçamayan kuşların atası hakkında önemli ipuçları barındırıyordu.

Bilim insanları, Lithornis'in yaşayan kuşların doğrudan atası olup olmadığını kesin olarak söyleyemeseler de, bu fosilin atalarının nasıl göründüğüne dair en iyi tahmini sunduğunu belirttiler.

Daha uzak bir akrabası olan Calciavis grandei adlı bir lithornithid'in tüylerinin incelenmesi, bu kuşun uçabildiğini ancak ne kadar uzağa uçabildiğinin belirsiz olduğunu göstermişti. Ancak kemik yapısının niceliksel bir analizi yapılmamıştı.

Bu amaçla, bir ekip göğüs kemiğinin (sternum) şeklini yaşayan kuşlarla karşılaştırarak ve üç boyutlu geometrik bir veri seti kullanarak, fosilin ne kadar iyi uçabildiğini belirlemeye çalıştı. Göğüs kemiği, uçuş için kritik öneme sahip büyük göğüs kaslarının yapıştığı yerdir.

Yapılan analizler, göğüs kemiğinin şeklinin, balıkçıllar ve herons gibi okyanusları aşan uzun mesafeli uçuşlar yapabilen yaşayan kuşlarınkine çok benzediğini ortaya koydu. Bu durum, antik paleognaların uzak kara kütlelerine uçarak yerleşmiş olabileceği ve zamanla günümüzdeki büyük ve genellikle uçamayan kuşlara evrimleşmiş olabileceği fikrini güçlendirdi.

Bu bulgu, evrimsel bir yakınsama örneği olarak değerlendiriliyor. Günümüzde devekuşları, emular, kazuar, kiwi ve realar gibi yaklaşık 60 tür paleognal bulunmaktadır.

Bir kuşun uçamaz hale gelmesi için iki temel koşulun olması gerektiği belirtiliyor: Yerdeki tüm yiyeceklerini karşılayabilmesi ve uçmaya gerek duyacağı yırtıcılardan kaçınması.

Bu durumun tarihsel olarak yalnızca yırtıcıların bulunmadığı ada ortamlarında mümkün olduğu, ancak dinozorların yok olmasından sonra, memeli yırtıcıların henüz evrimleşmediği bir dönemde yer beslenen kuşlar için uçamamak avantajlı hale gelmişti. Uçmak enerji gerektiren bir eylemdir ve kaçılacak bir tehdit olmadığında uçamamak daha kolay bir yaşam biçimi sunmuştur.

Daha sonra daha büyük yırtıcılar ortaya çıktığında ise uçamayan kuşlar, ya kazuar gibi daha iri ve caydırıcı hale gelerek ya da devekuşu gibi hızlı koşucular olarak adapte olmuşlardır. Bu farklı adaptasyonların birbirinden bağımsız olarak gerçekleştiği vurgulanıyor.

Önceki Haber
NVIDIA CEO'dan Çin Yapay Zeka Pazarı Hakkında Üzücü Açıklama: Yerli Alternatiflere Yönelme Tepkisi
Sıradaki Haber
Moğolistan'da 115 Milyon Yıllık Kubbe Kafalı Dinozor Fosili Bulundu: Bilim Dünyası Şaşkın!

Benzer Haberler: