Uber CEO'su Dara Khosrowshahi, otonom sürüş alanında Tesla ile Uber'in birlikte var olabileceğini ve bu gelişmekte olan pazarın büyüklüğü göz önüne alındığında "her şeyi alan kazanır" türünde bir dinamik yaşanmasının pek olası olmadığını belirtti.
Uber, 2020'de kendi kendini süren araç birimini Aurora'ya satmış ve karşılığında otonom kamyonlara odaklanan bu girişime ortak olmuştu. 2021'de ise Aptiv ile Hyundai ortaklığında kurulan ve otonom mobilite çözümleri üzerinde çalışan Motional ile işbirliği yapan Uber'de, Motional'ın tamamen elektrikli IONIQ 5 robotaksileri Uber ağı üzerinde hizmet veriyor.
Daha yakın zamanda ise Uber, Nuro ile Lucid Group ile bir ortaklık anlaşması imzaladı. Bu anlaşmaya göre Nuro'nun otonom sürüş teknolojisi, Lucid Group'tan temin edilecek elektrikli araçlara entegre edilecek ve ortaya çıkan robotaksi hizmeti Uber'in ağı üzerinden faaliyet gösterecek.
Tesla ise geçtiğimiz günlerde Teksas'ın Austin şehrinde, bir çalışanın ön yolcu koltuğunda bulunduğu ve acil durumlarda müdahale etmek üzere görev yapan özel bir teleoperatör ekibi tarafından desteklenen, coğrafi olarak sınırlı bir alanda kendi özel robotaksi hizmetini başlattı. Elektrikli araç devi ayrıca, belirli robotaksi hizmet izinleri yerine San Francisco Körfez Bölgesi'nde insanlı bir araç paylaşım hizmeti de sunmaya başlamış durumda.
Khosrowshahi, CNBC'ye verdiği röportajda, Uber ve Tesla'nın robotaksi alanında ya rakip ya da ortak olabileceğini ve bu segmentin "her şeyi alan kazanır" dinamiklerini pek yaşatmayacağını ifade etti. NVIDIA'nın yapay zeka yonga pazarındaki hakimiyeti ve gelecekte de baskın oyuncu olmaya devam etmesi olasılığı, bu görüşün en azından bir kısmını çürütüyor. Benzer bir durumun robotaksi pazarında da yaşanabileceği düşünülüyor.
Şu anda ABD'deki araç paylaşımı pazarının yaklaşık 58 milyar dolar değerinde olduğu, ancak 2030 yılına kadar 336 milyar dolara ulaşmasının beklendiği belirtiliyor. Bazı analistlere göre robotaksilerin, 2030 pazarının sadece yaklaşık 7 milyar dolarlık bir kısmını ele geçirebileceği öngörülüyor. Ancak sektörün uzun vadede trilyonlarca dolarlık bir toplam adreslenebilir pazar (TAM) haline gelme potansiyeli bulunuyor.