Masum bir Cuma gecesi kaçamağı gibi görünen yağlı bir yiyecek, beyninize giden kan akışını bozabilir. Yapılan yeni bir araştırma, tek bir yüksek yağlı öğünün bile beyne giden kan akışını olumsuz etkileyebileceğini ve potansiyel olarak felç ve demans riskini artırabileceğini ortaya koyuyor.
Yağlar, beslenmemizin önemli bir parçasıdır. Yoğun bir enerji kaynağıdır, vitaminlerin taşınmasına yardımcı olur ve depolandığında organlarımızı korur, vücut ısımızı düzenler.
Tükettiğimiz başlıca iki yağ türü doymuş ve doymamış (tekli ve çoklu doymamış) yağlardır. Kimyasal yapıları bu ayrımı belirler.
Doymuş yağ açısından zengin bir öğün, örneğin sevdiğiniz bir pizza, kan damarlarımız ve kalp sağlığımız için zararlı olabilir. Bu olumsuz etkiler yalnızca kalp ile sınırlı kalmaz.
Beyin, sınırlı enerji depolarına sahip olduğundan, normal işleyişini sürdürmek için oksijen ve glikoz taşıyan sürekli bir kan akışına büyük ölçüde bağımlıdır.
Vücudun bu akışı sürdürme yollarından biri, "dinamik serebral otoregülasyon" olarak bilinen bir süreçtir. Bu süreç, kan basıncındaki günlük değişimlere rağmen beyne giden kan akışını sabit tutar. Sanki baskı altındayken beynimizi serin tutmaya yardımcı olan amortisörler gibidir.
Ancak bu süreç bozulduğunda, kan basıncındaki dalgalanmaların yönetilmesi zorlaşır. Bu da beyne kısa süreli yetersiz veya aşırı kan gitmesi anlamına gelebilir. Zamanla bu durum, felç ve demans gibi rahatsızlıkların gelişme riskini artırır.
Diyetin Rolü Ne Olabilir?
Yüksek doymuş yağ içeren bir öğün tüketildikten sonra, kandaki yağ seviyeleri yükselir ve yaklaşık dört saat sonra zirveye ulaşır. Aynı zamanda, kan damarları sertleşir ve gevşeme yeteneklerini kaybeder. Bu durum vücuttaki kan akışını kısıtlar.
Ancak bu süre zarfında beyne ne olduğu ve kan akışının ne kadar iyi korunduğu konusunda bilgiler sınırlıdır.
Bu konuyu ilk kez ele almak amacıyla, yaşları 18-35 arasında değişen 20 genç erkek ve 60-80 yaşları arasında 21 erkek katılımcı ile bir çalışma yürütüldü. Kalp ve beyin sağlığıyla ilişkili kan damarlarının işlevi, yüksek doymuş yağ içeren bir öğün tüketmeden önce ve tükettikten dört saat sonra ölçüldü.
Kalp sağlığı hakkında bir gösterge elde etmek için, artan kan akışına yanıt olarak bir kol damarının ne kadar iyi açılabildiği değerlendirildi. Bu yöntem "akış aracılı dilatasyon" olarak bilinir.
Beyindeki kan damarlarının kan basıncı dalgalanmalarıyla ne kadar iyi başa çıkabildiğini değerlendirmek için katılımcılar vücut ağırlığı çömelme egzersizleri yaptılar. Her iki yöntemde de damarlardaki kan akışının ne kadar iyi olduğunu belirlemek için ultrason kullanıldı.
Test öğünü, "beyin bombası" olarak adlandırdığımız, çoğunlukla krema içeren bir milkshake idi. İçecek, bir fast-food öğününün yağ yükünü taklit eden 130 gram yağ ve 1300'den fazla kalori içeriyordu.
Bulgularımız, yüksek yağlı bir öğünün hem genç hem de yaşlı katılımcılarda kalp sağlığıyla ilgili kan damarlarının açılma yeteneğini bozduğunu gösteren önceki araştırmaları doğruladı. Bu bozulmalar, beynin kan basıncı değişikliklerini tamponlama yeteneğini azalttı. Bu etki yaşlı yetişkinlerde yaklaşık %10 daha belirgindi, bu da yaşlı beyinlerinin öğünün etkilerine daha duyarlı olabileceğini düşündürmektedir.
Bu çalışmada yüksek yağlı bir öğünün zihinsel işlevler üzerindeki uzun vadeli etkilerini doğrudan test etmesek de, daha önceki çalışmalarımızda böyle bir öğünün serbest radikalleri (kararsız, hücrelere zarar veren moleküller) artırdığını ve kan damarlarının oksijen ve glikoz taşımak için gevşemesine ve açılmasına yardımcı olan moleküller olan nitrik oksidi azalttığını göstermiştik. Bu durum, son çalışmamızda gözlemlediğimiz azalan kan akışı düzenlemesini açıklayabilir.
Bu bulguların önemli klinik sonuçları vardır. Ara sıra alınan bir fast-food öğününün tek başına zarar verme olasılığı düşük olsa da, sonuçlarımız tek bir yağlı öğünün bile vücutta anında bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir.
Çalışmamız, sadece kalp sağlığımızı değil, beyin sağlığımızı da korumak için doymuş yağ oranı düşük bir diyet tüketmenin önemini vurgulamaktadır. Bu, özellikle beyinleri bu tür bir öğünün etkilerine daha duyarlı olan ve zaten felç ve nörodejeneratif hastalıklar açısından artmış risk altında olan yaşlı yetişkinler için önemlidir.
Sağlık otoriteleri, erkeklerin günde 30 gram, kadınların ise 20 gramdan fazla doymuş yağ tüketmemesi gerektiğini önermektedir. Ancak birçok kişi, özellikle hafta sonu kaçamakları, pub öğle yemekleri veya fast-food merakları sırasında bu limitleri rutin olarak aşmaktadır.
Dahası, uyanık yaşamımızın önemli bir bölümünü öğün sonrası durumda geçirebiliriz. "Post-prandial lipemi" olarak bilinen bu dönem, yağ seviyelerinin yüksek olduğu ve vücudun en savunmasız olabileceği zamandır.
Düşündürücü Notlar
Bu konuda hala öğrenmemiz gereken çok şey var.
Halk sağlığı kılavuzları, doymuş yağları çoklu doymamış yağlarla değiştirmeyi önermektedir. Bunlar, uzun vadede daha iyi kalp ve beyin sağlığı ile ilişkilendirilen yağlı balık, ceviz ve tohumlar gibi gıdalarda bulunur.
Ancak henüz beynin yüksek polidoymamış yağ içeren tek bir öğüne nasıl tepki verdiğini bilmiyoruz.
Ayrıca kadın beyninin yüksek yağlı bir öğüne nasıl tepki verdiğini de bilmiyoruz. Kadınların ileri yaşlarda erkeklere göre felç ve demans riski daha yüksek olduğundan, bu bilgideki eksiklik çok önemlidir.
Çalışmamız, diyetin sadece uzun vadeli sağlığımızı şekillendirmediğini, aynı zamanda vücudumuzu ve beynimizi gerçek zamanlı olarak etkilediğini hatırlatmaktadır. Ve öğrendiğimiz kadarıyla, beyin sağlığını korumak söz konusu olduğunda, her öğün önemli olabilir.