Ara

Süper Bakteri Tehdidine Karşı 100 Yıllık Tedavi Yöntemi Geri Dönüyor

Antibiyotiklere karşı direnç gösteren süper bakterilerin yaygınlaşmasıyla birlikte, yaklaşık 100 yıl önce popüler olan ancak antibiyotiklerin keşfiyle geri plana atılan bir tedavi yöntemi yeniden gündeme geliyor: Faj terapisi. Bu yöntemde, bakterileri yok etmek için virüsler kullanılıyor.

Bakterilerin sürekli olarak ilaçlara karşı daha dirençli hale gelmesi, eskiden etkili olan tedavilerin günümüzde işe yaramamasına neden oluyor. Bu durum, halk sağlığı açısından ciddi bir sorun teşkil ediyor. Ancak, son yapılan araştırmalar faj terapisinin bu büyük mücadelede önemli bir rol oynayabileceğini gösteriyor.

İsrail'deki İbrani Üniversitesi ve Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'nden araştırmacıların liderliğinde yürütülen yeni bir çalışma, faj tedavisinin antibiyotik direncine karşı umut vaat ettiğini ortaya koyuyor.

Faj terapisiyle mücadelede karşılaşılan zorluklardan biri, bakterilerin fajlara karşı da savunma mekanizmaları geliştirebilmesi. Bu nedenle, bakterilerin bu mekanizmaları nasıl kullandığını anlamak, gelecekteki tedaviler için büyük önem taşıyor.

Moleküler biyolog Debnath Ghosal, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Fajlar ve bakteriler arasındaki bu rekabeti anlamak, bakterilerin kendilerini nasıl savunduğuna dair bilgimizi derinleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda yeni nesil tedavilerin kapısını aralıyor" ifadelerini kullandı.

Araştırmacılar, özellikle Bacillus subtilis bakterisi ve onu hedef alan çeşitli fajlar üzerinde yaptıkları incelemelerde, YjbH adı verilen bir proteinin, bakterinin savunmasında önemli bir rol oynadığını tespit ettiler. Birçok bakteride bulunan YjbH proteini, faj istilasını algılayarak, istilanın gerçekleştiği bölgeyi adeta karantinaya alıyor. Ardından bakteri, bu izole edilmiş bölgeden kurtulmak ve yok olmaktan kaçınmak amacıyla bölünme yoluna gidiyor.

Araştırmacılar, bu "dışlama ve hayatta kalma" savunma mekanizmasının, konakçı tarafından viral yayılımı kontrol altına almak için kullanılan yaygın bir strateji olabileceğini belirtiyorlar. Bilim insanları, daha önce böyle bir savunma mekanizmasının yalnızca daha karmaşık, çok hücreli organizmalarda görüldüğünü düşünüyordu.

Bu savunma mekanizmasının keşfedilmesiyle birlikte, faj terapisi yaklaşımlarının bu engeli aşacak şekilde geliştirilmesi mümkün hale gelebilir. Bu da faj tedavisini, antibiyotiklere alternatif veya tamamlayıcı bir tedavi yöntemi olarak daha uygun hale getirebilir.

Ancak, faj terapisindeki zorluklar yalnızca bakterilerin savunma mekanizmalarıyla sınırlı değil. Yapılan diğer bazı araştırmalar, bu yöntemin etkinliğinin sınırlı olabileceğini, çünkü vücudun bağışıklık sisteminin fajları tehdit olarak algılayıp onları yok etmeye çalışabileceğini gösteriyor.

Yine de, antibiyotik tedavilerindeki kriz göz önüne alındığında, birçok araştırmacı grubu faj terapilerinin daha fazla araştırılmaya değer olduğuna inanıyor. Bu çalışmanın arkasındaki araştırmacılar da bu yönde çalışmalarına devam etmeyi planlıyor.

Ghosal, "Faj terapisini yeniden canlandırarak, enfeksiyonlar için antibiyotik dışı tedavilere katkıda bulunmayı umuyoruz" diyerek, "Bu kadar çok antibiyotiğe dirençli enfeksiyon ortaya çıkarken, 100 yıl sonra faj terapisinin faydalarını yeniden değerlendirme zamanı geldi" şeklinde konuştu.

Bu araştırma, Cell Reports dergisinde yayımlandı.

Önceki Haber
Koku Kaybı Parkinson'ın Erken Habercisi Olabilir mi?
Sıradaki Haber
iPhone 17 Siparişleri LG'yi Zirveye Taşıyor: 15 Çeyreğin En Yüksek Kârı Geliyor!

Benzer Haberler: