Teknoloji dünyasının zirvesine tırmanan şirketlerin yükselişi, yenilikçilik kadar vizyoner liderlerin kişisel etkileriyle de şekillenir. Bu noktada, bir teknoloji devinin gelişimindeki karizmatik bir liderin rolünü küçümsemeye çalışanlar, Steve Jobs'un Apple'ı küresel teknoloji endüstrisinin zirvesine taşıyan yolculuğunu incelemelidir.
Belki de Steve Jobs'un olağanüstü kişiliğinden olsa gerek, Apple'ın mevcut CEO'su Tim Cook, görece daha sakin bir lider olarak algılanır. Apple'ın şu anki piyasa değerinin ABD GSYİH'sinin onda birinden fazla olduğu düşünüldüğünde bu algı şaşırtıcı olabilir. Ancak bazı metrikler göz önüne alındığında, şirketin sevilen ve karizmatik lideri olmadan durağan göründüğü gerçeği de yadsınamaz.
Eylül 16: Apple'ın Kurumsal Tarihinde Kaderle Dokunmuş Bir Gün
Steve Jobs ve Steve Wozniak'ın 1976'da bir garajda Apple'ı kurduğu bilinir. Ancak 1985 yılına gelindiğinde, Jobs'un kendi işe aldığı PepsiCo eski CEO'su John Sculley'nin etkisiyle Apple içindeki konumu tehlikeye girmişti.
O dönemde Sculley ve Jobs, Apple'ın Lisa ve Macintosh bilgisayarlarının satış performanslarındaki yavaşlama nedeniyle kıyasıya bir çekişme halindeydi. Sonunda Sculley üstün geldi ve Jobs, sevdiği Macintosh bölümünden uzaklaştırıldı.
Haklı öfke ve onur kırıklığıyla dolu Steve Jobs, durumu Apple yönetim kuruluna taşıdı. Burada yaptığı sert konuşmanın birçok kişiyi rahatsız ettiği söylenir. Sonrasında yaşananlar ise hala tartışma konusudur: Steve Jobs, yönetim kurulu tarafından kısa süre sonra kovulduğunu savunurken, Sculley Apple'ın kurucu ortağının kendi isteğiyle ayrıldığını iddia eder.
Jobs, yüksek teknolojili bir bilgisayar üreticisi olan NeXT'i kurdu. Ancak 1996 yılına gelindiğinde NeXT, bir alıcı bulamaması nedeniyle zor günler geçiriyordu. Sonunda Apple, Steve Jobs'un şirketini satın alarak onu tekrar bünyesine kattı. Bu tarihin önemi büyüktü: 16 Eylül.
Ancak şansın cilvesi bitmemişti. Apple'ın o dönemdeki CEO'su Gil Amelio'nun yaptığı büyük hisse senedi tasfiyeleri şirketin hisse senedi fiyatlarını düşürünce, yönetim kurulu onu Steve Jobs ile değiştirdi. Bu, Jobs'un önümüzdeki on yıl boyunca vizyonunu ortaya koymasına ve 2007'de ikonik iPhone'u piyasaya sürmesine olanak tanıdı.
Neden Tim Cook Görece Sakin Bir CEO Olarak Algılanır?
Tim Cook, Steve Jobs'un sağlık sorunları nedeniyle 2011'de istifa etmesinin ardından Apple'ın liderliğini devraldı. O zamandan beri, daha önce belirtildiği gibi, Apple borsada muhteşem bir başarı elde etti ve Eylül 2011'den bu yana yüzde 1.500'ün üzerinde kazanç sağladı!
Ancak birçok başka açıdan Apple büyük ölçüde durağan kaldı. Örneğin, 2015'ten bu yana ikonik iPhone'un yıllık sevkiyat hacmi 200 milyon ile 250 milyonun biraz altında dalgalanıyor. Evet, Apple'ın hizmet bölümü bu dönemde gerçekten olgunlaştı, ancak şirketin ana gelir kaynağı olan iPhone, hacim açısından gerçekten anlamlı bir büyüme sıçraması yaşamadı.
Dahası, Tim Cook Apple için ucuz bir lider değil; şirketin ortalama toplam hisse senedi getirisinin her yüzde 1'i için 529.000 dolar maliyeti var. Karşılaştırma yapmak gerekirse, aynı başarı için NVIDIA'nın Jensen Huang'ın şirketine sadece 30.000 dolara mal olduğunu belirtmek gerekir.
Apple, yalnızca 2025'te hisse geri alımları için tam 100 milyar dolar harcayacak! Şirketin bunu gerçekleştirme gücü olsa da, yapay zeka çabalarının ortalama düzeyde olduğu bir zamanda gerçekleşmesi, birçok kişiyi şu soruyu sormaya itiyor: Steve Jobs, bu kritik yapay zeka döneminde hissedarlar için bu kadar abartılı bir geri dönüşü onaylar mıydı?