SpaceX'in ilk günlerinden itibaren şirkette yer alan, uzun yıllar görev yapmış ve saygı duyulan isimlerinden Hans Koenigsmann, uzay yolculuğuna hazırlanıyor. Elon Musk'ın 2002'de SpaceX'i kurmasıyla birlikte Propulsion (İtki) alanında Tom Mueller ve Structures (Yapı) alanında Chris Thompson gibi isimlerle birlikte şirketin kurucu ekibinde yer alan Koenigsmann, ardından Falcon 1 roketi için aviyonik sistemleri geliştirmek üzere işe alınmıştı.
Koenigsmann, SpaceX'te yirmi yıl geçirdikten sonra 2021'in sonlarında şirketten ayrıldı. Bu süreçte aviyonik alanından görev güvencesi ve güvenlik liderliğine terfi eden Koenigsmann, Falcon 9 roketinin yaşadığı her büyük başarısızlık soruşturmasını da yönetti. Şirketin zorlu kültüründe, çalışanları için sevilen bir lider ve mentor olarak biliniyordu.
Bu tecrübeleri ve SpaceX'in ilk mürettebatlı uçuşları sırasındaki tanınırlığı sayesinde Koenigsmann, günümüzün en tanınmış Alman roket bilimcilerinden biri haline geldi. Şimdi ise, önümüzdeki ay gerçekleşmesi beklenen bir New Shepard altorbital uçuşuyla arkadaşı Michaela "Michi" Benthaus ile birlikte uzaya gideceğini duyurdu. Benthaus da kendi başına dikkat çekici bir isim; 2018'deki bir dağ bisikleti kazası omurilik yaralanmasına neden olsa da hayallerinden vazgeçmedi ve uzayda uçan ilk tekerlekli sandalye kullanıcısı olacak.
Koenigsmann, bu görevin nasıl şekillendiğini ve uzun yıllar rakip firmanın (Blue Origin) araçlarıyla uçmanın kendisi için ne anlama geldiğini anlattı.
Bu Görev Nasıl Şekillendi?
Koenigsmann, birkaç yıl önce Benthaus'un parabolik uçuşlar için bağış bulma konusunda yardım istediğini, kendisinin de onu bir şirkete yönlendirdiğini ve seyahat masrafları için küçük bir bağış aldıklarını belirtti. Ardından Münih'teki bir drone yarışmasında tekrar karşılaştıklarını ve Benthaus'un kendisine "Astronot olabilir miyim?" diye sorduğunu aktardı. Teknik olarak bacakların gerekli olmadığını düşünerek, Benthaus'un New Shepard ile uçmayı kastettiğini anlayınca, tanıdığı kişilerle konuşabileceğini söyledi.
Blue Origin'den bir mühendis olan Audrey Powers ile iletişime geçtiğini ve Powers'ın projeyi beğendiğini öğrendiğini anlatan Koenigsmann, bu sürecin kendisini de uzaya gitme fikrine yönlendirdiğini ifade etti.
Uzay Yolculuğu Kaygıları
Koenigsmann, öncelikle güvenlik konusundaki endişelerini dile getirdi. Kendi bildiği yöntemlerin (SpaceX'teki) yanı sıra Blue Origin'in güvenlik prosedürlerini merak ettiğini belirtti. Şirket içindeki birkaç kişiyle konuştuğunu ve herkesin New Shepard ile uçacağını söylediğini aktardı. Kendi çocuklarını bu araca bindirip bindirmeyeceği sorusunun, güvenlik konusunda kendisi için en belirleyici nokta olduğunu vurguladı. Teknik sorular sorduğunu ve çoğuna tatmin edici cevaplar aldığını sözlerine ekledi.
SpaceX'teki yirmi yıllık geçmişiyle ilgili olarak ise, Blue Origin ile uçmanın SpaceX'e bir tür "defol git" mesajı olarak algılanıp algılanmayacağını düşündüğünü belirtti. Bu durumu SpaceX'in CEO'su Gwynne Shotwell ile paylaştığını ve Shotwell'in bu duruma olumlu yaklaştığını söyledi. Hatta Virgin Galactic ile uçmuş bir SpaceX mühendisiyle de konuştuğunu ve onun da deneyiminin olumlu olduğunu öğrenince, bu tür bir uçuşa daha açık hale geldiğini ifade etti. Belki de bunun yörünge uçuşlarına doğru ilk adım olabileceğini düşündüğünü ekledi.
En Çok Neyi Bekliyor?
Koenigsmann, uzaya çıkarken yaşanan Max Q (maksimum dinamik basınç) anını içeriden deneyimlemeyi merak ettiğini söyledi. Bu anın sarsıcı olup olmadığını veya çok hızlı geçildiği için fark edilip edilmediğini öğrenmek istediğini belirtti. Ayrıca, Dünya'nın yuvarlak olduğunu gözleriyle görmek istediğini ve uzayın curvature (eğriliği) kavramını anlayarak gezegenimizin ne kadar küçük, ancak gezegenin kendisinin ne kadar büyük olduğunu daha iyi idrak etmek istediğini sözlerine ekledi.