Gökbilimciler, Venüs'ün jeolojik olarak 'ölü' olmadığına dair taze kanıtlar ortaya çıkardı. Venüs ve Dünya, boyut olarak benzerlik gösteriyor ve milyarlarca yıl önce benzer miktarda su bombandımanına maruz kalmışlardı. Bu ortak köken, gezegen biliminin en büyük sorularından birini besliyor: Dünya yaşam için bir beşik haline gelirken, Venüs neden cehennemi, yaşanılmaz bir dünya oldu?
Şimdi, NASA'nın Magellan uzay aracının Venüs yüzeyini haritalamasından otuz yılı aşkın bir süre sonra, bilim insanları gezegenin içinden sıcak materyalin yükseldiğine dair işaretler buldular. Bu bulgular, Venüs'ün kabuğunun hala içeriden şekillendiğini gösteriyor.
Yeni bir araştırmada yayımlanan bu sonuçlar, Venüs'ün, Dünya'nın levha tektoniğine sahip olmamasına rağmen, gezegenimizle önceden düşünüldüğünden daha fazla iç dinamik paylaştığına dair artan kanıtlara ekleniyor.
Yeni kanıtlar, Venüs yüzeyindeki onlarca büyük, halka şeklindeki yapıya odaklanıyor. Coronae olarak bilinen bu yapılar, mantonun derinliklerinden sıcak kayaların yükselmesiyle oluşur, kabuğu yukarı doğru iter. Yüzey soğuyup çöktüğünde geride dairesel bir yapı kalır. Bilim insanları, bu yapıların oluşumu için çeşitli senaryoları simüle etti ve sonuçları Magellan verileriyle karşılaştırdı.
Tahmin edilen ve gerçek verilerin bazı coronae için bu kadar yakından örtüşmesi karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadıkları belirtildi.
Magellan verilerinde çözümlenen 75 coronae'den 52'sinin, yeni araştırmaya göre, aktif manto yükselimlerinin üzerinde yer aldığı görülüyor. Bu durum, bu yapıların oluşumunu yönlendiren çeşitli ve devam eden aktif süreçlerin olduğunu gösteriyor. Bilim insanları, bu süreçlerin erken Dünya tarihinde de meydana gelmiş olabileceğine inanıyor.
Venüs, yüzlerce böyle coronae yapısına ev sahipliği yapıyor. Bunların çoğu, gezegenin kabuğunun özellikle ince olduğu ve alttan gelen ısının yüksek olduğu bölgelerde bulunuyor. Son araştırmalar, gezegenin kabuğunun yaklaşık 65 kilometre kalınlığa ulaştığında kırılabileceğini veya eriyebileceğini öne sürüyor ve birçok bölgede muhtemelen daha da ince. Gezegendeki koşullar göz önüne alındığında bu şaşırtıcı derecede ince bir kabuk.
Kabuğun bu şekilde atılması veya erimesi, Venüs'ün yüzey yapısını düzenlemeye yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda su ve diğer malzemeleri gezegenin içine geri dönüştürebilir. Bu durum potansiyel olarak volkanik aktiviteyi tetikleyebilir ve atmosferini etkileyebilir. Bu bulgu, Venüs'teki jeolojinin, kabuğun ve atmosferin birlikte nasıl çalıştığına dair bakış açımızı sıfırlıyor.
Bu son bulgular, gezegenin kabuğu ve jeolojisi hakkında doğrudan veri toplayacak ve mevcut modelleri iyileştirecek gelecek Venüs görevleri için test edilebilir tahminler sunuyor.
Bilim insanları, NASA'nın VERITAS görevi gibi, gezegenin yüzeyini önceki görevlerden iki ila dört kat daha yüksek çözünürlükle haritalayacak görevlerden elde edilecek verileri kullanarak yüzey aktivitesinin olduğu bölgeleri belirlemeyi hedefliyor. 2029'da yapılması planlanan bir diğer NASA görevi DAVINCI, Venüs'ün atmosferi ve yüzey kimyası üzerine odaklanacak. Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) 2030 hedefli EnVision görevi ise yüksek çözünürlüklü yüzey haritalaması sağlayacak.
Bu görevler, Venüs'ün jeolojisi ve erken Dünya için olası çıkarımları hakkındaki anlayışımızı devrim niteliğinde değiştirebilecek bir detay seviyesi sunacak.