Ara

Sessiz Devrim: DRG-Lola ile F1’i Geride Bırakan Elektrikli Yarış Konsepti

Tek koltuklu yarış araçlarındaki yenilikçi teknolojilere tanıklık ettiğimiz bu dönemde, DRG-Lola konsepti dikkatleri üzerine çekiyor. Lola Cars ve Formula E şampiyonu Lucas di Grassi iş birliğiyle geliştirilen bu elektrikli yarış aracı, pistlerde daha önce görülmemiş bir performans vadediyor.

DRG-Lola, mevcut batarya ve motor teknolojilerini kullanarak tasarlanmış bir konsept. İki elektrik motoruyla 804 beygir güç üreten araç, sürücü kokpitinin her iki yanında modüler olarak yerleştirilmiş 60 kWh'lik bir batarya paketiyle çalışıyor.

Araçta en dikkat çekici özelliklerden biri, tekerleklerin tamamen kapalı olması. Bu tasarım, Gran Turismo serisindeki yarış araçlarını andırıyor ve sürtünme katsayısını önemli ölçüde azaltarak daha uzun mesafeler boyunca enerji verimliliği sağlıyor. Böylece araç, havayı yarmak için daha az enerji harcıyor.

Di Grassi, yere basma kuvvetini artırmak için yenilikçi bir yöntem kullanmış. Yüksek hızlarda aracın alt tabanından ve difüzöründen sağlanan yere basma kuvveti, 180 km/s hızda yaklaşık 530 kg civarında. Ancak asıl sihir düşük hızlarda ortaya çıkıyor.

Saniyede Çekiş: DRG-Lola'nın Sırrı

DRG-Lola'nın düşük hızlarda gösterdiği olağanüstü performansın sırrı, aracın altından havayı emip arkadan dışarı atan bir çift türbinde yatıyor. Bu fan tabanlı sistem, geçmişte Chaparral J1, Brabham BT46 ve son olarak dikkat çekici performansıyla öne çıkan McMurtry Spéirling gibi araçlarda da kullanılmıştı.

Bu türbinler sayesinde, araç düşük hızlarda bile yüksek hızlardaki kadar yere basma kuvveti üretebiliyor. Di Grassi'nin simülasyonlarına göre bu, virajlarda 3 G'ye varan yanal yol tutuşu anlamına geliyor. Karşılaştırma yapmak gerekirse, sadece mekanik yol tutuşuna dayanan bir F1 aracı bu değerin yarısından azına sahip.

Bu emme fanlarının en büyük avantajlarından biri, verimlilikleri. Geleneksel bir arka kanadın ürettiği yere basma kuvvetinin birim enerjisine göre beş kat daha az enerji harcıyorlar. Kapalı tekerlekler ise ıslak zemin yarışlarında su sıçramasını da minimize etmeye yardımcı oluyor.

Di Grassi, bu sistem sayesinde düşük hızlı virajlarda zaman kazanıldığını ve bunun inanılmaz bir performans farkı yarattığını belirtiyor. Monaco pistinde tur başına 4.3 saniye gibi etkileyici bir zaman farkı ve mevcut F1 araçlarının onda biri kadar enerji tüketimi hedefleniyor. Yarış otomobillerinde ağırlık sınırlaması olsa da, sıralama turlarında daha hafif bataryalarla bu fark daha da açılabilir.

Ancak DRG-Lola'nın hemen bir yarış serisine dönüşmesini beklememek gerekiyor. Formula E, FIA'nın tek koltuklu elektrikli şampiyonası için özel haklara sahip ve yeni nesil Gen4 araçlarının 2026'da piyasaya sürülmesiyle bu alanda yeni bir araç için birkaç yıl daha beklenmesi gerekiyor. Yine de di Grassi, konseptin yarış otomobili tasarımcılarına ve organizatörlerine ilham vermeyi amaçladığını söylüyor.

Di Grassi, "Bu artık bir teknik meydan okuma değil, bunu yapabiliriz. Bu proje, gelecek nesil elektrikli yarış otomobilleri için bir ilham kaynağı olmalı. Bu tür araçların Formula 1'den daha hızlı olup olamayacağı sorusu verilere ve simülasyonlara dayanarak cevaplandı. Planım bu aracı önümüzdeki iki yıl içinde inşa etmek" dedi.

Lola için bu proje, geçmişte motor sporlarında önemli bir yere sahip olan ve birçok farklı seriye araç satan markanın bu günleri yeniden yakalamak istediğinin bir göstergesi. Lola Cars Teknik Direktörü Peter McCool, "Lola olarak, motor sporları aracılığıyla inovasyonu yönlendirmek için her zaman yeni yollar arıyoruz ve Lucas'ı bu tasarımda şirket içi uzmanlığımızı ve son teknoloji Ar-Ge tesislerimizi kullanarak desteklemek mükemmel bir projeydi. Sonuç, mevcut teknolojik çözümleri en üst düzeye çıkararak elektrikli yarışın sınırlarını zorlayan bir araç" açıklamasını yaptı.

Önceki Haber
AMD'nin Yeni Yıldızı Ryzen AI 9 HX 470 Ortaya Çıktı: 12 Çekirdek ve 5.25 GHz Hız Vaat Ediyor!
Sıradaki Haber
Windows 11'e Gelen Yeni Yapay Zeka Yetenekleri Güvenlik Endişeleri Doğuruyor

Benzer Haberler: