ABD Senatörü Rand Paul, Federal İletişim Komisyonu (FCC) Başkanı Brendan Carr'ın, bir televizyon programı sunucusuna yönelik müdahalesini sert bir dille eleştirdi. Paul, Carr'ın, Jimmy Kimmel'ın bir televizyon kanalındaki konuşmaları nedeniyle kanalı baskı altına almasını 'kesinlikle uygunsuz' olarak nitelendirdi ve FCC başkanının bu tür konularda söz sahibi olmaması gerektiğini belirtti.
Dün bir televizyon programında konuşan Paul, 'Brendan Carr'ın bu konuya dahil olma hakkı yok' dedi. Senatör, çalışanların 'iğrenç yorumlar' nedeniyle işten çıkarılabileceğini ve yayın kuruluşlarının da dağıtılan içeriklere itiraz etme hakkı olduğunu vurguladı. Ancak bu tür durumlarda FCC'nin hiçbir rolü olmaması gerektiğini savundu. Paul, ' Televizyon sonuçta bir ticari faaliyettir. Sponsorluk ve reklam satmanız gerekir. Para kaybederseniz işten çıkarılırsınız. Ama hükümetin bu işe karışması doğru değil. FCC'nin bu konuda söz hakkı olması yanlıştı ve konuşmaya yönelik her türlü devlet müdahalesine karşı savaşacağım' ifadelerini kullandı.
Program sunucusunun, eski Başkan Donald Trump'ın ifade özgürlüğüyle ilgili yaptığı açıklamalara dair sorularına Paul, Trump'ın ne söylediğini kontrol edemeyeceğini belirtti. Ancak Paul, Trump'ın, Biden yönetiminin 'resmi sansür' olarak adlandırdığı, sosyal medya şirketlerini içerik kaldırmaya zorlama gibi uygulamalarını sona erdirmesini takdir ettiğini söyledi. Senatör ayrıca, FCC'nin yayın lisanslarını tehdit etmesinin de yanlış olduğunu ve bu tür girişimlere karşı mücadele edeceğini dile getirdi.
Demokratik partili yetkililer de Carr'ı güçlerini kötüye kullanmak ve konuşmaları sansürlemekle suçladı. Cumhuriyetçi cephede bu tepki daha sınırlı olsa da, FCC üzerinde denetim yetkisine sahip Senato Ticaret Komitesi Başkanı Ted Cruz da Carr'ın açıklamalarını eleştirdi. Cruz, Carr'ın ABC'ye yönelik, 'Bu işi kolay yoldan ya da zor yoldan halledebiliriz. Şirketler davranışı değiştirmenin, özellikle Kimmel konusunda harekete geçmenin yollarını bulabilir, aksi takdirde FCC için ek işler doğacaktır' şeklindeki sözlerini, mafya tehdidine benzetti.
Cruz, Kimmel'ın yayından alınmasından duyduğu memnuniyeti dile getirse de, hükümetin medyanın ne söyleyeceğini dikte etmek için kullanılmasının sonuçta muhafazakarlar için kötü olacağını ve Carr'ın sözlerinin 'son derece tehlikeli' olduğunu vurguladı. Cruz, devletin gücünü, J.R.R. Tolkien'in 'Yüzüklerin Efendisi'ndeki Güç Yüzüğü'ne benzetti ve bu gücün cazibesine kapılmanın tehlikelerine dikkat çekti.
Kimmel'ın tartışma yaratan konuşması, bir kişinin öldürülmesini siyasi puan toplamak amacıyla çarpıttığı yönündeki ifadeleriyle ilgiliydi. Carr ise bu konuşmayı 'mümkün olan en hasta davranış' olarak nitelendirmiş ve ABC'ye bağlı yayın kuruluşlarının 'haber çarpıtma eğilimi' taşıyan içerikler yayınlamaları halinde FCC lisanslarını kaybedebilecekleri tehdidinde bulunmuştu. Kimmel'ın askıya alınmasının ardından Carr'ın, ABC'nin diğer programlarına yönelik de benzer tehditlerde bulunduğu belirtildi.
Öte yandan, Cato Enstitüsü'nden hukuk uzmanı Thomas Berry, Carr'ın açıklamasını, Disney'i Kimmel'ı yayından çekmeye zorlama olarak yorumladı ve bunun bir 'açık tehdit' olduğunu savundu. Berry, hükümetin kendi ifade özgürlüğü hakkını kullanarak diğer konuşmaları çürütebileceğini ancak tehdit sınırını aştığında bunun Anayasa'nın birinci maddesiyle çeliştiğini belirtti. American Enterprise Institute'tan hukuk profesörü Daniel Lyons da, Yüksek Mahkeme'nin bir kararını hatırlatarak, devletin olumsuz eylemlerle konuşmaları baskı altına alma tehdidinin zorlayıcı olabileceğini ve bunun yasal bir iddia oluşturabileceğini ifade etti. Lyons, Carr'ın müdahalesinin resmi bir yaptırıma yol açmasa da, birinci Anayasa değişikliğinin ruhuna aykırı olduğunu belirtti.