Popüler kalorisiz tatlandırıcı eritritolün, beyin damarlarını kaplayan hücrelere zarar verebileceği yeni bir laboratuvar çalışmasıyla ortaya kondu. Bu bulgu, tatlandırıcının felç riskini artırıp artırmadığına dair endişelere yol açarken, uzmanlar bu sonuçların insan sağlığını nasıl etkileyebileceğini anlamak için daha fazla araştırmanın gerekliliğini vurguluyor.
Çalışmaya dahil olmayan bir beslenme nörobilimci, çalışmanın kontrollü bir ortamda, izole edilmiş hücreler üzerinde yapıldığını ve bütün bir canlı organizmada gerçekleştirilmediğini belirtti. Bu nedenle, günlük beslenme düzenindeki gerçek fizyolojik etkinin belirsiz kaldığı ifade edildi.
Eritritol, diyetsiz ve düşük karbonhidratlı ürünlerde sıkça bulunan bir şeker alkolüdür. Üzümler gibi meyvelerde doğal olarak bulunur ve vücutta küçük miktarlarda üretilir. Ticari eritritol ise fermente m edilmiş mısırdan elde edilir. Şeker kadar tatlı olmasına rağmen kalorisiz olması ve kan şekeri üzerindeki ihmal edilebilir etkisiyle, şeker alımını kontrol altına almak isteyenler için uzun süredir tercih edilen bir tatlandırıcı olmuştur.
Ancak bazı araştırmalar, tatlandırıcının risk taşımayabileceğini öne sürüyor. Geçtiğimiz yıl yayımlanan ve ABD ile Avrupa'dan 4.000'den fazla kişiyi kapsayan bir çalışma, kanda yüksek eritritol seviyelerinin kan pıhtıları, felç ve kalp krizi riskinde artışla ilişkilendirildiğini ortaya koydu. Aynı yıl Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), şekersiz tatlandırıcıların kilo kontrolüne yardımcı olmadığını ve tip 2 diyabet ile kardiyovasküler hastalıklar gibi belirli durumların riskini artırabileceğine dair kanıtlar göstererek, uzun süreli kullanımlarına karşı tavsiyede bulundu.
Yine de hem geçen yılki çalışma hem de DSÖ, veri sınırlamaları nedeniyle bilim insanlarının potansiyel sağlık risklerini tam olarak anlamadığını belirtti. 16 Haziran'da Journal of Applied Physiology'de yayımlanan yeni çalışma, bu konuyu daha derinlemesine inceledi.
Araştırmacılar, laboratuvarda beyin damarlarını kaplayan insan beyin endotel hücrelerini yetiştirdiler ve bu hücreleri üç saat boyunca eritritole maruz bıraktılar. Bu miktar, yaklaşık olarak bir litre şekersiz dondurmada bulunan eritritol miktarına eşdeğerdi.
Üç saat sonunda, hücrelerde stres belirtileri gözlemlendi: Tatlandırıcının etkisine maruz kalmayan hücrelere kıyasla, hücreler daha fazla serbest radikal üretti. Ayrıca, kan damarlarının genişlemesine yardımcı olan nitrik oksit seviyesinde bir düşüş ve kan damarlarını daraltan endotelin-1 seviyesinde bir artış fark edildi.
Araştırmacılar ayrıca, kan pıhtılarının oluşumunda rol oynayan bir enzim olan trombinin hücrelere verdiği yanıtı da test ettiler. Tatlandırıcının etkisine maruz kalan hücreler, kan pıhtılarını çözen doku-plazminojen aktivatörü (t-PA) adlı bir proteini, maruz kalmayan hücrelere göre daha az salgıladı. Bu pıhtı çözme proteininin vücutta da önemli ölçüde baskılanması, kan akışını engelleyebilir ve potansiyel olarak felç olasılığını artırabilir.
Çalışmanın kıdemli yazarı, beyin endotel hücrelerinin vücuttakilerin güçlü bir göstergesi olduğunu belirtti. Yaptıkları bulguların, yüksek eritritol seviyelerinin felç riskinde artışa nasıl katkıda bulunabileceğine dair ek bilgiler sunduğunu ve potansiyel altında yatan mekanizmaları ortaya çıkarmaya yardımcı olduğunu ifade etti.
Ancak, çalışmanın sadece bir doz eritritolü laboratuvar koşullarında test ettiğini ve bunun gerçek dünyadaki tatlandırıcı kullanımını yansıtmayabileceği konusunda uyarıda bulunuldu. Tekrarlanan veya uzun süreli maruz kalmada ya da diğer hücre tiplerinde bu etkilerin devam edip etmediğini görmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu belirtildi.
Laboratuvar çalışmalarının değerli içgörüler sunduğu, ancak bu bulguların gerçek dünya etkilerine çevrilmesinde ihtiyatlı olunması gerektiği görüşü paylaşıldı.
Bununla birlikte, gözlemlenen hücresel değişikliklerin uzun vadeli vasküler sağlıkla ilgili geçerli endişeler yarattığı belirtildi. Bu nedenle, mevcut kardiyovasküler sorunları olan kişilerin tüketimlerini sınırlamaları önerildi. Eritritolün düzenleyici kurumlar tarafından genel olarak güvenli kabul edilse de, bazı kişilerde aşırı tüketim veya uzun süreli kullanımın riskler oluşturabileceği dile getirildi.
Daha ne kadar eritritolün zararsız bir şekilde tüketilebileceğini belirlemek için daha fazla araştırmanın yapılması gerektiği vurgulandı.
Mevcut aşamada belirli bir güvenli üst sınır tanımlanamayacağını belirten uzmanlar, düzenli olarak şekersiz veya diyet ürünleri tüketenlerin, tükettikleri eritritol miktarına dikkat etmelerinin akıllıca olacağını sözlerine ekledi.