Son yıllarda popülerliği artan sarı istiridye mantarları, hem lezzetleri hem de evde yetiştirme kolaylıklarıyla sofralarımıza konuk oldu. Ancak bu lezzetli mantarın yaygınlaşması, doğa için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Yeni yapılan bir araştırma, bu popüler mantarın yabani ortamlara yayıldığını ve yerel mantar türlerini baskıladığını ortaya koyuyor.
Bilim insanları, istiridye mantarlarının da diğer istilacı bitki ve hayvanlar gibi ekosistemlere zarar verebildiğini ilk kez bilimsel olarak kanıtladı. Mantarlar, orman ekosistemlerinin sağlığı için hayati öneme sahip. Ölü ağaçları ve bitki materyallerini ayrıştırarak doğal döngüyü sağlarlar. Ayrıca karbon ve azot gibi besin maddelerini toprağa geri kazandırarak bitkilerin gelişimine yardımcı olurlar.
Bununla birlikte, sarı istiridye mantarlarının istilacı bir tür olarak ormanların mantar biyoçeşitliliğini tehdit ettiği ve iklim değişikliği ile habitat kaybı gibi zaten hassas olan ekosistemlerin sağlığını olumsuz etkilediği belirlendi.
Mantar Ticaretinin Karanlık Yüzü
Kökeni Asya olan sarı istiridye mantarları, yaklaşık 2000'lerin başında Kuzey Amerika'ya getirildi. Küresel mantar ticareti ve evde mantar yetiştirme kitlerinin popülerleşmesiyle birlikte, bu mantarlar dünyanın dört bir yanına yayıldı. Bu yayılma, biyoçeşitlilik kaybının en büyük nedenlerinden biri olan istilacı türler sorununa da katkıda bulunuyor.
Sarı istiridye mantarlarının doğaya nasıl yayıldığı tam olarak bilinmiyor. Yetiştirme kitlerinden, ticari mantar çiftliklerinden veya mantarın odun kütüklerine aşılandığı dış mekan yetiştirme tekniklerinden kaynaklanmış olabilir. Evde mantar yetiştirme kitlerinin popülerliği arttıkça, birçok kişi sarı istiridye mantarı yetiştirmeye başladı ve bu mantarların sporları veya kompost edilen kitleri yakındaki ormanlara yayılmış olabilir.
Yapılan bir öncü araştırma, sarı istiridye mantarlarının 2010'ların başında ABD'nin çeşitli eyaletlerinde yabani ortamlara yayıldığını gösteriyor.
Sarı İstiridyelerin Baskıladığı Türler
Yapılan araştırmada, sarı istiridye mantarlarının bulunduğu ağaçlarda, bulunmayan ağaçlara göre yarı yarıya daha az mantar türü olduğu gözlemlendi. Ayrıca, sarı istiridye mantarlarının istila ettiği ağaçlardaki mantar topluluğunun, istila edilmemiş ağaçlardaki topluluktan farklı olduğu tespit edildi. Örneğin, "yosun labirenti poliporu" ve "karaağaç istiridyesi" gibi yerel mantar türlerinin sarı istiridye mantarları tarafından baskılandığı görüldü.
Bu tür mantarlar, aynı zamanda antibiyotikler ve organ nakli stabilizatörleri gibi devrim niteliğinde ilaçların kaynağıdır. İstilacı türlerin bu mantarları yerinden etmesiyle, potansiyel olarak faydalı kimyasalların kaybı riski ortaya çıkıyor.
Fungusları İstilacı Türler Kapsamına Dahil Etmeliyiz
Bilim insanları, istilacı mantarların da küresel istilacı türler tartışmalarına dahil edilmesi ve biyoçeşitlilik kaybına neden olan faktörler arasında değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. Yerel mantar toplulukları, binlerce yıldır birlikte gelişerek uyum sağlayan karmaşık bir dengeye sahiptir.
Araştırmalar, istilacı türlerin yerel türleri geride bırakarak mantar topluluklarının yapısını nasıl değiştirdiğini ve bu yolla yerel ekosistemleri şekillendiren mantar süreçlerini nasıl bozduğunu gösteriyor.
Dünyada "ölüm şapkası" (Amanita phalloides) ve "turuncu ping pong sopası" (Favolaschia calocera) gibi başka istilacı mantarlar da bulunuyor. Bu durum, sarı istiridye mantarlarının Kuzey Amerika'ya yayılmasının, yabancı mantarların hızla istila etme potansiyeline sahip olduğunun ve dikkatli yetiştirilmesi gerektiğinin parlak sarı bir uyarıcısı olması gerektiğini gösteriyor.
Sarı istiridye mantarları, İsviçre'de istilacı olarak kabul ediliyor ve İtalya, Macaristan, Sırbistan ve Almanya gibi ülkelerde ormanlarda bulunuyor. Türkiye, Hindistan, Ekvador, Kenya, İtalya ve Portekiz gibi ülkelerde de bu mantarların yetiştirilmeye çalışıldığı bildiriliyor.
Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Mantar yetiştiricileri ve tüketiciler için öneriler de bulunuyor. Sarı istiridye mantarı yetiştirme kitlerinin kullanılmaması, yeni yayılımları önlemek adına önemli bir adım olabilir. Satış yapanlar için ise bu türün istilacı olduğu ve sadece kapalı ortamlarda yetiştirilmesi gerektiği uyarısının eklenmesi faydalı olacaktır.
Evde mantar yetiştirmeyi sevenler, bölgeden toplanmış güvenli ve yerel türleri tercih edebilirler. Sarı istiridye mantarlarının olumlu yönleri olsa da (örneğin, tarımsal atıkları işleme ve gıda üretme gibi), bu olumlu yönler, mantarların olumsuz etkileriyle birlikte değerlendirilerek yönetim planları ve mevzuat geliştirilmelidir.
Gelecekte, home kitler için yayılamayacak spor içermeyen çeşitler veya popülasyonu kontrol edebilecek hedeflenmiş bir mikovirüs gibi çözümler düşünülebilir.
Sorumlu yetiştirme uygulamaları hakkında artan farkındalık, istilacı türler yerel biyoçeşitliliği bozduğunda hepimizin orman yürüyüşlerinde gördüğümüz güzel, renkli ve tuhaf mantarları kaybetmesini önleyecektir.