Teknoloji dünyasında nostaljik cihazlara olan ilgi giderek artıyor. Bu kapsamda, sararan plastik parçaların görünümünü iyileştirmek için kullanılan RetroBrighting yöntemi uzun yıllardır tercih ediliyor. Ancak, son yapılan kapsamlı bir çalışma, bu yöntemin aslında cihazlara daha fazla zarar verebileceğini ortaya koydu.
Yaklaşık on yıl önce, bir retro teknoloji meraklısı eski bir Sega Dreamcast konsolunun plastik kasasına RetroBrighting uygulaması yaptı. Bu işlem, hidrojen peroksit ve güneş ışığı kullanılarak sararan bölgeleri eski haline getirmeyi amaçlıyordu. Uygulamanın ardından konsolun parçaları demonte bir şekilde bir kenara bırakıldı ve uzun yıllar boyunca unutuldu.
Bu tesadüfi deney, RetroBrighting'in aslında konsollar için uygun bir yöntem olmadığını gösterdi. On yıl sonra yapılan incelemelerde, işlem görmeyen plastik yüzeylerin, işlem gören yüzeylere göre çok daha iyi durumda olduğu görüldü. İşlem gören bölgelerde sararma yerine lekeler ve solmalar meydana gelmişti.
RetroBrighting, zamanla birçok plastik parçanın maruz kaldığı doğal sararmayı tersine çevirme süreci olarak tanımlanıyor. Bu sararmanın ana nedenlerinden biri, plastik içindeki alev geciktirici kimyasalların oksitlenmesi. Işık, UV radyasyonu, oksijen ve sıcaklık gibi çevresel faktörler bu süreci hızlandırabiliyor.
Retro tutkunları, bu yaşlanma sürecini çeşitli yöntemlerle tersine çevirmeye çalışıyor. Hidrojen peroksit içeren solüsyonlar ve hatta sous vide gibi yöntemler denense de, bu yöntemler sararmayı tamamen ortadan kaldırmakta yetersiz kalıyor ve bazen de istenmeyen sonuçlara yol açıyor.
Yapılan on yıllık takipte, RetroBrighting'in sararmayı geçici olarak düzeltebileceği ancak uzun vadede daha fazla hasara yol açtığı anlaşıldı. İşlem gören yüzeylerde oluşan lekeler ve solmalar, plastik malzemenin yapısını bozduğunu gösteriyor. Hatta konsolun bir kısmının bantla kapatılması ve on yıl boyunca bu şekilde bırakılması, bantla kaplı olmayan ve RetroBrighting'e maruz kalan kısımlara kıyasla çok daha az sararma gösterdi. Bu durum, cihazların zamanın etkilerine karşı daha iyi korunduğunu kanıtlıyor.