Protein barlarından enerji içeceklerine kadar pek çok üründe bulunan eritritol, uzun yıllardır şekere güvenli bir alternatif olarak görülüyordu. Ancak yapılan yeni araştırmalar, bu yaygın tatlandırıcının vücudun en kritik koruyucu bariyerlerinden birini sessizce zayıflatabileceği ve bunun kalp sağlığı ile inme riski üzerinde ciddi sonuçları olabileceği yönünde endişelere yol açtı.
Yapılan son bir çalışma, eritritolün beyin-kan bariyerindeki hücrelere zarar verebileceğini ortaya koydu. Beyin-kan bariyeri, beyni zararlı maddelere karşı koruyup besin maddelerinin geçişini sağlayan bir güvenlik sistemi görevi görüyor. Bu bulgular, daha önceki gözlemsel çalışmaların eritritol tüketimini artan kalp krizi ve inme oranlarıyla ilişkilendiren sonuçlarını daha da derinleştiriyor.
Yeni araştırmada, bilim insanları eritritol ile tatlandırılmış bir meşrubat içtikten sonra vücutta oluşan eritritol seviyelerine maruz bırakılan beyin-kan bariyeri hücrelerini incelediler. Bu maruziyetin, beyni kan pıhtılarına karşı daha savunmasız hale getirebilecek bir hücre hasarı zincirleme reaksiyonuna yol açtığı gözlemlendi. Kan pıhtıları, inmenin önde gelen nedenlerinden biridir.
Eritritol, bilim insanlarının 'oksidatif stres' olarak adlandırdığı bir durumu tetikleyerek hücreleri kararsız ve reaktif moleküller olan serbest radikallerle doldururken, aynı zamanda vücudun doğal antioksidan savunmalarını da azaltıyor. Bu çift saldırı, hücrelerin düzgün çalışma yeteneğini bozuyor ve bazı durumlarda hücrelerin ölümüne neden oluyor.
Daha da endişe verici olan ise eritritolün kan damarlarının kan akışını düzenleme yeteneği üzerindeki etkisiydi. Sağlıklı kan damarları, tıpkı trafik kontrolörleri gibi, organların daha fazla kana ihtiyaç duyduğunda (örneğin egzersiz sırasında) genişler, daha az kana ihtiyaç duyulduğunda ise daralır.
Bu hassas denge, kan damarlarını gevşeten nitrik oksit ve daraltan endotelin-1 olmak üzere iki temel molekül aracılığıyla sağlanır. Çalışma, eritritolün bu kritik sistemi bozduğunu, nitrik oksit üretimini azalttığını ve endotelin-1'i artırdığını gösterdi. Sonuç olarak, kan damarları tehlikeli bir şekilde daralabilir ve beynin oksijen ve besin maddelerinden mahrum kalmasına neden olabilir. Bu dengesizlik, beyindeki damarları tıkayan kan pıhtılarıyla oluşan iskemik inme türü için bilinen bir uyarı işaretidir.
Daha da ürkütücü olanı, eritritolün vücudun kan pıhtılarına karşı doğal savunmasını baltalıyor gibi görünmesiydi. Normalde, kan damarlarında pıhtı oluştuğunda, hücreler inmeye neden olmadan önce tıkanıklığı çözen 'pıhtı kırıcı' olarak bilinen doku plazminojen aktivatörünü salgılar. Ancak tatlandırıcı, bu koruyucu mekanizmayı engelleyerek pıhtıların zarar vermesine izin veriyor.
Laboratuvar bulguları, insan çalışmalarıyla elde edilen endişe verici kanıtlarla uyumlu. Birkaç büyük ölçekli gözlemsel çalışma, düzenli olarak eritritol tüketen kişilerin kalp krizi ve inme dahil olmak üzere kardiyovasküler hastalık risklerinin önemli ölçüde daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Binlerce katılımcıyı takip eden büyük bir çalışma, en yüksek kan eritritol seviyelerine sahip kişilerin büyük bir kardiyak olay yaşama olasılığının yaklaşık iki katına çıktığını buldu.
Ancak, araştırmanın bazı sınırlamaları da bulunuyor. Deneyler, izole edilmiş hücreler üzerinde yapıldı, tam kan damarları üzerinde değil. Bu durum, hücrelerin insan vücudundaki davranışlarının tam olarak aynı olmayabileceği anlamına geliyor. Bilim insanları, bu etkileri doğrulamak için gerçek fizyolojiyi daha iyi taklit eden gelişmiş 'çip üstünde kan damarı' sistemleri kullanılarak daha kapsamlı testlere ihtiyaç duyulduğunu kabul ediyor.
Eritritolün tatlandırıcılar arasındaki benzersiz konumu göz önüne alındığında, bu bulgular özellikle önemlidir. Aspartam veya sukraloz gibi yapay tatlandırıcıların aksine eritritol, teknik olarak bir şeker alkolüdür; yani vücudun küçük miktarlarda ürettiği doğal olarak oluşan bir bileşiktir.
Bu sınıflandırma, onun Dünya Sağlık Örgütü'nün kilo kontrolü için yapay tatlandırıcıların kullanımını caydıran son kılavuzlarına dahil edilmesini engelledi. Eritritol, gıda üreticileri arasında daha çok şeker gibi davrandığı için popülerlik kazandı. Sukraloz şekerin 320 katı tatlılık sunarken, eritritol şekerin tatlılığının yalnızca yaklaşık %80'ini sağlıyor, bu da tariflerde aşırı tatlılık yaratmadan kullanmayı kolaylaştırıyor. Günümüzde binlerce üründe, özellikle 'şekersiz' ve 'keto dostu' gıdalarda bulunuyor.
Tüketiciler için bu bulgular, şeker yerine tatlandırıcı kullanımının getirdiği ödünleşmeler hakkında zor soruları gündeme getiriyor. Eritritol gibi tatlandırıcılar, kilo yönetimi ve diyabetin önlenmesinde değerli araçlar olabilir; insanlara kalori alımını azaltma ve kan şekeri dalgalanmalarını kontrol etme konusunda yardımcı olabilirler. Ancak düzenli tüketimin potansiyel olarak beynin koruyucu bariyerlerini zayıflatması ve kardiyovasküler riski artırması durumunda, bu faydaların önemli bir maliyeti olabilir.
Bu araştırma, beslenme bilimindeki daha geniş bir zorluğu vurguluyor: modern diyetlerde yaygınlaşan nispeten yeni gıda katkı maddelerinin uzun vadeli etkilerini anlamak. Eritritol, insanlara aşırı şeker tüketiminin acil zararlarından kaçınmalarına yardımcı olurken, beyin-kan bariyeri üzerindeki etkisi, sık kullanımın zamanla beyin korumasını sessizce tehlikeye atabileceğini düşündürüyor. Bilim insanları bu endişe verici bağlantıları araştırmaya devam ederken, tüketiciler bu masum görünümlü tatlandırıcılara olan yaklaşımlarını yeniden gözden geçirmek isteyebilirler; belki de hiçbir şeker yerine geçen katkı maddesinin gerçekten risksiz olmadığını sorgulayabilirler.