Ara

Planlı Sezaryen Doğumlar Çocukluk Lösemisi Riskini Artırabilir mi? Yeni Bir Araştırma Sonucu Dikkat Çekiyor

Bilim dünyası, doğum yöntemlerinin çocuklar üzerindeki potansiyel etkilerini araştırmaya devam ediyor. Son yapılan bir çalışma, planlı sezaryen ile doğum yapan çocuklarda akut lenfoblastik lösemi (ALL) riskinin, normal doğum yapanlara göre %21 daha yüksek olabileceğini ortaya koydu. Bu bulgu, daha önceki araştırmaların da işaret ettiği sezaryen doğumları ve ALL arasındaki bağlantıyı daha da güçlendiriyor.

İsveç'te gerçekleştirilen bu detaylı araştırma, özellikle doğumu başlatmadan önce planlanan sezaryenlerin, lösemi riskini daha belirgin bir şekilde artırdığına dikkat çekiyor. Ancak uzmanlar, genel olarak lösemi riskinin hala düşük olduğunu vurguluyor. Türkiye'de yıllık lösemi teşhisi konulan çocuk oranının uluslararası ortalamalarla benzerlik gösterdiği düşünüldüğünde, bu tür bir araştırmanın sonuçları ebeveynler ve sağlık profesyonelleri için önemli bir bilgi kaynağı niteliği taşıyor.

Sezaryen doğum, günümüz tıbbında hayat kurtarıcı ve önemli bir yöntem olarak kabul ediliyor. Özellikle anne veya bebek sağlığını tehdit eden durumlarda (örneğin preeklampsi gibi durumlar veya bebeğin yeterli oksijen alamaması gibi nedenler), planlı sezaryenlerin tıbbi bir gereklilik olduğu unutulmamalıdır. Araştırmanın baş yazarı, çalışmanın tıbbi olarak zorunlu durumlarda yapılan sezaryenler için bir endişe kaynağı olmadığını belirtiyor.

Bilinen Bir Bağlantı Doğrulanıyor

Bu çalışmanın öne çıkan yönü, annenin ve yeni doğanların çeşitli özelliklerinin kontrol altına alınmasına rağmen, planlı sezaryenle doğan çocuklarda ALL riskinde bir artışın gözlemlenmesi. İsveç'in zengin kayıt verileri sayesinde, araştırmacılar anne, gebelik ve yenidoğanlara ilişkin birçok faktörü analiz edebildi. Bu durum, sezaryenin bebeklerdeki lösemi riskiyle olan bağlantısının yalnızca temel tıbbi koşullardan kaynaklanmadığına dair kanıtları güçlendiriyor.

Uzmanlar, annenin yaşının 35 üzerindeki olması, doğum kusurları ve radyasyon gibi çevresel faktörlerin de ALL riskini artırabildiğini belirtiyor. Ancak ALL'nin erken yaşlarda görülmesi nedeniyle, araştırmacılar doğum öncesi ve sonrası dönemdeki faktörlerin bu hastalığın gelişiminde rol oynayıp oynamadığını inceliyor.

Yapılan araştırmada, 20 yıl boyunca İsveç'te gerçekleşen 2.4 milyondan fazla doğumun doğum şekli (normal, planlı sezaryen, plansız sezaryen) incelendi. Ayrıca bebeklerin kilosu, doğum kusurları, annelerin kilolu veya obez olup olmadığı, diyabet veya preeklampsi gibi durumları da değerlendirildi. Zaman içinde bu çocuklarda ALL görülme sıklığı da takip edildi.

Çalışmada, doğumlardan yaklaşık %15'i sezaryenle gerçekleşti. Bu oran içinde yaklaşık 213.000'i doğumu başlatmadan yapılan planlı sezaryenlerdi. Toplamda ise 2.4 milyon çocuğun yaklaşık 1.200'üne (%0.05) lösemi teşhisi konuldu.

Herhangi bir sezaryen yöntemiyle doğan bebeklerde ALL riski, normal doğum yapanlara göre daha yüksekti. Doğum başladıktan sonra gerçekleşen plansız sezaryenlerde riskte hafif bir artış görülürken, en yüksek risk doğumu başlatmadan önce planlanan sezaryenlerle doğan bebeklerde tespit edildi.

Planlı sezaryenler, kendi içinde 'planlı' ve 'akut' olarak ikiye ayrılıyor. Akut planlı sezaryenler, fetüsün sıkıntıya girmesi gibi acil tıbbi bir gereklilik durumunda yapılıyor. Bu akut vakaların kanser riskiyle doğrudan bir bağlantısı görünmese de, bu tür vakaların azlığı kesin sonuçlar çıkarmayı zorlaştırıyor. Araştırmacılar, bulguların dikkatli yorumlanması gerektiğini ve ana bulgunun doğumu başlatmadan yapılan planlı sezaryenlerle ilişkili risk artışı olduğunu vurguluyor.

Endişe Verici Bir Durum mu?

Çocukluk çağı ALL en sık 5 yaş altı çocuklarda teşhis ediliyor ve araştırmanın bulguları istatistiksel olarak en çok bu yaş grubunda anlamlı çıktı. Bu da planlı sezaryenler ve ALL arasındaki bağlantının bu yaş aralığında daha net olduğunu gösteriyor.

Uzmanlar, bu çalışmanın lösemi riski ve bu riskin altında yatan mekanizmalar hakkında önemli bilgiler sunabileceğini düşünüyor. Doğumdan önce gelişebilen ve çocukların lösemi öncesi hücrelerle doğmasına neden olan genetik mutasyonlar olduğu biliniyor. Ancak, bu hücrelere sahip olup tam teşekküllü kansere yakalanmayan daha çok çocuk olduğu belirtiliyor. Çocukların büyük çoğunluğunun bu hücreleri vücuttan temizleyebildiği düşünülüyor.

Bu temizlenme mekanizmasının planlı sezaryenlerle nasıl etkilenebileceğine dair iki önde gelen teori bulunuyor. Birincisi, sezaryenle doğan bebeklerin vajinal kanal mikrobiyotasından mahrum kalması ve bunun lösemi gelişimini destekleyen bir ortam yaratabileceği yönünde. Doğumu başlatmadan yapılan sezaryenlerde, su kesesi açılmadığı için mikrop maruziyeti daha az oluyor.

İkinci hipotez ise, planlı sezaryenle doğan bebeklerin doğum sırasındaki strese bağlı hormonlardan kısa süreliğine mahrum kalması. Bu hormonların, lösemi öncesi hücreleri temizlemede rol oynayabileceği düşünülüyor. Bu fikri destekleyen bir diğer unsur ise, çocukluk çağı lösemi tedavisinde kortikosteroidlerin sıkça kullanılması. Bu ilaçların vücudun kendi ürettiği kortizola benzerliği dikkat çekiyor.

Hangi temel neden olursa olsun, sezaryen doğumları bağlamında bile ALL'nin mutlak riski düşük kalmaya devam ediyor. Ancak bu durum, doktorların göz önünde bulundurması gereken bir faktör olabilir. Tıbbi bir gereklilik olmadan sezaryen düşünüldüğünde, potansiyel uzun vadeli sonuçların farkında olmak önemlidir. Yine de, ALL ve planlı sezaryen arasındaki ilişki üzerine daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyuluyor. Sezaryen oranlarının yüksek olduğu ülkelerde her zaman ALL oranlarının da yüksek olmaması, bu konudaki araştırmaların devam etmesi gerektiğini gösteriyor. Bu çalışmanın İsveç'te yapılmış olması nedeniyle, farklı demografik özelliklere ve çevresel maruziyetlere sahip diğer toplumlarda da benzer sonuçların elde edilmesi muhtemel ancak henüz doğrulanmamış bir durumdur.

Önceki Haber
Cronos: The New Dawn'dan Gelen Sürprizler: "Bu Oyunu Biraz Farklı Pişirmek İstiyoruz"
Sıradaki Haber
Stonehenge'in Gizemli Taşlarında İnsan Eli Mi Var? Yeni Kanıtlar Tarihi Yeniden Yazıyor!

Benzer Haberler: