Antarktika'nın buzlu vahşi doğası, insan kaynaklı iklim değişikliğinin ağırlığı altında hızla ısınıyor. Ancak yeni bir araştırma, kıtayı serin tutma mücadelesinde beklenmedik bir müttefike işaret ediyor: penguen dışkısı.
Yakın zamanda saygın bir bilimsel dergide yayınlanan araştırmaya göre, penguen guanosundan (dışkısından) yayılan amonyak, kıyı Antarktika üzerinde fazladan bulut oluşumunu tetikliyor. Bu bulutlar muhtemelen güneş ışığını engelleyerek bölgedeki sıcaklıkları düşürüyor.
Araştırmacılar, laboratuvar çalışmalarının uzun süredir gaz halindeki amonyağın bulut oluşumuna yardımcı olduğunu gösterdiğini belirtiyor. Ancak bu sürecin gerçek anlamda ölçülüp Antarktika'daki etkisinin daha önce ortaya konmadığı vurgulanıyor.
Antarktika, neredeyse hiç insan kirliliğinin ve bitki örtüsünün olmaması (bulut oluşturan gazların alternatif kaynakları) nedeniyle ideal bir doğal laboratuvar niteliğinde. Bu ortamda penguen kolonileri, amonyak yayan baskın kaynak olarak öne çıkıyor.
Ancak penguenlerin geleceği tehdit altında. Deniz buzulunun küçülmesi, yuvalama, beslenme ve yırtıcılardan kaçınma rutinlerini bozuyor. Bu da onların daha geniş ekolojik rollerini anlamayı daha da acil hale getiriyor.
Penguenler, diğer deniz kuşları gibi, dışkıları aracılığıyla yüksek miktarda amonyak salgılıyor. Bu amonyak, çevredeki okyanusta çiçeklenen mikroskobik algler olan fitoplanktondan gelen kükürt içeren gazlarla karıştığında, bulutlara dönüşen minik aerosol parçacıklarının oluşumunu hızlandırıyor.
Araştırmacılar, bu etkiyi gerçek dünyada gözlemlemek için Antarktika Yarımadası'nın kuzey ucundaki Seymour Adası'nda bulunan bir üste ekipmanlar kurdu. Üç yaz ayı boyunca -penguen kolonilerinin hareketli olduğu ve fitoplankton fotosentezinin zirveye ulaştığı dönemde- rüzgar yönünü, amonyak seviyelerini ve yeni oluşan aerosolleri izlediler.
Rüzgar, yaklaşık sekiz kilometre uzaklıktaki 60.000 penguenden oluşan bir Adelie penguen kolonisinden estiğinde, atmosferdeki amonyak seviyeleri, normal seviyenin yaklaşık bin katı olan 13,5 ppb'ye (milyarda parça) yükseldi. Kuşlar yıllık göçlerine gittikten bir ay sonra bile konsantrasyonlar yaklaşık 100 kat daha yüksek kaldı. Bunun nedeni, guano ile ıslanmış zeminin yavaş salınımlı bir gübre gibi davranmasıydı.
Parçacık sayaçları da benzer bir tabloyu ortaya koydu: Koloniden hava kütleleri geldiğinde bulut oluşturucu aerosoller arttı, zaman zaman yoğun sis oluşturacak kadar kalınlaştı. Parçacıklardaki kimyasal izler, penguen kaynaklı amonyağa işaret ediyordu.
Araştırmacılar, bu durumu penguenler ve fitoplankton arasında aerosol üretimini süper şarj eden “sinerjik bir süreç” olarak nitelendiriyor. Yayınlanan makalede, azalan penguen popülasyonlarının yaz aylarında Antarktika atmosferinde pozitif bir iklim ısınma geri bildirimi döngüsüne neden olabileceğine dair kanıt sundukları belirtiliyor. Ancak araştırmacılar, bunun doğrulanmış bir sonuç değil, bir hipotez olduğunun altını çiziyor.
Küresel olarak bulutlar, güneş radyasyonunu uzaya geri yansıtarak net bir soğutma etkisine sahiptir. Ekip, deniz kuşu emisyonlarına dayalı Arktik modellemelerine dayanarak, Antarktika'da da benzer bir mekanizmanın iş başında olduğuna inanıyor.
Ancak etkinin boyutu, bulutların altında ne olduğuna da bağlı. Buz tabakaları ve buzullar da güneş enerjisinin çoğunu yansıtır, bu nedenle bu parlak yüzeyler üzerindeki ekstra bulut örtüsü kızılötesi ısıyı hapsedebilir. Yani toplam etki, bulutların nerede oluştuğuna ve sürüklendiğine bağlı olarak değişir.
Yine de bulgular, milyarlarca yıl önce fotosentez yapan mikropların yönlendirdiği Büyük Oksijenlenme Olayı'ndan, bugün bulut örtüsünü etkileyen penguenlere kadar yaşam ile atmosfer arasındaki derin bağlantıları vurguluyor.
Araştırmacılar, bu keşfin ekosistem ile atmosferik süreçler arasındaki derin bağlantının bir başka örneği olduğunu ve biyolojik çeşitliliğe ve korumaya neden önem vermemiz gerektiğini gösterdiğini belirtiyor.