Çinli araştırmacılar, Pasifik Okyanusu'nun derinliklerinde daha önce bilinmeyen devasa bir hidrotermal sistem keşfetti. Bu keşif, yaşamın kökenlerine ışık tutabilir.
Papua Yeni Gine'nin kuzeydoğusunda yer alan Kunlun sistemi, birbirine yakın 20 büyük kraterden oluşuyor. Bu kraterlerden en büyüğü yaklaşık 1.800 metre genişliğinde ve 130 metre derinliğinde. Araştırmacılar, bu kraterlerin bir araya gelerek oluşturduğu yapıdan bol miktarda hidrojen salındığını ve bu hidrojenin sistemde gelişen yaşamı besleyebileceğini belirtiyor.
Kunlun sistemi, Atlantik Okyanusu'ndaki daha önce keşfedilen ve 'Kayıp Şehir' olarak bilinen hidrotermal alana benziyor. Ancak Kunlun, yaklaşık 11 kilometrekarelik alanı ve olağanüstü büyüklüğü ile öne çıkıyor. Bu alan, 'Kayıp Şehir' alanından yüzlerce kat daha büyük.
Kunlun sistemi, bilim insanlarına okyanus tabanındaki 'serpentinizasyon' sürecini anlamak için yeni bir pencere sunuyor. Serpentinizasyon, deniz suyunun deniz tabanının altındaki manto kayalarıyla kimyasal reaksiyona girerek yeşilimsi renkteki serpantin minerallerini oluşturduğu ve hidrojen açığa çıkardığı bir süreç.
Araştırmacılar, Kunlun'daki hidrojen salınımları ile yaşamın ortaya çıkışı arasındaki potansiyel bağlantıları incelemeyi umuyor. Çin Bilimler Akademisi'nden yapılan açıklamaya göre, sistemin erken Dünya'nın kimyasal ortamına benzer hidrojen açısından zengin akışkanlara sahip olduğu düşünülüyor.
Çalışmanın ortak yazarlarından bir profesör, keşfin ekolojik potansiyelinin oldukça ilgi çekici olduğunu belirtti. Ekip, bu sistemde karidesler, ıstakozlar, deniz anemonları ve tüp kurtları gibi çeşitli deniz canlılarının yaşadığını gözlemlemiş ve bu canlıların hidrojene dayalı kemosentezle beslenebileceğini düşünüyor.
Derin okyanus tabanına güneş ışığı ulaşmadığı için, yüzeye yakın bitki, alg ve bazı bakterilerin enerjisini ürettiği fotosentez süreci burada mümkün değil. Bu nedenle, derin denizdeki yaşamın bir kısmı, besin üretmek için hidrojen gibi kimyasalları enerji kaynağı olarak kullanan kemosenteze dayanıyor.
Yakın zamanda ayrı bir Çinli araştırma ekibi, mürettebatlı bir denizaltı kullanarak Pasifik Okyanusu'nun kuzeybatı kesiminde, yaklaşık 9.500 metre derinlikte kemosentez temelli toplulukları filme almıştı. Bu tür topluluklar nadiren belgeleniyor, çünkü okyanus tabanının çok küçük bir kısmı keşfedilmiş durumda.
Yapılan yeni çalışmada, araştırmacılar aynı denizaltını kullanarak Kunlun sistemini haritalandırdı ve en büyük dört krateri inceledi. Kunlun'daki hidrotermal akışkanlardaki hidrojen konsantrasyonlarını ölçerek, bu alanın dünya çapındaki canlı olmayan denizaltı hidrojen üretiminin %5'inden fazlasını ürettiği tahmin ediliyor.
Ekip, gözlemledikleri boru yatağının aşamalar halinde oluştuğunu öne sürüyor. İlk olarak yüzeyin altında hidrojen birikmiş ve büyük patlamalarla dışarı fırlamış. Ardından oluşan yapıların kenarları ve dipleri boyunca çatlaklar meydana gelmiş ve bu da hidrojen açısından zengin hidrotermal akışkanların daha yoğun püskürmelerine neden olmuş. Bu çatlaklar zamanla oluşan mineraller tarafından tıkanarak hidrojenin tekrar birikmesini sağlamış ve potansiyel olarak daha küçük ölçekli patlamaları tetiklemiş.
Kunlun, plaka sınırlarında bulunan ve daha yaygın olan volkanik hidrotermal deniz tabanı sistemlerinden farklı. Bu sistemlerde genellikle 400 santigrat dereceye varan 'kara dumanlar' gibi bacamsı yapılar bulunur. Kunlun ve 'Kayıp Şehir' gibi serpentinizasyon sistemleri ise daha serin olup sıcaklıkları 90 santigrat derecenin altındadır.
Kunlun sadece 'Kayıp Şehir'den daha büyük olmakla kalmıyor, aynı zamanda daha sıra dışı bir konumda bulunuyor. 'Kayıp Şehir', manto kayalarını ortaya çıkaran orta okyanus sırtlarına yakınken, Kunlun kendi plakasının iç kısmında, herhangi bir sırt hattından uzakta yer alıyor.
Araştırmacılar, Kunlun sisteminin olağanüstü derecede yüksek hidrojen akışı, büyüklüğü ve benzersiz jeolojik konumuyla dikkat çektiğini belirtiyor. Bu durum, serpentinizasyonun neden olduğu hidrojen üretiminin orta okyanus sırtlarından uzakta da gerçekleşebileceğini ve bu alandaki uzun süredir devam eden varsayımları sorgulattığını gösteriyor.