Pasifik Okyanusu'nun derinliklerinde yapılan bir araştırma, daha önce bilinen tüm hidrotermal alanları geride bırakan devasa bir 'su altı metropolü'nü gün yüzüne çıkardı. Bilim dünyası, bu yeni keşfin, Dünya'daki yaşamın başlangıcına dair ipuçları sunabileceği ve hatta enerji kaynağı olarak kullanılabileceği olasılıklarını değerlendiriyor.
Araştırmacılar tarafından Kunlun olarak adlandırılan bu devasa alan, 11.1 kilometrekarelik yüzölçümüyle, Atlantik Okyanusu'ndaki ünlü 'Kayıp Şehir' olarak bilinen hidrotermal alanından yüzlerce kat daha büyük. Bilim insanları, Kunlun'un jeolojik yapısının ve kendine özgü kimyasal özelliklerinin, yaşamın ilk ortaya çıktığı döneme dair önemli bilgiler barındırdığını düşünüyor.
Kunlun hidrotermal alanı, sıcaklıkları 40°C'nin altında olan, hidrojen açısından zengin akışkanların püskürdüğü yaklaşık yirmi adet hidrotermal bacadan oluşuyor. Bu bacalar, daha çok 'kara dumanlar' olarak bilinen ve daha yüksek sıcaklıklarda buhar püskürten diğer hidrotermal alanlardan farklılık gösteriyor. Bilim insanları, Kunlun'dan çıkan hidrojen açısından zengin akışkanların, milyarlarca yıl önce yaşamın başladığı düşünülen 'sıcak çorba' ortamını andırdığını belirtiyor.
Laoshan Laboratuvarı ve Çin Bilimler Akademisi (CAS) araştırmacıları tarafından yapılan çalışmada, bu ortamda karidesler, yengeçler, deniz şakayıkları ve tüp kurtları gibi hidrojen temelli kemosenteze dayanan çeşitli derin deniz canlılarının yaşadığı gözlemlendi. Bu durum, Kunlun'un ekolojik potansiyelinin de oldukça yüksek olduğunu gösteriyor.
Araştırmacılara göre, Kunlun'daki bu sistem, tüm okyanuslardaki hidrojen kaynaklarının yüzde 8'ine kadar katkıda bulunabilir. Bu, tek bir sistem için oldukça büyük bir oran. Kunlun'un yapısı, diğer hidrotermal alanlardan farklı olarak, yüzlerce metre çapında ve 100 metreden daha derin kraterler içeriyor. Bu daha kararlı ve uzun süreli evrimsel zaman dilimi sunan yapıların, erken yaşamın evrimi için daha uygun bir ortam olabileceği düşünülüyor.
Kunlun'daki bacaların oluşum süreci, deniz suyunun Dünya'nın mantosuna sızarak buradaki kayaçlarla etkileşime girmesiyle başlıyor. Bu etkileşim, ısıyı ve hidrojeni serbest bırakıyor. Oluşumun ilk aşamalarında büyük patlamalarla kraterler meydana gelirken, zamanla oluşan çatlaklar aracılığıyla daha fazla deniz suyu mantoya sızarak hidrojen üretimini artırıyor. Karbonat tortularının kanalları zamanla kapatmasıyla biriken hidrojen, daha küçük patlamalara neden oluyor.
Bilim insanları, Kunlun sisteminin sadece yüksek hidrojen akışı nedeniyle değil, aynı zamanda ölçeği ve jeolojik konumuyla da benzersiz olduğunu vurguluyor. Kunlun'un, serpantinleşme kaynaklı hidrojen üretiminin okyanus sırtlarından uzakta da meydana gelebileceğini göstererek önceki varsayımları sorgulattığını belirtiyorlar. Bu keşif, okyanusun derinliklerinde Kunlun gibi daha fazla 'su altı metropolü'nün bulunabileceği umudunu taşıyor. Ayrıca, Kunlun'un derin deniz hidrojeni elde etmek için ideal bir hedef olabileceği de ifade ediliyor.
Bu çalışma, bilim dünyasında büyük yankı uyandıran ve Science Advances dergisinde yayımlanan önemli bir araştırma olarak kabul ediliyor.