Küresel deniz taşımacılığının hayati güzergahlarından biri olan Panama Kanalı, iklim değişikliğinin etkisiyle su sıkıntısı çekme riskiyle karşı karşıya. Yeni bir araştırmaya göre, sera gazı emisyonlarının azaltılmaması durumunda, azalan yağışlar ve artan buharlaşma, kanalın operasyonlarını tehdit edebilir.
Kanalın kilit sisteminin çalışması için gereken devasa tatlı su miktarı Gatún Gölü'nden sağlanıyor. Araştırmacılar, yüksek emisyon senaryolarında, yani sera gazı seviyelerinin yükselmeye devam ettiği durumlarda, önümüzdeki 75 yıl içinde Gatún Gölü'ndeki su seviyelerinin önemli ölçüde düşeceğini tespit ettiler.
Araştırmanın sonuçları,.Geophysical Research Letters" dergisinde yayımlandı. Araştırmanın baş yazarı, küresel ısınmanın arttıkça, emisyonların da yükseldiğini ve bunun sonucunda Panama'ya düşen yağış miktarının, özellikle yağışlı mevsimde azaldığını belirtti. Ayrıca, atmosferdeki ısınmanın artmasıyla Gatún Gölü'nden buharlaşma yoluyla su kaybının da arttığı ifade edildi.
Pasifik ve Atlantik okyanusları arasındaki gemi geçişini sağlayan kanal, yağmurlarla yenilenen tatlı suya bağımlı. Panama Kanalı'nda ilerleyen gemiler, bir dizi kilit sistemi sayesinde deniz seviyesinden 85 metre (26 metre) yukarı taşınıyor. Gemiler bu yükseklikte Gatún Gölü'nü geçtikten sonra, başka bir dizi kilit sistemiyle tekrar deniz seviyesine iniyor.
Bu kilitlerin çalışması sırasında kanal su kaybediyor. Yapay olarak oluşturulmuş Gatún Gölü'nü bir rezervuar olarak kullanan sistemde, gemi yükseltilirken Gatún'dan kilit haznesine su akıyor. Ardından, gemi deniz seviyesine inerken su tahliye ediliyor ve önemli bir kısmı kayboluyor.
Altı kilit sisteminden oluşan tam bir geçiş, yaklaşık 50 milyon galon (190 milyon litre) su tüketiyor. Kanalın günlük operasyonlarında tükettiği suyun, Panama City metropol alanının içme suyu ihtiyacının yaklaşık %55'ini karşıladığı ve yaklaşık iki buçuk katı kadar su kullandığı daha önce açıklanmıştı.
2016 yılında yaşanan kuraklık, Gatún Gölü'ndeki su seviyelerinin tarihteki en düşük seviyelere düşmesine neden olmuştu. Bu durum, küresel tedarik zincirlerinde aksamalara yol açmış ve kanal otoritesini nisan ve haziran ayları arasında kanaldan geçen gemiler için draft (su çekimi) kısıtlamaları uygulamaya zorlamıştı. 2023 sonu ve 2024 başındaki başka bir kuraklık da benzer kısıtlamalara neden olmuştu.
Yeni araştırmada, araştırmacılar 21. yüzyıl boyunca farklı karbon emisyon senaryolarına dayanan projeksiyonlar kullandı. 1965-2023 yılları arasındaki ortalama su seviyesi ölçümleri ve yağış verileri incelendi. Gelecekteki su seviyeleri için modeller oluşturuldu ve farklı iklim değişikliği senaryoları altında su seviyelerinin nasıl değişebileceği öngörüldü.
Araştırmacılar, düşük emisyon senaryolarında göl seviyelerinin nispeten istikrarlı kaldığını buldu. Ancak, daha yüksek emisyon yolları izlendiğinde, 21. yüzyıl boyunca düşük su seviyelerinin daha sık görülmesi bekleniyor. En yüksek emisyon senaryosunda, 21. yüzyılın sonuna kadar herhangi bir yılda 2016'daki veya daha düşük seviyelere ulaşma olasılığının iki katına çıkacağı, yani %2,5'ten %5'e yükseleceği hesaplandı.
Araştırmacılara göre, modeller Panama'da, özellikle yağışlı mevsimde yağış miktarının azalacağını gösteriyor. Düşük yağışların ana nedeninin Pasifik Okyanusu'ndaki artan sıcaklıklar olduğu belirtiliyor. Bu durum, güçlü El Niño yıllarının da bir özelliği olup, Panama'da kıt yağışlarla ilişkilidir. İklim değişikliğinin gelecekteki El Niño olayları ve daha geniş El Niño Güney Salınımı döngüsü üzerindeki etkisi henüz belirsiz ve bu sistemdeki olası değişiklikler çalışmaya dahil edilmedi.
Araştırma ekibi, model projeksiyonlarının mükemmel olmadığını ve bir simülasyon olduğunu, ancak mevcut verilerle yapılabilecek en iyi tahminler olduğunu vurguladı.
Smithsonian Tropikal Araştırma Enstitüsü'nde fiziksel izleme direktörü olan ve yaklaşık 30 yıldır Panama'daki hava durumu örüntülerini takip eden bir uzman, çalışmanın sonuçlarını yorumlarken dikkatli olunması gerektiğini belirtti. Uzman, Panama'nın hava durumundaki on yıllık değişkenliğin, iklim değişikliği etkilerini belirlemeyi zorlaştırdığını söyledi. Bu tür bir çalışmada, iklim değişikliği sinyalini net olarak ayırt etmenin çok zor olacağını ekledi.
Uzman ayrıca, çalışmanın hava olaylarına dayalı göl seviyesi tahminleri yaptığını, ancak kanal otoritesinin de göl seviyelerini etkileyen faaliyetlerde bulunduğunu hatırlattı. Örneğin, 2023-2024 kuraklığı sırasında kanal otoritesi, gemi geçişlerini sınırlamış, draft kısıtlamaları uygulamış ve rezervuardaki suyu korumak için bazı kargoları paralel bir demiryoluyla taşımıştı.
Çalışma yazarları, su rezervuarının insan yönetimiyle de etkilendiğini kabul etmekle birlikte, bu yönetim kararlarını doğrudan çalışmaya dahil edemediklerini belirttiler. Ancak, araştırmacılar modellerini oluştururken tarihsel verileri kullandıkları için, rezervuarın yönetimi konusunda geçmiş on yıllarda alınan temel kararların örtük olarak çalışmaya dahil edildiğini ifade ettiler.
Kanal otoritesi, mevcut rezervuarı genişletmek amacıyla Gatún Gölü'nün batısında, Indio Nehri yakınlarında üçüncü bir yapay göl inşa etme sürecindedir. Bu projenin 1,5 milyar dolara mal olacağı ve tamamlanmasının 10 yıl süreceği tahmin ediliyor. Bu yeni göl, hem kanalın hem de Panama City metropol alanının su rezervini genişletecektir.