Birçok insan için yemek yapmak ya da belirli yiyecekleri tüketmek büyük keyif kaynağıdır. Ancak son dönemin popüler kilo verme ve diyabet ilaçları olan GLP-1 agonistlerini (Ozempic, Wegovy, Zepbound gibi etken maddeler içeren) kullananlar arasında şaşırtıcı bir eğilim gözlemleniyor: Bu kişilerde et, kızartma ve diğer bazı yiyeceklere karşı belirgin bir isteksizlik ve hatta tiksinti oluşabiliyor.
Başlangıçta tip 2 diyabet tedavisi için geliştirilen ve daha sonra kilo verme potansiyeli keşfedilen GLP-1 ilaçları, temel olarak beynin tokluk merkezlerini uyararak ve mide boşalmasını yavaşlatarak çalışır. Bu sayede kullanıcılar daha az yiyerek daha hızlı doyarlar ve kilo verirler. Ancak birçok kullanıcı, artan tokluk hissinin yanı sıra belirli yiyecek türlerine karşı tercihlerinde de çarpıcı değişiklikler yaşadıklarını bildiriyor. Özellikle kırmızı et, işlenmiş gıdalar ve yağlı/kızartma türü yiyeceklerin eskisi kadar çekici gelmediği, hatta bazılarının tadının değiştiği ifade ediliyor. Çevrimiçi forumlarda ve yapılan küçük çaplı araştırmalarda, bazı kullanıcıların genel olarak yiyeceğe olan ilgilerini kaybettiği ve yemeği sadece bir 'zorunluluk' olarak görmeye başladığı belirtiliyor. Süpermarket verileri bile, bu ilaçları kullananların özellikle yüksek kalorili ve işlenmiş ürünlere daha az harcama yaptığını gösteriyor olabilir.
Uzmanlar, bu tür yiyecek tercihi değişikliklerinin kilo verme sürecine ne kadar katkı sağladığından henüz emin değil. İlaçların temel etkisi olan tokluk hissinin mi, yoksa tat alma duyusunda doğrudan bir değişimin mi daha etkili olduğu araştırılıyor. Bu konudaki bilimsel çalışmalar henüz başlangıç aşamasında ve çoğunlukla hayvan modelleri veya az sayıda insanla yapılan küçük deneylere dayanıyor.
Yakın zamanda yayımlanan bir araştırma, GLP-1 ilacı kullananların işlenmiş gıdalar, rafine tahıllar ve kırmızı et tüketimini azalttığını buldu. Ayrıca daha az gazlı içecek içtikleri ve daha fazla meyve, yeşil yapraklı sebze ve su tükettikleri görüldü. Katılımcılar günde ortalama 700 kalori daha az aldıklarını bildirdiler. Ancak bu tür verilerin kişilerin kendi beyanlarına dayanması, kesin sonuçlar için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.
Uzmanlar, bir yiyeceği 'beğenmek' ile 'istemek' arasında fark olduğuna dikkat çekiyor. GLP-1 ilaçları, kişilerin belirli yiyecekleri hâlâ 'beğenmesini' engellemeyebilir, ancak onları yeme konusundaki dürtüyü ve isteği azaltıyor gibi görünüyor. Bu durum, ilacın beyindeki ödül ve iştah merkezleri üzerindeki etkisine bağlanıyor.
İlaçlar, bağırsak tarafından doğal olarak salgılanan ve vücuttaki çeşitli reseptörlere bağlanan GLP-1 adlı hormonu taklit eder. Bu reseptörler, iştah düzenlemesinde rol oynayan beyin bölgelerinin yanı sıra, yiyeceğe verilen haz tepkisini azaltan ödül yollarında da bulunur. Araştırmacılar, ilaçların kilo kaybına yol açmasının ana nedeninin bu mekanizma olduğunu düşünüyor ve bu yiyecek tercihi değişikliklerinin de bir parçası olabileceğini öne sürüyorlar.
Bir teoriye göre, GLP-1 ilaçlarının yarattığı tokluk hissi, tıpkı bolca yemek yediğinizde et gibi ağır yiyeceklerden kaçınıp tatlı gibi daha hafif şeyler istemeniz gibi, belirli yiyeceklere karşı isteksizliğe yol açabilir. Ancak bazı uzmanlar, ilacın içerdiği bileşenlerin tat tercihlerini başka bir biyolojik mekanizma aracılığıyla doğrudan etkilemesinin de mümkün olduğunu, ancak bunun henüz tam olarak kanıtlanmadığını belirtiyor.
Bazı erken bulgular ve kullanıcı deneyimleri, vücudun tat alma mekanizmalarındaki değişikliklerin de rol oynayabileceğini düşündürüyor. Bazı kullanıcılar, ilaçları kullanırken tatların daha yoğun veya nahoş hale geldiğini belirtiyor. Örneğin, yıllardır severek yediği bir yemeğin tadının artık garip geldiğini söyleyenler var. Bazıları yumurta veya brokoli gibi daha önce sevdiği yiyeceklere tahammül edemediğini, baharatlı yiyeceklere karşı hassasiyetinin arttığını paylaşıyor.
Bilim insanları, insan tat tomurcuklarında GLP-1 reseptörleri buldu. Bu durum, tat duyusundaki değişiklikler için potansiyel bir açıklama sunuyor, ancak bulgular henüz net değil. Daha önceki bazı araştırmalar, yüksek vücut ağırlığına sahip kişilerin tatları daha az yoğun algılama eğiliminde olduğunu göstermiş ve bunun daha fazla yeme eğilimini artırabileceği öne sürülmüştü. Semaglutid (Ozempic/Wegovy'deki etken madde) kullanan kadınlar üzerinde yapılan küçük bir çalışma, ilacı kullananların tatlara, özellikle tatlı tada karşı daha hassas olduğunu ve beynin ödül merkezinde artış olduğunu buldu. Bu, ilacın tat algısını yükselterek bazı yiyecekleri daha az çekici hale getirebileceğini düşündürüyor.
Ancak tam tersi sonuçlar veren araştırmalar da mevcut. Yakın zamanda yayımlanan başka bir çalışma, bu ilaçları kullanan 46 kişinin beş temel tada (tatlı, ekşi, tuzlu, acı ve umami) karşı hassasiyetlerinin azaldığını buldu. Fareler üzerinde yapılan önceki araştırmalar GLP-1 reseptörlerinin tatlı tat algısını etkilediğini gösterse de, insanlarda etkinin daha geniş olması araştırmacıları şaşırttı. Uzmanlar, tat tomurcuklarındaki GLP-1 reseptörlerinin bu durumun arkasında olabileceğini düşünüyor, ancak bunu doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtiyorlar.
Bazı kullanıcılar için ilaçların tokluk ve tat üzerindeki etkileri, daha az yemeyi kolaylaştıran hoş karşılanan değişiklikler. Ancak bazıları için durum daha karmaşık. Yemek yapma ve yemek yeme zevkini kaybetmenin, hatta belirli yiyeceklere karşı oluşan isteksizliğin zorlayıcı olabildiğini ifade edenler var. Bununla birlikte, ilaçların sağlık üzerindeki olumlu etkileri ve kilo verme sürecindeki mental yükü azaltması, birçok kullanıcı için bu değişikliklere değer kılıyor.