Sindirim sistemimizde yaşayan mikroplar üzerine yapılan araştırmalar, beslenme biliminde adeta bir devrim başlattı. Son yıllarda diyet lifi, sağlık ve bağırsak mikrobiyomunu besleme amacıyla gıdalara bolca eklenerek 'yeni protein' olarak öne çıktı.
Ancak, fareler üzerinde 2024 yılında yayımlanan yeni bir çalışma, tüm lif takviyelerinin aynı derecede faydalı olmayabileceğini gösteriyor.
Yulaf ve arpada bol miktarda bulunan bir lif türü olan beta-glukan, yüksek yağlı diyetle beslenen farelerde kan şekerini kontrol etmede ve kilo kaybına yardımcı olmada etkili bulundu.
Araştırmacılara göre, test ettikleri lif takviyeleri arasında sadece beta-glukan, 18 hafta içinde farenin yağ içeriğini ve vücut ağırlığını azaltmayı başardı. Buğday dekstrini, pektin, dirençli nişasta ve selüloz gibi inceledikleri diğer lifler, fare mikrobiyomunun yapısını önemli ölçüde değiştirmelerine rağmen böyle bir etki göstermedi.
Araştırmacılar, lifin önemli ve faydalı olduğunu bildiklerini ancak çok farklı lif türü bulunduğunu, bu çalışmayla kilo kaybı ve glikoz dengesi için en faydalı lif türünün hangisi olduğunu belirlemeyi amaçladıklarını ifade ettiler.
Diyet lifleri, bağırsaklarımızdaki bakteriler için ana enerji kaynağıdır ve ne yazık ki birçok kişi önerilen günlük lif miktarını tüketmemektedir. Bu eksiği kapatmak için lif takviyeleri ve 'görünmez lif' eklenmiş gıdalar giderek popülerleşiyor. Ancak bu kadar çeşitlilik varken hangi lifi seçeceğiz?
Beta-glukan ve buğday dekstrini gibi bazı lifler suda çözünür, yani bağırsak bakterileri tarafından kolayca fermente edilirler. Selüloz ve dirençli nişasta gibi diğerleri ise daha az çözünür veya çözünmezdir.
Araştırmacılar, şimdiye kadar tek bir kohortta çeşitli liflerin rolünü inceleyen bir çalışma olmadığını belirtiyor. Bu eksikliği gidermek için mevcut çalışma, farelerden oluşan tek bir grupta çeşitli lif türlerini test etti. Sonuçlara göre, sadece beta-glukanın fare bağırsağında bulunan *Ileibacterium* sayısını artırdığı tespit edildi. Diğer fare çalışmaları, bu bakteriyi kilo kaybıyla ilişkilendirmiştir.
Nitekim, 10 haftalık işaretten çok önce, beta-glukan ile beslenen fareler, diğer lif türleriyle beslenen farelere kıyasla daha düşük vücut ağırlığı ve vücut yağı içeriği gösterdi. Bu bulgular, arpa ununun (beta-glukan açısından zengin) kemirgenlere verildiği başka bir yakın tarihli çalışmayla da uyumlu. O çalışmada, sıçanlar yüksek yağlı diyetlerine aynı şekilde devam etmelerine rağmen, enerji harcamaları arttı ve yine de kilo verdiler.
Yeni çalışmada beta-glukan ile beslenen farelerde de benzer bir sonuç gözlendi. Bu hayvanlarda ayrıca, mikroplar lifi parçaladığında oluşan bir metabolit olan butirat konsantrasyonu da arttı. Butirat, insülin salınımını uyarmak için Ozempic gibi sentetik ilaçların taklit ettiği doğal bir protein olan Glukagon benzeri peptid-1 (GLP-1)'in salınımını tetikler.
Araştırmacılar, diyet lifi tüketiminin faydalarının bir kısmının, iştahı ve vücut ağırlığını düzenleyen GLP-1 ve diğer bağırsak peptitlerinin salınımı yoluyla olduğunu, ancak butiratın bağırsak bariyeri sağlığını iyileştirmek veya karaciğer gibi çevresel organları hedeflemek gibi GLP-1 ile ilgili olmayan başka faydalı şeyler de yapıyor olabileceğini düşünüyorlar.
Bu sonuçların insanlar için geçerli olup olmadığını anlamak için çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç var, ancak bulgular bazı liflerin kilo kaybı ve insülin kontrolü için diğerlerinden daha uygun olabileceğini gösteriyor.
Çalışma, Journal of Nutrition dergisinde yayımlandı.