Günümüzde tip 2 diyabet tedavisinde ve kilo yönetiminde devrim yaratan Ozempic gibi ilaçlar, aynı zamanda sindirim sistemimizdeki hormonların gücünü de ortaya çıkardı. Bağırsaktan beyne iletilen ve iştahı baskılayıp kan şekeri seviyelerini düzenlemeye yardımcı olan bu sinyallerin öneminin anlaşılmasıyla birlikte, araştırmacılar artık ilaçsız tetikleyiciler arayışında.
Ozempic gibi ilaçlar, bağırsaklarımızda doğal olarak üretilen ve GLP-1 (glukagon benzeri peptid-1) adı verilen bir tokluk hormonunu taklit etmek üzere tasarlanmıştır. Ancak sentetik versiyonları vücutta daha uzun süre etkili olabiliyor.
Şimdiye kadar test edilen hiçbir doğal bileşik, bu uzun etkili enjeksiyonların etkilerini tam olarak taklit edemese de, erken araştırmalar bazı gıdaların ve tüketim zamanlamalarının faydalı olabileceğini gösteriyor.
Heliopolis Üniversitesi'nden mikrobiyolog Tohada AL-Noshokaty liderliğindeki bir ekip, doğanın kaynaklarından yararlanarak GLP-1 düzenlemesinde yeni bir çağ başlatmayı hedefliyor. Haziran ayında Toxicology Reports'ta yayımlanan bir derlemede, doğal GLP-1 düzenleyicilerin kullanılmasıyla hasta uyumunun ve yaşam kalitesinin büyük ölçüde artırılabileceği, bu maddelerin vücut için daha nazik olabileceği belirtiliyor. Ekip, özellikle finansal veya başka kaynakları kısıtlı olan nüfuslar için doğal çözümlerin, geleneksel tıbba daha erişilebilir ve daha az maliyetli bir alternatif sunabileceğini ekliyor.
Bu derleme için AL-Noshokaty ve ekibi, literatürü tarayarak GLP-1 ilaçlarıyla benzer özelliklere sahip olabilecek birkaç doğal ürünü tespit etti. Araştırmalar henüz erken aşamada olsa da, bilim insanlarının incelediği doğal kaynaklar arasında tarçın, buğday, zencefil, fermente yeşil çay ve berberin adlı acı bir bitki bileşiği bulunuyor.
Doğal GLP-1'in enzimler tarafından parçalanıp vücutta kısa süre kaldığı düşünüldüğünde, araştırmacılar bu doğal bileşikleri belirli zamanlarda tüketmenin faydalarından yararlanmak için kilit rol oynadığını düşünüyor.
Örneğin, geçtiğimiz yıl yapılan birkaç rastgele kontrollü çalışma, kahvaltıdan önce alınan bir miktar whey proteininin (peynir üretiminin bir yan ürünü) sonrasında kısa süreliğine kan şekeri ve insülin seviyelerini iyileştirebildiğini ortaya koydu. Eylül 2025'te yayımlanan bir deneme, tip 2 diyabeti olmayan, obeziteye sahip 18 kişiyi rastgele gruplara ayırarak dört gün boyunca kahvaltıdan 15 dakika önce ve öğle yemeğinden önce bir miktar whey proteini veya su içirdi. Whey proteini tüketen grupta kahvaltı sonrası önemli ölçüde azalmış glukoz seviyeleri ve öğle yemeğinde ise hafif bir iştah bastırıcı etki gözlemlendi. Bu denemenin yazarları, olası mekanizmaların, sindirim sistemi tarafından salgılanan ve sindirim süreçlerini ve merkezi sinir sistemindeki nöral sinyalleşmeyi düzenleyerek iştahı etkileyen GLP-1 hormonları üzerindeki etkiler olabileceğini öne sürüyor.
Tıbbi bitkiler de umut vadeden araştırma alanları arasında yer alıyor. Ağustos 2025'te yapılan bir derleme, örneğin turunçgiller veya şerbetçiotu gibi bitkilerdeki acı tatlardan sorumlu olan flavonoidlerin de GLP-1 salınımını uyarabildiğini ortaya koydu.
Diyet lifleri de benzer bir etki gösteriyor. Eylül 2025'te yayımlanan sistematik bir derleme ve meta-analiz, diyet lifi takviyelerinin, kan şekeri kontrolünü ve insülin duyarlılığını iyileştirerek fazla kilolu veya obez bireyler için faydalı olduğunu buldu. Liflerin bunu tam olarak nasıl başardığı henüz net olmasa da, derlemenin yazarları, liflerin GLP-1 gibi bağırsak hormonlarının salınımını artırarak insülini uyardığını ve iştahı bastırdığını düşünüyor.
Farklı gıdaların bağırsak hormonlarını nasıl etkilediğini anlamak için çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulsa da, bu deneyler bir araya geldiğinde, Ozempic benzeri ilaçların tetiklediği mekanizmaları doğal ve ince yollarla harekete geçirme olasılığının bulunduğunu gösteriyor. Bu da, günün belirli saatlerinde bazı doğal gıdaların tüketilmesinin, tip 2 diyabet ve diğer metabolik sorunların gelişimine karşı koruma sağlayabileceği ihtimalini açık tutuyor.
GLP-1'in ilk kez 1990'ların başında bir klinik denemede intravenöz olarak uygulandığı düşünüldüğünde, otuz yıl sonra hala bu kritik fizyolojik mekanizmanın detaylarını çözmeye çalıştığımız ve bu mekanizmanın bugün dünyanın en popüler ilaçlarından bazılarının temelini oluşturduğu görülüyor. AL-Noshokaty ve meslektaşlarının derlemesi Toxicology Reports'ta yayımlandı.