Amerika Birleşik Devletleri'nde, Ocak 2025'te böbrek nakli yapılan bir hastanın, operasyondan kısa bir süre sonra kuduz virüsü nedeniyle hayatını kaybetmesi tıp dünyasında şaşkınlığa yol açtı. Hastanın hastalığa maruz kaldığına dair herhangi bir kayıtlı temas öyküsü bulunmaması durumu daha da karmaşık hale getirdi.
Kuduz Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından yapılan detaylı inceleme sonucunda, Michiganlı hastanın bağışlanan böbreğinin ölümcül virüsle enfekte olduğu ortaya çıktı. Bu olay, 1978'den bu yana ABD'de organ nakli yoluyla kuduz bulaşmasının sadece dördüncü vakası olarak kayıtlara geçti.
CDC'nin bu vakayla ilgili açıklaması, hayvanlara maruz kalma geçmişi olan organ bağışçıları için nakil ekiplerine yönelik daha güçlü rehberlik ihtiyacını vurguluyor.
Kuduz, genellikle enfekte hayvanların tükürüğü yoluyla, en sık ısırık veya çizikler aracılığıyla yayılan viral bir patojendir. İnsanlar dahil tüm memelileri enfekte edebilen bu hastalık, belirtiler ortaya çıktıktan sonra neredeyse her zaman ölümcüldür. Dünya genelinde hayatta kalma vakalarının sayısı 50'nin altında olup, tıbbi uzmanların olağanüstü çabalarına rağmen hastaları hayatta tutma başarıları oldukça nadirdir.
Küresel olarak, bulaşma en sık köpek ısırıklarından meydana gelir, ancak herhangi bir enfekte memeli hastalığı bulaştırabilir. Bu vakada organ bağışçısı olan Idaho'lu adam, Ekim 2024'ün sonlarında bir kokarca tarafından tırmalandıktan yaklaşık beş hafta sonra, Aralık 2024 başında yanıt veremez halde bulunmuştu.
O dönemde kimse kuduzun rolünden şüphelenmemişti. Adam organ bağışçısı olduğu için kalbi, akciğerleri, sol böbreği ve korneaları alındı.
Böbreği aldıktan yaklaşık beş hafta sonra, Michiganlı hastada kuduzla uyumlu semptomlar gelişti. Doktorlar tükürük, deri ve diğer vücut sıvılarından alınan örnekleri CDC'ye gönderdi ve bazı örneklerde kuduz virüsü RNA'sı tespit edildi.
Alıcının hayvan maruziyeti geçmişi olmadığı için, araştırmacılar bağışçıya odaklandı. Idaho'lu adamdan alınan saklanmış bir serum örneği kuduz antikorları açısından negatif çıktı, ancak böbreğinden alınan arşivlenmiş bir biyopsi örneği kuduz virüsü RNA'sı açısından pozitif çıktı ve bu da organın enfeksiyon kaynağı olduğunu doğruladı.
Michiganlı alıcı hastaneye yatırıldıktan sonraki yedinci günde hayatını kaybetti. Ancak, başka hayatları kurtarmış olabilir. Bağışçının kalbi ve akciğerleri bir araştırma tesisinde eğitim amaçlı kullanıldı ve risk oluşturmadı. Ancak, bağışçının kornealarından üç hasta kornea greftleri almıştı.
Doktorlar derhal nakledilen korneaları çıkardı ve hastalara, belirtiler ortaya çıkmadan önce uygulanan oldukça etkili bir Maruziyet Sonrası Profilaksi (PEP) tedavisi uyguladı. Bu tedavi, insan kuduz antikorları ve aşıyı içeriyordu.
Halk sağlığı yetkilileri hem bağışçı hem de böbrek alıcısının potansiyel 357 temasını değerlendirdi. Toplamda 46 kişiye – sağlık çalışanları, toplumla temas edenler ve kornea alıcıları dahil – PEP uygulanması tavsiye edildi.
Bu olayın zinciri, mevcut organ bağışı sistemindeki bir zafiyeti ortaya koyuyor. Bağışçının risk değerlendirmesi görüşmesinde kokarca tırmalaması belgelenmiş olmasına rağmen, semptomları kuduzla uyumlu olarak tanınmamış ve bu nedenle kokarca teması, böbrek alıcısının ölümü gerçekleşene kadar potansiyel bir kuduz riski olarak değerlendirilmemişti.
Organlarda kuduz testi rutin olarak yapılmadığı ve herhangi bir şüphe uyandıracak bir durum olmaması nedeniyle, nakiller planlandığı gibi gerçekleştirilmişti.
Kuduzun bulaşmasından sonra semptom göstermesi haftalarca hatta aylarca sürebilir. CDC, potansiyel olarak maruz kalmış bağışçılarla ilgili önemli ölçüde daha fazla dikkatli olunmasını tavsiye ediyor.
Kuruluş, raporunda şu ifadeleri kullanıyor: "Özellikle akut ensefalopati (beyin iltihabı) yaşayan potansiyel bir bağışçı, önceki yıl kuduz duyarlı bir hayvandan ısırık veya tırmalama geçirmişse, nakil ekipleri kuduz riskini belirlemek için halk sağlığı yetkilileriyle istişare etmeyi düşünmelidir."
"Daha sonra kuduzdan şüphelenilen bir bağışçıdan organ veya doku nakledilmişse, risk değerlendirmesi tanı testlerini hızlandırarak, klinik olarak uygun görüldüğünde olası organ çıkarma işlemleri ve alıcılar ile diğer temaslılara PEP uygulanması yoluyla hayat kurtarabilir."