Ara

Okurken Beyninizde Neler Oluyor? Bilim İnsanları Kapsamlı Bir Araştırma İle Açıkladı

İyi bir kitabın (veya favori teknoloji/bilim haber sitenizdeki bir makalenin) içinde kaybolmak gibisi yoktur. Ancak sayfalarımızdaki ve ekranlarımızdaki bu kıvrımlı sembol dizilerinin beynimizdeki koca dünyalara nasıl dönüştüğüne dair şaşırtıcı derecede az şey biliyoruz.

Geçtiğimiz yıllarda dilin nörobilimsel temsili üzerine birçok araştırma yapılmasına rağmen, dilin insan beynindeki organizasyonu hakkında hala pek çok bilinmeyen var. Daha önceki çalışmalar genellikle az sayıda katılımcıyla yapılmış ve sonraki araştırmalarla tam olarak doğrulanamamıştı.

Okuma gibi dilin oldukça spesifik bir yönü hakkında daha fazla bilgi edinmek amacıyla, araştırmacılar 163 deneyi bir araya getiren kapsamlı bir meta-analiz gerçekleştirdi. Bu deneylerde toplam 3.031 yetişkinin beyin taramaları (fMRI veya PET gibi yöntemlerle) kullanıldı.

Bu deneyler, farklı alfabe dillerinde harflerden tam metinlere, sessiz okumadan sesli okumaya, gerçek kelimelerden anlamsız kelimelere kadar her türlü okuma görevini içeriyordu.

Araştırmacılar, literatürde 'okuma' olarak kabul edilen şeyin genellikle anlamsal erişim (yazılı kelimelerden anlam çıkarma) olduğunu, ancak bu çalışmaya dahil edilen tüm görevlerin ortak noktasının fonolojik işlemleme (beynin sesleri organize etme ve onlardan anlam üretme yeteneği) olduğunu vurguladılar.

Beynin sol yarımküresinin dil işlemenin merkezi olduğu biliniyor, bu nedenle harfler, cümleler veya metinler olsun, her türlü okumanın beynin bu tarafını aktive etmesi şaşırtıcı değil.

Ekip, harf, kelime, cümle ve metin okuma için yüksek işlemleme özgüllüğünü yalnızca sol yarımküre alanlarında buldu. Harf ve metin okuma özellikle sol görsel ve motor alanları aktive ederken, kelime ve cümle okuma sol yarımküre içindeki çeşitli klasik dil kümelerini çalıştırdı.

Daha önce, nörobilim serebellumun (beyincik) dildeki rolünü bir şekilde göz ardı ediyordu. Serebellumun sadece sesleri işlemekle kalmayıp, aynı zamanda anlam oluşturmada da (dilin iki önemli bileşeni) rol oynadığına dair ipuçları, önceki çalışmalardan gelmişti.

Şimdi, okurken de meşgul olduğu görülüyor. Yeni çalışma, özellikle sağ serebellumun her türlü okuma görevinde aktif olduğunu buldu. Sağ serebellumun belirli alanları, sesli okuma sırasında çok daha aktif görünüyordu, bu da yazılı kelimeyi konuşmaya çevirme yeteneğimizde hayati olduklarını gösteriyor.

Bu arada, sol serebellum, kelime okuma sırasında (harf, cümle veya metin okumanın aksine) özellikle meşgul görünüyordu.

Araştırmacılar, sol serebellumun okuma sırasında daha güçlü anlamsal (anlam oluşturma) katılım gösterdiğini, sağ serebellumun ise esas olarak genel okuma süreçlerine katkıda bulunduğunu, bunun muhtemelen konuşma üretimindeki rolünden kaynaklandığını belirtiyorlar.

Ayrıca, sesli ve sessiz okuma görevlerine ilişkin verileri karşılaştırdılar. Sesli okuma, işitsel ve motor bölgeleri daha sık aktive ederken, sessiz okuma, birden fazla bilişsel talebi koordine eden bölgelere dayanıyordu.

Kelimelerin (veya anlamsız kelimelerin) sessiz okunması, sol orbitofrontal, serebellar ve temporal korteksleri, okumanın örtülü anlamı çözmek için yorumlama gerektirdiği durumdan daha tutarlı bir şekilde aktive etti. Bu örtülü okuma modu, beynin alt frontal ve insular bölgelerinin her iki tarafını da kullanma eğilimindeydi.

Araştırmacılar, çalışmalarının okumanın altında yatan sinirsel mimariye ilişkin anlayışımızı genişlettiğini, nörostimülasyon çalışmalarından elde edilen bulguları doğruladığını ve okuma modellerine değerli sinirsel içgörü sağlayabileceğini söylüyorlar.

Bu araştırma, Neuroscience & Biobehavioral Reviews dergisinde yayınlandı.

Önceki Haber
Uykusuzluk ve Alkol Tüketimi Arasındaki Tehlikeli Döngü Ortaya Çıktı
Sıradaki Haber
Doğanın Hem Acımasızlığı Hem Güzelliği Bu Fotoğraflarda: Yılın Çevre Fotoğrafları Ödülleri Açıklandı

Benzer Haberler: