Sindirim sistemimizde yaşayan mikroorganizmalar üzerine yapılan araştırmalar, beslenme bilimi alanında adeta bir devrim yarattı. Son yıllarda, vücudumuzun sağlığı için büyük önem taşıyan lifler, besinlere bol miktarda eklenerek adeta "yeni protein" haline geldi.
Ancak, 2024 yılında yayımlanan bir fare çalışması, tüm lif takviyelerinin eşit derecede faydalı olmadığını gösteriyor. Özellikle yulaf ve arpa gibi gıdalarda bolca bulunan beta-glukan türü lifin, yüksek yağlı diyetle beslenen farelerde kan şekeri kontrolünü sağladığı ve kilo kaybına yardımcı olduğu belirlendi.
Arizona Üniversitesi (UA) ve Viyana Üniversitesi'nden araştırmacılar, beta-glukanın 18 hafta içinde farelerin vücut yağ oranını ve genel ağırlığını azalttığını ortaya koydu. Test edilen buğday dekstrini, pektin, dirençli nişasta ve selüloz gibi diğer lif türlerinde ise, farelerin bağırsak mikrobiyomunda belirgin değişiklikler olmasına rağmen, bu tür bir etki gözlemlenmedi.
Bu konuda açıklama yapan UA'dan biyomedikal bilimci Frank Duca, "Lifin önemli ve faydalı olduğunu biliyoruz, ancak sorunun birçok farklı türünün olması. Biz hangi lif türünün kilo kaybı ve glukoz dengesi iyileşmesi için en faydalı olacağını öğrenmek istedik. Böylece toplumu, tüketiciyi ve tarım endüstrisini bilgilendirebiliriz" dedi.
Diyet lifleri, bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler için temel enerji kaynağıdır. Buna rağmen, ABD'de insanların yalnızca %5'inden azı günlük önerilen 25-30 gram lifi tüketiyor. Bu eksikliği gidermek için, lif takviyeleri ve özel olarak lif eklenmiş gıdaların popülerliği artıyor. Ancak lifler oldukça çeşitlidir, bu noktada hangisini seçeceğimize karar vermek zorlaşıyor.
Yulaf beta-glukanları ve buğday dekstrini gibi bazı lifler suda çözünür, yani bağırsak bakterileri tarafından kolayca fermente edilebilirler. Selüloz ve dirençli nişasta gibi diğerleri ise daha az çözünür veya çözünmez, bu da dışkı oluşumuna katkıda bulunurlar.
UA'dan biyomedikal bilimci Elizabeth Howard ve meslektaşları, şimdiye kadar farklı lif türlerinin tek bir grupta incelendiği bir çalışmanın olmadığını belirtiyorlar. Bu eksikliği gidermek amacıyla yapılan mevcut çalışmada, fare gruplarında çeşitli lif türleri test edildi. Yalnızca beta-glukanın, fare bağırsağındaki Ileibacterium bakterilerinin sayısını artırdığı görüldü. Daha önceki fare çalışmalarında bu bakterinin kilo kaybıyla ilişkilendirildiği biliniyor.
Beklendiği gibi, 10 haftalık süre dolmadan beta-glukan alan farelerde, diğer lif türleriyle beslenen farelere kıyasla vücut ağırlığı ve vücut yağ oranında belirgin bir azalma görüldü. Bu bulgular, Duca'nın beta-glukan açısından zengin arpa unu ile kemirgenleri beslediği başka bir çalışmayla da uyumlu. Fareler yüksek yağlı diyetlerini aynı miktarda tüketmeye devam etmelerine rağmen, enerji harcamaları arttı ve kilo verdiler.
Benzer bir sonuç, yeni çalışmada beta-glukan ile beslenen farelerde de gözlemlendi. Bu hayvanlarda ayrıca, mikropların lifi parçalamasıyla oluşan bir metabolit olan bütirat konsantrasyonlarında da artış görüldü. Bütirat, Ozempic gibi sentetik ilaçların insülin salınımını uyarmak için taklit ettiği doğal protein olan glukagon benzeri peptit-1'in (GLP-1) salınımını tetikler.
Duca, "Diyet lifi tüketmenin faydalarından bazıları, iştahı ve vücut ağırlığını düzenleyen GLP-1 ve diğer bağırsak peptitlerinin salınımı yoluyladır. Ancak, etkinin tamamının bu mekanizmayla gerçekleştiğini düşünmüyoruz. Bütiratın, bağırsak bariyer sağlığını iyileştirme ve karaciğer gibi çevre organları hedefleme gibi bağırsak peptidiyle ilgili olmayan başka faydalı etkileri de olduğuna inanıyoruz" şeklinde konuştu.
Bu sonuçların insanlara uyarlanabilmesi için çok daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Ancak bulgular, bazı liflerin kilo kaybı ve insülin kontrolü açısından diğerlerinden daha uygun olabileceğini gösteriyor. Çalışma, Journal of Nutrition'da yayımlandı.