Amerika Birleşik Devletleri'nde nüfus sayımı verilerinin gizliliğini sağlamak amacıyla geliştirilen bir algoritma, siyasi tartışmaların odağı haline geldi. "Diferansiyel gizlilik" olarak bilinen bu sistemin kaldırılması, milyonlarca kişinin kişisel bilgilerinin risk altına girmesine neden olabilir.
Her on yılda bir yapılan nüfus sayımı, Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşayan her bireyi kaydeder. Bu veriler, okullar ve hastaneler gibi kamu hizmetleri için ayrılan federal fonların dağılımından, Kongre'deki temsil oranlarının belirlenmesine kadar birçok alanda kullanılır. Nüfus sayımı verileri arasında bireylerin ırkı, cinsiyeti, yaşı, konuşulan diller, ev adresleri, ekonomik durumları ve evdeki kişi sayısı gibi hassas bilgiler bulunur.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, nüfus sayımı verilerinin bireyleri tespit etmek amacıyla geriye dönük olarak analiz edilebileceği endişesi doğdu. Bu durum, ABD yasalarına göre yasadışıdır ve nüfus sayımı çalışanlarının bireyleri tanımlayacak veri yayınlaması yasaktır. Aksi takdirde ciddi para cezaları ve hapis cezalarıyla karşılaşılabilir.
Diferansiyel gizlilik, bu tür riskleri ortadan kaldırmak için tasarlanmış matematiksel bir çerçevedir. Bu sistem, istatistiksel verilerin tek tek bireylerin bilgilerini ortaya koymasını engeller. Nüfus sayımı için kullanılan algoritma, "TopDown" adını taşır ve verilere rastgele "gürültü" ekleyerek çalışır. Bu sayede, belirli bir bölgedeki toplam nüfus gibi genel bilgiler korunurken, bireysel özelliklerin tam olarak hangi kişiye ait olduğu belirsizleştirilir.
Bu algoritma, 2020 nüfus sayımı verilerinde ilk kez kullanıldı. Uzmanlara göre, diferansiyel gizlilik sayesinde elde edilen veriler, fon dağılımı ve temsil hakları gibi konularda doğru sonuçlar vermeye devam ederken, kişisel bilgilerin gizliliği de sağlandı.
Ancak, son dönemde bazı siyasi çevreler, diferansiyel gizliliğin seçim sonuçlarını manipüle ettiğini iddia ederek bu sistemin kaldırılmasını talep ediyor. Bu iddialar, nüfus sayımı verilerinin halka açık hale getirilmesiyle ilgili endişeleri artırıyor. Eğer diferansiyel gizlilik kaldırılırsa, göçmenler dahil olmak üzere hassas grupların nüfus sayımına katılmaktan çekinebileceği ve bu durumun genel nüfus kayıtlarının doğruluğunu etkileyebileceği belirtiliyor.
Nüfus sayımı verilerinin güvenliğinin sağlanması ve bu verilerin doğru bir şekilde toplanması, demokratik süreçlerin işleyişi ve kamu hizmetlerinin adil dağılımı açısından büyük önem taşımaktadır.