Ara

Neandertaller’in Sofra Kültürleri Şaşırtıcı Derecede Farklıydı: 60 Bin Yıl Öncesinden Lezzet Keşfi

Yaklaşık 60 bin yıl önce, günümüz İsrail topraklarında yaşayan iki Neandertal topluluğu, sadece kısa bir mesafede bulunmalarına rağmen, beslenme alışkanlıkları konusunda oldukça farklı kültürlere sahipti. Bir araştırmaya göre, kesilen hayvan kemikleri üzerindeki izler, eski insanların yaşam biçimlerindeki farklılıkları gözler önüne seriyor.

Neandertaller Ne Yiyordu? Cevapları Farklıydı!

Yaklaşık 70 bin ila 50 bin yıl önce Celile Denizi civarında yaşayan Neandertaller, bol miktarda av hayvanına sahipti. Bu bölge, ceylan, yaban keçisi, yaban domuzu gibi hayvanların yanı sıra, aurochs ve atgiller gibi daha büyük avlara da ev sahipliği yapıyordu. Taş ve ahşap av araçlarına sahip Neandertaller için burası adeta bir ziyafet sofrasıydı. Bu durum, bölgedeki farklı Neandertal gruplarının da benzer beslenme alışkanlıklarına sahip olacağını düşündürtebilir.

Ancak, yapılan son araştırma, aynı coğrafyada yaşayan iki grubun farklı lezzet tercihlerine sahip olabileceğini gösteriyor. Bir grup Neandertal, şimdiki adı Kebara Mağarası olan yerde yaşarken, diğeri Amud Mağarası'nda ikamet ediyordu. Her iki yerleşimin tarih aralıkları 20 bin yıl gibi bir fark gösterse de, Celile Denizi'ne sadece birkaç kilometre uzaklıkta, benzer çevre koşulları ve aynı bitki örtüsü ile vahşi yaşama sahiptiler. Kullandıkları taş alet teknolojisi de büyük ölçüde aynıydı.

Araştırmacılar, her iki bölgeden çıkarılan hayvan kemiklerini inceleyerek, hangi hayvan türlerinin kemiklerinde daha çok kesik izi olduğunu tespit ettiler. Bu izlerin sayısını ve niteliğini de değerlendiren ekip, sadece 70 kilometre arayla yaşayan Neandertallerin farklı avları tercih ettiğini ve farklı et kesimlerini kullandığını ortaya çıkardı. Dahası, bir grubun etlerini diğerine göre daha taze tükettiği de anlaşıldı.

Ceylan "Amud Usulü" mü, "Kebara Usulü" mü?

Kebara Mağarası'nda yaşayan Neandertallerin et konusunda oldukça geniş bir damak tadına sahip olduğu görülüyor. Kemiğin hemen her bölgesinden çıkan kesik izleri, küçükbaş (çoğunlukla ceylan) ve orta boy (kızıl geyik, alageyik, yaban keçisi ve yaban domuzu) hayvanların eşit oranda tüketildiğini gösteriyor. Kebara Neandertallerinin avladıkları hayvanların tamamını kullandığı düşünülüyor.

Öte yandan, Amud Mağarası'nda bulunan kemikler neredeyse tamamen ceylanlara ait uzun kemik şaftlarından oluşuyordu. Amud Neandertallerinin avlarında ceylanı daha çok tercih ettiği ve özellikle bacak etine yöneldiği anlaşılıyor.

Etlerin tazeliği konusunda da farklılıklar göze çarpıyor. Kebara kemiklerinde daha az ve daha düz kesik izleri varken, Amud kemikleri birbirine geçmiş, kavisli ve daha derin kesik izleriyle doluydu. Araştırmacılara göre bu durum, beceri farkından ziyade, Amud Neandertallerinin etleri kurutarak, haşlayarak veya hafif bozulmuş halde tüketmeyi tercih ettiğini gösteriyor.

Bu çıkarım, modern avcı-toplayıcıların av eti hazırlama yöntemleri ve arkeologların taş aletlerle yaptıkları denemelerle destekleniyor. Amud'daki kesik izlerinin, çürümeye yüz tutmuş hayvan bedenlerinin işlenmesinin daha zor olması ve bu süreçte oluşan düzensiz, derin ve kıvrımlı kesik izlerine benzediği belirtiliyor.

Bu nedenle, bilinmeyen nedenlerle, Amud'daki Neandertallerin etleri Kebara'dakilere göre daha az taze tüketiyorlardı. Aynı şekilde, menüleri de daha az çeşitliydi. Bu durum, farklı bir topluluktan bir Neandertal'in diğerini ziyarete gitmesi halinde, sunulan yemeğin oldukça yabancı gelebileceği anlamına geliyor.

Yemek adabı konusunda da farklılıklar olması muhtemel. Amud'daki hayvan kemiklerinin çoğu parçalanmış ve yanmışken, Kebara'daki kemikler bütün ve yanmamış haldeydi. Bu durum, pişirme yöntemlerindeki veya kemiklerin işlem görme şeklindeki farklılıklara işaret edebilir.

Tüm bu bulgular, tıpkı farklı şehirlerde farklı pizza veya et pişirme tarzlarının olması gibi, iki Neandertal topluluğunun dahi kendi özgün mutfak kültürlerini geliştirdiğini gösteriyor.

Yerel Aletler, Yerel Lezzetler

Sadece birkaç kilometre arayla yaşayan iki Neandertal topluluğu, şaşırtıcı derecede farklı gıda kültürlerine sahip olabilmişti. Her iki mağarada bulunan taş aletler de, kültürel farklılıkların sadece yeme alışkanlıklarıyla sınırlı olmadığını gösteriyor.

Kesilen hayvan kemiklerinin üzerindeki mikroskobik incelemeler, her iki bölgede de benzer temel aletlerin kullanıldığını gösteriyor. Her iki bölgede de Neandertaller, obsidyen taşından üçgen yonga ve uçlar yaparak benzer aletleri üretme konusunda yetkinlerdi. Ancak arkeologlar, her iki yerleşkenin de kendine özgü stilize aletler geliştirdiğine dair ince farklılıklar tespit ettiler.

Araştırmacılar, Kebara ve Amud'dan çıkan taş aletlerin teknolojik çeşitliliğinin, yerel geleneklerin veya sosyal öğrenmenin bir sonucu olarak yorumlanabileceğini belirtiyor.

Başka bir deyişle, Neandertaller tek bir kültürel yapıya sahip değildiler. Kültürleri, daha önce düşünüldüğünden çok daha karmaşık ve çeşitliydi. Bu durum, farklı yerleşim yerlerinde ince ayrıntılarla kendini gösteriyor. Binlerce yıl boyunca tekstil, deri ve bitki kalıntılarının daha iyi korunmuş olması durumunda bu yok olmuş kültürler hakkında ne kadar çok şey öğrenebileceğimizi hayal etmek heyecan verici.

Önceki Haber
Avrupalı Şirketten Vurucu Hamle: Uzay İstasyonu'na Görev Hedefleniyor
Sıradaki Haber
Intel'den Büyük Fiyat İndirimi: Core Ultra İşlemciler Artık Çok Daha Erişilebilir!

Benzer Haberler: