Ara

Milyonlarca Yıl Önce Kaybolan Gen Geri Geliyor: Gut Tedavisinde Devrim Yaratabilir mi?

Milyonlarca yıl önce insan atalarımızın işlevini kaybettiği bir genin yeniden aktive edilmesi, gut hastalığı tedavisinde yeni bir umut ışığı olabilir. Deneysel bir çalışma, bu eski genin geri kazanılmasının gut hastalığına karşı koruma sağlayabileceğini gösteriyor.

Gut, eklemlerde ani ve şiddetli ağrı ile şişliğe neden olan bir artrit türüdür. Kan dolaşımındaki ürik asit miktarının fazlalığı sonucu oluşan keskin kristallerin eklemlerde birikmesiyle tetiklenen iltihaplanma durumu olarak tanımlanabilir. Bu ağrılı ataklar hızlı başlayabilir ve günler, hatta haftalarca sürebilir.

Yüksek ürik asit seviyelerini yönetmek için geliştirilmiş çeşitli ilaçlar bulunsa da, bu tedavilerin birçoğu ya sınırlı başarı göstermiş ya da zararlı bağışıklık tepkileri gibi önemli yan etkilere sahip olmuştur.

Ancak, yakın zamanda yapılan bir araştırmada, araştırmacılar ürik asidi azaltmak için potansiyel olarak yeni bir yöntem geliştirdi: İnsanların milyonlarca yıl önce kaybettiği bir geni, gen düzenleme teknolojisi CRISPR yardımıyla yeniden işlevsel hale getirdiler.

Araştırmacılara göre, insan hücreleri bu kayıp genin ürettiği proteini hala tanıyabiliyor. Bu çalışma ilk aşamada laboratuvar ortamında insan hücreleri üzerinde yürütülmüş olsa da, elde edilen sonuçlar gelecekte gut hastaları için gen terapisinin uygulanabilir bir seçenek olabileceğini düşündürüyor.

Gut hastalığı dünya genelinde yaklaşık her 25 kişiden birini etkileyen yaygın bir durum olmasına rağmen, primatlar dışındaki memelilerde oldukça nadirdir. Bunun nedeni, diğer hayvanlarda kan dolaşımındaki ürik asidi parçalayarak kristal oluşumunu engelleyen ürikaz enzimini üreten aktif bir genin bulunmasıdır. Ancak insanlarda evrimsel süreçte yaşanan mutasyonlar nedeniyle, ürikaz enzimi ürik asidi yeterince parçalayamaz. Bazı araştırmacılar, bu durumun ürik asit seviyelerinin artmasının meyve şekerini yağa dönüştürmeye yardımcı olmasıyla, primatların kışları daha iyi atlatmasına ve daha büyük beyinler geliştirmesine olanak tanıdığına inanıyor.

Araştırmacılar, daha önceki çalışmalarda hangi antik genlerin ürikaz üretiminden sorumlu olabileceğini belirlemişlerdi. Bu, yaşayan türlerin DNA'larını inceleyerek antik organizmaların genlerinin neye benzediğini tahmin etme süreciyle gerçekleştirildi. Bilim insanları, farklı hayvanların veya insanların genlerini karşılaştırarak, bilgisayar programları aracılığıyla soyağaçları oluşturup orijinal, antik gen dizileri hakkında tahminlerde bulunuyorlar. Eski genlerin yapısı hakkında bir fikir edindikten sonra, bu genlerin kodladığı antik proteinleri laboratuvarda yeniden oluşturarak yeni tedavilerin kapısını aralayabiliyorlar.

Yapılan yeni çalışmada araştırmacılar, antik ürikaz genini insan karaciğer organoidlerine eklemek için CRISPR gen düzenleme teknolojisini kullandılar. Organoidler, vücutta bulunan karmaşık, tam boyutlu organları taklit eden laboratuvarda yetiştirilmiş 3 boyutlu doku kütleleridir. Antik genin eklenmesi, ürik asit seviyelerinde düşüşe ve meyve şekerleriyle ilişkili yağ birikiminin azalmasına neden oldu.

Mevcut gut tedavilerinde ürikaz kullanımı bulunuyor. Örneğin, domuz ve babun gen dizilerinin birleşimiyle üretilen ürikaz proteinleri enjeksiyon yoluyla kullanılan tedaviler mevcut. Ancak bu protein bazlı tedaviler genellikle güçlü bağışıklık tepkilerine yol açar ve anafilaktik şok riski nedeniyle klinik takip gerektirir.

Buna karşılık, orijinal antik insan gen dizisini geri yükleyen bir gen terapisi, vücudun kendi hücrelerinin ürikaz üretmesini sağlayabilir. Teorik olarak, ürikaz proteininin büyük bir kısmı insan vücudu tarafından zaten tanındığı ve kabul edildiği için bağışıklık reaksiyonları en aza indirilebilir.

Ancak araştırmacıların, bu tür bir gen terapisinin insan hastalarında kullanılabilmesi için daha uzun bir yolları var. Sonraki adımlar olarak, karaciğer organoidlerinden laboratuvar farelerine geçiş yapılıyor ve CRISPR gen düzenleme bileşenlerini doğrudan karaciğer hücrelerine ileten nanopartikül dağıtım sistemleri kullanılıyor.

Araştırmacılar, bu tür bir gen terapisinin, mevcut tedavilere kıyasla uzun süreli ve potansiyel olarak daha güvenli bir alternatif sunarak gut tedavisini dönüştürme potansiyeline sahip olduğunu belirtiyor. Ancak, bu tür gen düzenleme terapileri hala geliştirmenin erken aşamalarındadır.

Araştırmacılar, antik genleri alıp modern tedaviler için uyarlama yaklaşımının gelecekte daha geniş bir alanda uygulanabileceğini umuyor.

Araştırmacılardan biri, nihai hedefinin moleküler evrimi klinik tıp ile birleştirmek olduğunu ifade etti. İdeal olarak, antik proteinleri veya enzimlerini kullanarak modern toplumun iyiliği için terapötikler geliştirebilmeyi amaçladıklarını belirtti.

Önceki Haber
The Expanse: Osiris Reborn'dan İlginç Detaylar: Mass Effect İlhamı ve Oyun Yapısı Açıklanıyor
Sıradaki Haber
RTX 50 Serisi Fiyatları Düşüyor: Yepyeni Fırsatlar Teknoscope'ta!

Benzer Haberler: