Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin sonuçları hala hissediliyor, ancak bazı etkiler diğerlerinden daha az dikkat çekiyor. Yeni araştırmalar, virüsü atlatan büyük bir kesimin, farkında bile olmadan koku alma duyusunu kaybetmiş olabileceğini gösteriyor.
COVID-19 enfeksiyonunun koku kaybına (anosmi) veya koku duyusunda kısmi azalmaya (hiposmi) yol açabileceği biliniyor. Aslında bu durum, virüslerin burun pasajlarındaki çeşitli hücreler ve reseptörlerle etkileşime girmesi nedeniyle birçok viral enfeksiyonda görülebiliyor. Koku duyusu genellikle geri dönse de, her zaman değil.
Bu noktada, ABD'li araştırmacılar COVID-19'un koku alma yeteneği üzerindeki uzun vadeli sonuçlarını daha yakından incelemek istedi. 2.956 gönüllü üzerinde koku testleri gerçekleştirdiler; bu katılımcıların bir kısmı daha önce COVID-19 geçirmişti, bir kısmı ise virüsü hiç kapmamıştı.
COVID-19 geçiren grupta yer alanların 1.393'ü kokuyla ilgili sorunlar yaşadıklarını düşünüyordu ve testler bu kişilerin yaklaşık yüzde 80'inde bu durumun doğrulandığını gösterdi. Şaşırtıcı olan ise, aynı gruptaki diğer 1.563 kişinin herhangi bir koku problemi bildirmemesine rağmen, test sonuçlarının yüzde 66'sında COVID-19 enfeksiyonu sonrası hiposmi veya anosmi saptandı.
New York Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden genel dahiliye uzmanı Leora Horwitz, “Bulgularımız, COVID-19 geçmişi olanların, genel nüfusta zaten yeterince bilinmeyen bir sorun olan zayıflamış koku duyusu riski altında olabileceğini doğrulamaktadır” dedi.
COVID-19 geçmişi olmayan grupta ise, koku alma duyusunda yüzde 60 oranında eksiklikler görüldü. Bu oran, genel olarak az raporlanan bir durum olmasına rağmen oldukça yüksekti. Araştırmacılar, bu kişilerin bazılarının farkında olmadan bir enfeksiyon geçirmiş olabileceğini öne sürüyor.
Kesin çıkarımlar her zaman doğru olmasa da, burada incelenen binlerce katılımcıdaki eğilimler küresel nüfusta tutarlıysa, milyonlarca kişinin farkında olmadan hiposmi yaşadığı bir tabloyla karşı karşıya olabiliriz.
Araştırmacılar, yayımlanan makalelerinde, “Bulgularımız, SARS-CoV-2'nin kalıcı olfaktör disfonksiyonla ilişkili olduğunu öne süren önceki anket çalışmalarını doğrulamakta ve hastaların koku kaybını hafife aldığını gösteren küçük önceki objektif çalışmaları teyit etmektedir” şeklinde belirtiyor.
COVID-19 kaynaklı koku kaybı yaşayan bu kadar çok kişinin bunu neden fark etmediği konusunda net bir cevap yok. Araştırmacılar, potansiyel olarak beyindeki hasarın, insanların kendi duyularının farkındalığını sınırlayabileceğini de ekliyor.
Bu durumla ilgili birçok araştırma bulunuyor. Örneğin, koku kaybının daha önce Alzheimer gibi durumlarla ilişkilendirildiği biliniyor. Koku ve bilişsel fonksiyonlar yakından bağlantılı görünüyor ve COVID-19'un her ikisini de etkileyebileceği biliniyor.
Koku alma duyumuz, bir yemeğin tadını çıkarmanın veya bir bahçede dolaşmanın keyfinden çok daha fazlasıdır; aynı zamanda gaz kaçağı veya bozuk gıda gibi tehlikelere karşı bizi uyarır.
Bu bağlamda, araştırmacılar bu sorunun uzun vadeli etkilerini anlamak ve enfeksiyonla kaybolan koku duyusunun geri kazandırılabileceği yollar geliştirmek için daha fazla çaba gösterilmesini umuyor.
Horwitz, “Bu sonuçlar, sağlık hizmeti sağlayıcılarının, COVID-19 sonrası bakımın rutin bir parçası olarak koku kaybı testi yapmayı düşünmeleri gerektiğini düşündürmektedir. Hastalar bunu hemen fark etmese de, körelmiş bir burun, zihinsel ve fiziksel sağlıkları üzerinde derin bir etkiye sahip olabilir.” dedi.
Bu araştırma, JAMA Network Open dergisinde yayımlanmıştır.