Meksika'da yüzyıllar önce inşa edilmiş devasa bir akrep şeklinde toprak höyüğün, yaz ve kış gün dönümleriyle hizalanabileceği yeni bir çalışma ile ortaya kondu.
Arkeologlar, Meksika'nın güneydoğusunda, başkent Mexico City'nin yaklaşık 260 kilometre güneydoğusunda yer alan Tehuacán Vadisi'nde prehistorik sulama sistemlerini incelerken 2014 yılında 62.5 metre uzunluğundaki bu akrep höyüğünü belgeledi. Höyükte bulunan çeşitli eserler ve adaklar, ekibin höyüğü Geç Klasik ve Erken Post-Klasik dönemlere (yaklaşık M.S. 600 - 1100) tarihlemesine yardımcı oldu.
Akrep figürlü höyük, yüzyıllar boyunca olağanüstü bir şekilde sağlam kalmış. Üzerinde topraktan ve kayalardan oluşan, 80 santimetre yüksekliğe kadar yığılmış bir baş, gövde, kıskaçlar ve kuyruktan oluşan bir heykel yer alıyor. Ekip, akrebin "iğnesi" olması gereken yerde gömülü eserler buldu.
Araştırmacılar, "Bu tür figürlü yapılar Mesoamerika'da oldukça sıra dışı" ifadesini kullanarak, bulguları antik bir arkeoloji dergisinde yayımladı.
Çalışmanın baş yazarı ve önde gelen arkeoloji profesörlerinden biri, bu keşfin sadece seçkinlerin değil, sıradan insanların da gökyüzüne baktığını ve astronomik olayları gözlemlediğini gösterdiğini belirtti. Kendisi, bu durumun, güneş gözlemlerine dayalı astronomik olayların bilgisi ve kontrolünün tamamen seçkin sınıfın elinde olmadığının ilk göstergesi olduğunu vurguladı.
Astronomik Gözlemevi
Akrep figürü, yaklaşık 9 hektarlık bir alana yayılan ve muhtemelen yağmalanmış bir mezar veya depolama çukurunu da içeren bir sivil ve törensel kompleksin parçası olan 12 höyükten biri. Ekip, bu kompleksin astronomik gözlemler için kullanılmış olabileceğini, bu sayede tarım işçilerinin ne zaman ritüeller gerçekleştireceklerini, ekinlerini ne zaman ekeceklerini ve hasat edeceklerini bildiğini düşünüyor.
Höyüklerden bazılarında odalar ve duvarlar bulunurken, sadece akrep höyüğünün belirli bir şekli var ve bu da onu özel bir şekil, sembol veya figür şeklinde kasıtlı olarak yığılmış toprak yığını olan bir figürlü höyük yapıyor. Kuzey Amerika'da yerli halklar tarafından inşa edilmiş binlerce toprak höyük bulunurken, figürlü höyükler Mesoamerika'da "belirgin şekilde nadir" olması, akrebin benzersiz bir bulgu olduğunu gösteriyor.
Tlāhuizcalpantēcuhtli olarak bilinen akrep, pre-hispanik Mesoamerika'da güçlü bir tanrıydı. Birçok Mesoamerika halkı onu göksel bir tanrı ve Aztek tanrı panteonunda önemli bir figür olarak görüyordu. Araştırmacılara göre, Mesoamerikalılar için Tlāhuizcalpantēcuhtli, sabah yıldızı olan Venüs'ü temsil ediyordu.
Akrep figürlü höyüğü incelerken, ekibin yönünün doğu-kuzeydoğu olduğunu fark etmesi, yaz gün dönümündeki güneş doğumuna hizalanabileceği ipucunu verdi. Bunu araştırmak için araştırmacılar, hem yaz hem de kış gün dönümlerindeki güneşin yörüngesini hesapladı.
Çalışmada, "Yaz gün dönümü sabahı, bir kişi 'iğne'den (akrep kuyruğunun muhtemel ucundaki dairesel seramik küme) bakarsa, güneşin kuzey (sol) kıskaç ucunun üzerinden doğacağını tahmin ediyoruz" diye yazdılar.
Araştırmacılar, yaz gün dönümünün Mesoamerika'da önemli bir tören tarihi olduğunu, zira yağışlı sezonun başlangıcını işaret ettiğini ve ekim mevsiminin açıldığını belirtti.
Araştırmacılar, "Gün dönümüne giden günler boyunca güneş iki kıskaç arasından doğacak ve böylece yağışlı mevsimin yaklaştığını bildirerek yerel çiftçilerin tarlalarını ekime hazırlamalarını sağlayacaktı" diye ekledi.
Benzer şekilde, kış gün dönümündeki gün batımı da akrep figürlü höyükle bağlantılıydı. Ekip, sol kıskaç ucunda duran bir kişinin, gün batımındaki güneşin iğnenin ötesinde görülebileceğini buldu.
Araştırmacılar, "Bu tahminlere dayanarak, höyük, kullanıcılarının hem yaz hem de kış gün dönümlerinin tarihlerini belirlemesine olanak tanıyacak ki bu da Mesoamerika mimarisi için yaygın bir hizalanmadır" diye yazdı.
Akrep figürlü höyükte bulunan eserler arasında kaseler, çömlekler ve tabak parçaları yer alıyordu. Arkeologlar ayrıca yiyecek öğütmek için kullanılan üç ayaklı kaplar olan molcajeteler, bir buhurdanlık ve muhtemelen bir ritüelle ilişkili içi boş bir heykelciğin parçası da buldular.
Sulama kanalları arasındaki höyüklerin ve astronomik gözlemevinin keşfinin, onları inşa eden Mesoamerika medeniyetinin karmaşıklığını gösterdiğini belirten Neely, bunun "prehistorik köylülerin modern muadillerine göre seçkin/devlet kontrolünden çok daha fazla bağımsızlık ve kendi kaderini tayin hakkına sahip bir yaşam sürdürdüklerini" gösterdiğini ekledi.