Mars yüzeyinde bulunan ve yıllardır bilim insanlarını şaşırtan milyonlarca gizemli kara akıntıya nihayet bir açıklama getirildi. Yeni teori, bu sorunun neden bu kadar uzun süredir çözülemediğini de ortaya koyuyor.
Mars'ın "eğim akıntıları" olarak bilinen bu karanlık oluşumlar, gezegenin coğrafi yapılarının yamaçlarında yer alıyor. 1970'lerde keşfedilen bu akıntıların, başlangıçta eriyen buzulların neden olduğu toprak kaymaları olduğuna inanılıyordu. Ancak yapılan yeni bir çalışma, bu toprak kaymalarının aslında su içermeyen "kuru süreçler" tarafından tetiklendiğini gösterdi. Bu bulgu, olası nedenler listesini daraltsa da, akıntıların kökeni konusundaki tartışmalara kesin bir son veremedi.
Bu akıntıların en bilinen örneklerinden biri, Mars'ın ekvatorunun güneyinde yer alan ve artık aktif olmayan kalkan volkanı Apollinaris Mons üzerinde görülüyor. Burada, büyük bir sırtın tek bir tarafında yüzlerce paralel akıntı, yapıya "barkod benzeri" bir görünüm kazandırıyor. Bu akıntıların 2013 ile 2017 yılları arasında ortaya çıktığı ve daha sonra bir meteoroid çarpmasının sonucu olduğu anlaşıldı.
Bu gelişme üzerine bazı araştırmacılar, meteoroid çarpmalarının ve yer sarsıntıları gibi sismik olayların, eğim akıntılarının çoğuna neden olduğunu düşünmeye başladı. Ancak son yapılan bir araştırma, bu durumun böyle olmadığını öne sürüyor.
Yaklaşık 2.1 milyon eğim akıntısının incelendiği bu çalışma, Mars Reconnaissance Orbiter tarafından 2006 ile 2024 yılları arasında çekilen görüntülere dayanıyor. Analizler, yeni oluşan akıntıların neredeyse tamamının mevsimsel rüzgarlar ve toz erozyonunun bir sonucu olduğunu ortaya koydu. Çalışmaya göre, Mars'taki toplam eğim akıntısı sayısı yaklaşık 1.6 milyon civarında olsa da, bazı akıntılar birden fazla görüntü setinde yer aldı.
Çalışmanın tek yazarı ve İsviçre Bern Üniversitesi'nden gezegen bilimci Valentin Bickel, yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Toz, rüzgar ve kum dinamikleri, eğim akıntısı oluşumunun ana mevsimsel tetikleyicileri gibi görünüyor. Meteoroid çarpmaları ve sarsıntılar ise yerel olarak farklılık gösterse de, küresel ölçekte akıntı oluşumunda nispeten önemsiz etkenler."
Bickel'in tahminlerine göre, yeni oluşan eğim akıntılarının %0.1'inden azı meteoroid çarpmaları veya Mars sarsıntıları tarafından meydana geliyor.
Bickel'in analizleri, eğim akıntılarını Mars'ın beş ana bölgesinde gruplandırdığını ve bu bölgelerin her birinde, mevsimsel rüzgar hızlarının en yüksek seviyeye ulaştığı ve "toz kaldırma eşiğini" aştığı zaman yeni akıntıların oluştuğunu gösterdi. Bu eşiğin aşılmasının ardından, o bölgede toprak kaymalarının daha kolay meydana gelebileceği belirtildi.
Bu süreç, güçlü rüzgarların Mars tozunu nasıl kaldırıp gezegenin geniş ovalarında büyük kasırgalar veya "toz şeytanları" oluşturmasına benziyor.
Bilim insanlarının bu gizemi çözmesinin uzun sürmesinin nedeni ise, tüm bu olayların büyük olasılıkla alacakaranlıkta meydana gelmesi. Bickel, çalışmasında, "Mevsimsel akıntı oluşumu için en elverişli koşulların gün doğumu ve gün batımında meydana geldiği görülüyor, bu da bugüne kadar akıntı oluşumu olaylarının doğrudan gözlemlenmemesini açıklıyor" diye belirtti.
Çalışma ayrıca, eğim akıntısı oluşumunun yıllık oranının mevcut her bir akıntı için yaklaşık %0.05 civarında olduğunu ortaya koydu. Mevcut 1.6 milyon eğim akıntısı düşünüldüğünde, bu da yılda yaklaşık 80.000 yeni akıntı anlamına geliyor. Akıntıların çoğunun birkaç on yıl boyunca varlığını sürdürdüğü, ancak kaybolmadan önce kaybolup kaybolmadıklarını kesin olarak söylemek için yeterli yörünge verisi bulunmadığı belirtiliyor.
Eğim akıntıları Mars yüzeyinin %0.1'inden azını kaplasa da, yeni çalışma atmosferik toza en büyük katkıyı bu akıntıların sağladığını öne sürüyor. Bu nedenle, akıntıların Mars'ın toz döngüsündeki rolünü daha iyi anlamak, gelecekteki insan kolonileri için önemli bir hedef olmalı.
Çalışmaya dahil olmayan Avrupa Uzay Ajansı'nın ExoMars İz Gazı Yörünge Aracı proje bilimcisi Colin Wilson, yaptığı açıklamada, "Bu gözlemler, Mars'ta bugün neler olup bittiğine dair daha iyi bir anlayış sağlayabilir. Dinamik bir Mars'ı ortaya koyan uzun vadeli, kesintisiz ve küresel ölçekte gözlemler elde etmek, mevcut ve gelecekteki yörünge araçlarının ana hedeflerindendir" dedi.