Bilim insanları, Mars'ın şu anda bir manyetik alana sahip olmadığını uzun zamandır biliyorlar. Çoğu kişi, gezegenin çevresinde koruyucu bir kalkan olmadığı için güneş rüzgarlarının milyarlarca yıl boyunca atmosferin büyük bir kısmını süpürüp götürmesini buna bağlıyor.
Ancak, Mars'ın bir zamanlar manyetik alana sahip olduğuna dair kanıtlar artıyor. Kızıl Gezegen'deki iniş araçlarından biri olan Insight'tan elde edilen sonuçlar bu fikri destekliyor, ancak aynı zamanda tuhaf bir özelliğe de işaret ediyor: Manyetik alan sadece güney yarımküreyi kapsıyor gibi görünüyordu, kuzeyi değil.
University of Texas Yer Fiziği Enstitüsü'nden bir ekip, bunun nedenini biliyor olabileceklerini düşünüyor. Yakın zamanda yayımladıkları bir makalede, Mars'ın tamamen sıvı bir çekirdeğe sahip olmasının, Insight'ın verilerinde görülen dengesiz manyetik alanı nasıl yaratabileceğini tarif ettiler.
Dünya'nın çekirdeği, öğrendiğinizin aksine tamamen erimiş değildir. İki farklı çekirdek vardır: Katı bir 'İç' çekirdek ve erimiş bir 'Dış' çekirdek. İç çekirdek, buradaki demir ve nikel üzerindeki muazzam basınçlar nedeniyle katı kalır. Dolayısıyla, gezegenimizin tamamını kapsayan manyetik alan aslında sadece Dış Çekirdek tarafından oluşturulur.
Araştırmacılar, milyarlarca yıl önce Mars manyetik alanını koruduğunda, benzer bir dinamiğin (katı iç ve erimiş dış çekirdek) mevcut olduğunu uzun süre düşündüler.
Yaklaşık 3.9 milyar yıl sonra, Hellas ve Isidis gibi o zamandan kalma büyük çarpma havzalarını oluşturan kayaların, manyetik alanın varlığı nedeniyle soğurken manyetikleşmiş olmaları beklenirdi. Ancak manyetikleşmemiş olmaları, o noktadan sonra güçlü bir küresel manyetik alan için çok az kanıt olduğunu gösteriyor. Yaygın teori, gezegenin çekirdeği soğudukça tüm çekirdeğin katılaştığı ve manyetik alanı yaratan dönen erimiş metal hareketinin ortadan kalktığı yönündeydi.
Ancak Mars'ın manyetik alanında tuhaf bir özellik vardı: Kuzey ve güney yarımkürelerdeki alan gücünde devasa bir fark.
Bu ikilik, ilk olarak 1997'deki Mars Global Surveyor görevi sırasında fark edildi, ancak Insight iniş aracından gelen veriler de iki yarımküre arasındaki belirgin farkı doğruladı.
İkiliğin neden var olduğuna dair çeşitli açıklamalar sunuldu. Bunlar, büyük asteroit çarpışmalarının etkilerinden, çok erken lokal tektonik aktiviteye kadar değişiyordu. Ancak önceki açıklamalar bilim camiasında geniş çapta kabul görmedi.
University of Texas ekibinden gelen yeni teori burada devreye giriyor. Teorileri iki yönlü bir açıklama sunuyor. Birincisi, Kızıl Gezegen'in tamamen erimiş bir çekirdeğe sahip olabileceği ve ikincisi, kuzey ve güney yarımküreler arasındaki büyük bir sıcaklık farkının, ısının yalnızca güney yarımküreden dışarı çıkmasına yol açtığı.
Mars durumunda, erimiş bir çekirdek, gezegensel ölçekte manyetik alanlar yaratan 'gezegen dinamosu' olarak bilinen sürecin birincil itici gücü olacaktır. Dünya gibi katı bir iç çekirdek olsaydı, dinamo etkisi sistemin akışkan dinamiklerindeki verimsizliklerle bozulabilirdi.
Bu aynı zamanda sıcaklık gradyanlarının (farklarının) neden bu kadar dengesiz ısı çekimine izin verdiğini de açıklayabilir. Eğer güney yarımkürenin termal iletkenliği (ısı iletme yeteneği) çok daha yüksek olsaydı, ısı buradan daha kolay akar, bu da gezegen dinamosunu oluşturan hareketin esas olarak gezegenin güney tarafında gerçekleşmesine neden olurdu.
Yazarlar, tezlerini kanıtlamak için bir süperbilgisayar kullanarak erken Mars'ın modelini oluşturdular. Mars'ın akışkan dinamiklerini ve kabuğunun iletkenliğini değiştirdiler.
Insight ve Global Surveyor'dan alınan sonuçlarla en doğru şekilde eşleşen koşulların, Mars'ın çekirdeği tamamen erimişken ve kuzey-güney yarımküreleri arasında termal iletkenlikte önemli bir fark varken meydana geldiğini gördüler.
Her araştırmada olduğu gibi, yapılacak daha çok şey var. Yazarlar, erimiş çekirdek teorisiyle uyumlu olabilecek ek verilerin halihazırda toplanıp toplanmadığını görmek için Insight'tan alınan sismik verilerin daha fazla analiz edilmesini öneriyorlar.
Olası diğer ilerleme yolları arasında, daha geniş bir iç ve dış gezegen koşulları yelpazesi için iyileştirilmiş modelleme veya farklı bölgelerden ve zamanlardan gelen Mars meteoritleri hakkında daha derin bir anlayış da bulunabilir.
Şimdilik bu yeni teori sağlam görünüyor (veya kime sorduğunuza bağlı olarak erimiş demir gibi!). Ancak bu teoriyi ve Mars'ta yaşam olasılığı üzerindeki etkilerini kanıtlamak için daha çok çalışma gerekiyor.