Amerika Birleşik Devletleri'nin batısında yer alan Arizona eyaletinde, bir yerli topluluk (Akimel O’otham ve Pee Posh kabileleri), hem enerji üretimi hem de su tasarrufu sağlamak amacıyla yenilikçi bir teknoloji deniyor: Kanalların ve rezervuarların üzerine kurulan yüzen güneş panelleri.
Geçtiğimiz Kasım ayından beri faaliyette olan ve kanalların üzerine gölgelik gibi yerleştirilen paneller, hem elektrik üretiyor hem de alttaki suyun buharlaşmasını azaltarak değerli su kaynaklarını çölün yakıcı güneşi ve rüzgarından koruyor. Bu proje, ABD'de türünün ilk örneklerinden biri olarak dikkat çekiyor.
Eylül ayında topluluk, su üzerinde fotovoltaik (güneş) panelleri yüzdürmeyi planladığı yeni bir deneysel projeye daha başlamayı hedefliyor. Amaçları, sulama operasyonlarının tamamını güneş enerjisiyle karşılamak ve bölgedeki su kullanımında öncü bir rol oynamak.
Bu yatırımlar, 40 milyondan fazla insana su sağlayan ancak son yıllarda kuraklıkla boğuşan Colorado Nehri için kritik bir dönemde geliyor. On yıllardır süren kuraklık ve iklim değişikliğinin etkisiyle nehirdeki su seviyeleri endişe verici düzeyde düşmüş durumda.
Suların üzerini güneş panelleriyle kapatma fikri yeni değil. Ancak bu yöntem, su kıtlığına karşı zarif bir çözüm olarak görülüyor. Buharlaşmayı azaltmanın yanı sıra, karbonsuz elektrik üretimi artırılabilir ve barajların enerji üretimi için daha az çalışması sağlanabilir.
Teknolojinin Potansiyeli ve Zorlukları
Araştırmalar, federal barajların arkasındaki rezervuarların yüzeyine yüzen güneş panelleri yerleştirilmesinin, tüm kullanılabilir alanın değerlendirilmesi durumunda yılda 100 milyon eve yetecek kadar elektrik üretebileceğini gösteriyor. Hatta büyük rezervuarların sadece küçük bir kısmına panel yerleştirilse bile önemli miktarda enerji elde edilebileceği belirtiliyor. Ayrıca, yüzen panellerin hidrogüç santrallerinin çalışma şeklini değiştirerek de su tasarrufu sağlayabileceği düşünülüyor. Barajlardan sadece elektrik üretmek için su salınımı yerine, panellerden elde edilen enerji kullanılabilir.
Ancak bu cazip teknolojinin bazı zorlukları da var. Yüzen solar sistemlerin kurulum maliyeti, karadaki sistemlere göre yaklaşık %20 daha yüksek olabiliyor. Bunun temel nedeni, panelleri su üzerinde tutan şamandıraların ek maliyeti. Suyun soğutucu etkisi panellerin verimliliğini artırabilse de, kara tabanlı sistemler kadar doğrudan güneşe eğilemedikleri için biraz daha az enerji üretebilirler.
Paneller buharlaşmayı azaltsa da, bir su kütlesinin sera gazı emisyonlarını artırabileceğine dair araştırmalar da bulunuyor. Bir araştırmada, bir göletin yüzeyinin %70'inden fazlasını kaplayan yüzen solar sistemlerin suyun CO2 ve metan emisyonlarını artırdığı görüldü. Uzmanlar, bu tür etkilerin dikkate alınması gerektiğini vurguluyor.
Yaygınlaşma Yolundaki Engeller
Amerika Birleşik Devletleri'nde yüzen güneş panellerinin yaygınlaşması önünde bazı engeller bulunuyor. Maliyet, alışılmadık inşaat yöntemleri ve potansiyel olarak mütevazı su tasarrufu bu engeller arasında sayılıyor. Ayrıca, büyük rezervuarlarda rekreasyon faaliyetlerini, su yaşamını ve su güvenliğini etkileme potansiyeli de endişe yaratıyor.
Bazı su yönetimi yetkilileri, yüzen solar teknolojisi hakkında daha fazla bilgi edinmeye açık olduklarını belirtiyor. Hatta bir eyalet, pilot projeler aracılığıyla bu teknolojiyi incelemiş durumda. Ancak büyük ölçekli uygulama planları henüz yaygın değil. Yüzen soların buharlaşma üzerindeki etkisini geniş çapta modellemenin zorluğu da başka bir faktör olarak öne çıkıyor.
Tüm bu zorluklara rağmen, yenilenebilir enerjiye olan talep ve kuraklığın artmasıyla birlikte, yüzen güneş panellerinin su yönetimi stratejilerinin bir parçası haline gelmesi gerektiği savunuluyor. Topluluk yetkilileri, kendi projelerinin henüz pilot ölçekli olduğunu ancak bunun bir başlangıç olduğunu ve Batı Amerika Birleşik Devletleri'nde bir paradigma değişikliğine yol açabileceğini umuyorlar.
Topluluğun rezervuarına kurulacak panellerin, rekreasyona kapalı bir alanda olması ve projenin finansmanının büyük ölçüde sağlanmış olması gibi avantajları bulunuyor. Ancak politik engeller ve ekonomik dalgalanmaların projenin maliyetini etkileyebileceği de belirtiliyor.
Sonuç olarak, yüzen güneş panelleri su tasarrufu ve temiz enerji üretimi açısından önemli bir potansiyel sunuyor. Teknoloji henüz mükemmel olmasa da, mevcut zorluklara karşı bir çözüm aracı olarak değerlendiriliyor ve bu alandaki pilot projelerin gelecekteki uygulamalara ışık tutması bekleniyor.