Bilim insanları, Dünya dışındaki yaşam arayışında yeni bir potansiyel keşfetti. Bugüne dek yaşam barındırma olasılığı yüksek görülen gezegenler, yıldızlarına olan uzaklıkları nedeniyle 'altın bölgeler' olarak adlandırılan, yüzeyde sıvı suyun var olabileceği sıcaklık aralığına sahip yerlerdi. Ancak yeni bir araştırmaya göre, kozmik ışınların gücü sayesinde yaşam, bu bilinen bölgelerin dışında, hatta buzulların veya yüzeyin derinliklerinde de varlık gösterebilir.
Bu yeni araştırma, yaşamın tahmin ettiğimizden çok daha fazla yerde var olabileceğini öne sürüyor. Bilim insanları artık sadece sıcak ve güneş alan gezegenleri değil, aynı zamanda soğuk, karanlık ancak yüzeyin altında suya sahip ve kozmik ışınlara maruz kalan yerleri de yaşam arayışında dikkate alacak.
Uluslararası Astrobiyoloji Dergisi'nde yayımlanan bu çalışma, özellikle Mars, Jüpiter'in uydusu Europa ve Satürn'ün uydusu Enceladus gibi buzlu gök cisimlerini mercek altına alıyor. Yüzeyleri yaşam için pek de elverişli görünmese de, bu gök cisimlerinin yüzeylerinin altında büyük miktarda sıvı veya donmuş su bulunduğu biliniyor. Araştırmacılar, kozmik radyasyonun bu sulardaki kimyasal reaksiyonları tetikleyerek yaşamı destekleyebilecek enerjiyi sağlayıp sağlamayacağını inceledi.
Kozmik ışınlar, uzayda neredeyse ışık hızında hareket eden, yüksek enerjili parçacıklar ve atom çekirdeklerinden oluşur. Bu ışınlar yıldızlar, süpernovalar ve bazen de kara delikler tarafından üretilir. Dünya'nın kalın atmosferi, bu ışınların çoğunu engellerken, Mars gibi daha ince atmosfere sahip gezegenlerde yüzeye, hatta yerin altına ulaşabilirler.
Araştırmada kullanılan bilgisayar simülasyonları, kozmik radyasyonun Mars ve Europa gibi yerlerdeki yer altı sularına ne kadar enerji aktarabileceğini modelledi. Sonuçlar, bazı enerjik parçacıkların yüzeyin altına ulaşabildiğini ve burada su moleküllerini ayrıştırarak elektroliz süreciyle elektronlar açığa çıkardığını gösterdi. Bu durum, yaşamı destekleyecek veya başlatacak potansiyel bir enerji kaynağı oluşturabilir.
Araştırmacılara göre, yaşamı destekleme potansiyeli en yüksek gök cismi Satürn'ün buzlu uydusu Enceladus olarak belirlendi. Ardından Mars ve Europa geliyor. Astrobiyologlar, bu gök cisimlerini önümüzdeki yıllarda Atacama Büyük Milimetre/milimetrekare Dizisi (ALMA) gibi teleskoplar ve NASA'nın Europa Clipper uzay aracı gibi görevlerle daha yakından incelemeyi planlıyor.
Bu yeni bulgular, Güneş Sistemi'mizin ötesindeki yaşam arayışının kapsamını da genişletiyor. Yaşamın var olabileceği yerler hakkındaki düşüncelerimizi değiştiren bu keşif, evrenin bilinmeyen köşelerinde gizlenen yaşam olasılıklarını artırıyor.