Alzheimer hastalığının erken belirtileri, bir kişinin konuşma şeklinde gizleniyor olabilir. Ancak tanıda hangi konuşma detaylarının daha kritik olduğu tam olarak net değildi. Yakın zamanda yapılan araştırmalar, yaşlandıkça ne söylediğimizden ziyade, bunu nasıl söylediğimizin daha önemli olabileceğini gösteriyor.
Kanadalı bilim insanları, gündelik konuşma hızının, kelime bulma zorluğundan (dilimin ucunda hissi gibi) daha iyi bir bilişsel gerileme göstergesi olabileceğini düşünüyor.
Genç yaşlı herkesin yaşadığı, bir kelimenin dilinin ucunda olup da bir türlü akla gelmemesi durumu, yani letolojya (halk arasında 'dilimin ucunda' diye bilinir), yaş ilerledikçe, özellikle 60 yaş sonrası daha zorlayıcı hale gelebilir.
Bu durumu daha iyi anlamak için, Kanadalı araştırmacılar yaşları 18 ile 90 arasında değişen 125 sağlıklı yetişkinden detaylı bir sahneyi anlatmalarını istedi. Ardından katılımcılara günlük objelerin resimleri gösterilirken, bu kelimeleri onaylayıcı veya yanıltıcı sesli ipuçları dinletildi. Örneğin, bir süpürgenin resmi gösterildiğinde, sesli ipucu 'düğüm' gibi ilgili bir kelime olabiliyor, bu da kelimenin hatırlanmasına yardımcı olurken, bazen de 'paspas' gibi ilgili ama yanıltıcı bir kelime sunularak beynin kısa süreliğine yanlış yola sapması sağlanabiliyordu.
Araştırmanın sonuçları oldukça dikkat çekiciydi: İlk görevde doğal konuşma hızı daha hızlı olan kişilerin, ikinci görevde de cevapları daha çabuk bulduğu görüldü. Bu bulgu, bilişsel gerilemenin temelinde spesifik hafıza merkezlerindeki bir yavaşlamadan ziyade, genel bilişsel işlem hızındaki bir düşüşün yattığını savunan 'işlem hızı teorisi' ile örtüşüyor.
Bilim insanları, yaşlı yetişkinlerin resim adlandırma, soru yanıtlama veya yazılı kelimeleri okuma gibi çeşitli bilişsel görevleri tamamlarken genç yetişkinlere göre önemli ölçüde daha yavaş olduklarını belirtiyor. Ayrıca doğal konuşmada, yaşlıların konuşmaları arasında 'eee' veya 'ımm' gibi doldurulmuş veya doldurulmamış duraklamaları daha fazla kullandıkları ve genel olarak daha yavaş bir konuşma hızına sahip oldukları gözlemleniyor.
Bu bulgular, ne söylediğimizden çok, ne kadar hızlı söylediğimizin bilişsel değişiklikleri ortaya çıkarabileceğini göstererek yeni ufuklar açıyor.
Son dönemde geliştirilen bazı yapay zeka algoritmaları bile, sadece konuşma kalıplarını kullanarak Alzheimer teşhisini yüzde 78,5'e varan doğrulukla tahmin edebiliyor.
Başka çalışmalar ise, beyinlerinde daha fazla amiloid plak belirtisi bulunan hastaların, konuşmayla ilgili sorunlar yaşama olasılığının 1,2 kat daha fazla olduğunu gösterdi. Amiloid plaklar, Alzheimer hastalığının karakteristik belirtilerinden biri olarak biliniyor.
ABD'li araştırmacılar tarafından yürütülen 2024 tarihli bir başka çalışma da, daha uzun duraklamaların ve daha yavaş konuşma hızlarının, Alzheimer'ın bir diğer belirgin özelliği olan dolanmış tau proteinlerinin daha yüksek seviyeleriyle ilişkili olduğunu buldu. Bu durum, belirgin bilişsel bozukluk olmasa bile konuşma değişikliklerinin Alzheimer hastalığı patolojisinin gelişimini yansıttığını düşündürüyor.
Henüz temel çalışmalar sürse de, bilim insanları insan konuşmasının nüanslarını çözmek ve kelimelerimizin beynimiz hakkında neler söylediğini anlamak için önemli adımlar atıyor. Bu tür araştırmalar, Alzheimer gibi hastalıkların erken teşhisi ve yönetimi için umut vadediyor.
2023 tarihli ana çalışma, Aging, Neuropsychology, and Cognition dergisinde yayınlanmıştır.