Alzheimer hastalığının erken belirtilerini tespit etmek, hastalığın ilerlemesini yavaşlatma şansını artırıyor. Daha önceki araştırmalar, hastalığın ipuçlarını kişilerin konuşma ve nefes alıp verme biçimlerinde, ayrıca bağırsak bakterilerinde bulmuştu. Şimdi ise yeni bir çalışma, koku alma duyusunun zayıflamasının, bu hastalığın en erken göstergelerinden biri olabileceğini öne sürüyor. Bu durum, bilişsel işlevlerde bozulma başlamadan bile ortaya çıkabiliyor.
Daha önceki araştırmalar, koku alma duyusundaki eksiklikleri Alzheimer için olası bir erken uyarı olarak belirlemişti ancak bunun altında yatan mekanizmalar tam olarak anlaşılamamıştı.
Yeni araştırmada bilim insanları, hastalığın nöral temellerini ortaya çıkarmayı amaçlayarak hem farelerin hem de insanların beyin doku örneklerini ve pozitron emisyon tomografisi (PET) taramalarını analiz ettiler.
Bulgular, beyindeki bağışıklık yanıtının, Alzheimer'a bağlı koku kaybında önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Bu yanıt, koku algısı için gerekli olan nöronal lifleri etkileyerek kayba neden oluyor gibi görünüyor.
Çalışma, beyindeki mikroglia adı verilen özel bağışıklık hücrelerinin, koku soğancığı ile beyin sapında bulunan ve koku alma duyusu başta olmak üzere çeşitli fizyolojik mekanizmaları düzenleyen locus coeruleus arasındaki bağlantıları kestiğini ortaya koydu.
Koku soğancığı, burundaki koku reseptörlerinden gelen sinyalleri alan ve analiz eden, ardından bilgiyi beynin diğer bölgelerine işlenmek üzere gönderen bir ön beyin yapısıdır. Locus coeruleus ise uzun sinir lifleri aracılığıyla koku soğancığı ve diğer beyin alanlarını etkiler.
Alzheimer hastalığının erken evrelerinde, locus coeruleus ile koku soğancığını birbirine bağlayan sinir lifleri boyunca önemli değişiklikler meydana geldiği düşünülüyor.
Bu değişiklikler, mikroglia hücrelerine etkilenen liflerin kusurlu veya gereksiz olduğunu bildiriyor. Sonuç olarak mikroglia hücreleri bu lifleri parçalıyor.
Bu değişiklikler, hücre zarının dış kısmına taşınan ve normalde hücre zarının içinde bulunan yağlı bir asit olan fosfatidilserin'in varlığıyla ilişkili. Bu durum, muhtemelen microglia hücrelerinin saldırılarını tetikliyor.
Fosfatidilserin'in hücre zarının dış tarafında bulunması, microglia hücreleri için bir 'beni ye' sinyali olarak biliniyor. Koku soğancığında bu durum, genellikle gereksiz veya işlevsiz nöronal bağlantıları ortadan kaldırmaya hizmet eden sinaptik budama (budanma) süreciyle ilişkilidir.
Bu yağlı asidin yer değiştirmesi, Alzheimer hastalığının sinir hücrelerinin farklı davranmasına neden olmasıyla gerçekleşiyor olabilir.
Araştırmacılar, zar bileşimindeki bu kaymanın, Alzheimer hastalığı nedeniyle etkilenen nöronların aşırı aktivitesinden kaynaklandığını varsayıyor. Yani bu nöronlar anormal bir şekilde ateşleniyor.
Çalışma, Alzheimer belirtileri gösteren canlı ve ölü fareler, Alzheimer hastalarından alınan otopsi sonrası beyin dokuları ve Alzheimer veya hafif bilişsel bozukluğu olan kişilerin PET beyin taramaları incelenerek çok yönlü bir yaklaşımla yürütüldü.
Alzheimer hastalığında koku sorunları ve ilgili sinirlerde hasar uzun zamandır tartışılsa da nedenleri belirsizdi. Yeni bulgular, bu tür işlev bozukluklarının nedenleri olarak immünolojik bir mekanizmaya işaret ediyor ve özellikle bu olayların Alzheimer hastalığının erken evrelerinde bile ortaya çıktığını gösteriyor.
Bu erken evreler Alzheimer tedavisi için çok önemli olduğundan, koku kaybına ışık tutmak, daha fazla insanın hastalığı erken fark etmesine yardımcı olacak değerli bilgiler sağlayabilir.
Bulgular, Alzheimer riski taşıyan hastaların erken teşhisi için yeni yollar açabilir ve böylece bilişsel sorunlar ortaya çıkmadan kapsamlı testler yapılmasını sağlayabilir. Bu durum, amiloid-beta antikorları ile daha erken müdahale edilmesine olanak tanıyarak olumlu bir yanıt alma olasılığını artırabilir.