Yüzyıllardır insanlığın ilgisini çeken Antik Mısır'ın son kraliçesi Kleopatra'nın mezarı, arkeologların en büyük hayallerinden biri olmaya devam ediyor. Efsaneye göre, sevgilisi Marcus Antonius ile birlikte toprağa verildiği düşünülen kraliçenin son istirahatgahı, bugüne kadar sırrını koruyordu. Ancak, Mısır'ın İskenderiye kıyılarının açıklarında keşfedilen antik bir limanın, bu gizemi çözme yolunda önemli bir adım olabileceği düşünülüyor.
Ulusal Coğrafya araştırmacısı Kathleen Martinez, yirmi yıldır süren çalışmalarının kendisini Kleopatra'nın mezarına yaklaştırdığına inanıyor. Son olarak, Akdeniz kıyısından birkaç mil açıkta keşfedilen ve bir zamanlar Taposiris Magna tapınağının bir parçası olduğu düşünülen bu su altı limanı, bu heyecan verici keşfi konu alan yeni bir belgesel filmin de merkezinde yer alıyor.
Arkeoloji lisansına sahip olan Martinez, mesleki geçmişindeki hukukçu kimliğini de bu araştırmada kullanıyor. Olayı bir tür adli vaka gibi ele aldığını belirten Martinez, Kleopatra'nın kişiliğini, dostlarını ve düşmanlarını anlamaya çalıştığını ifade ediyor. Stratejik bir lider olan kraliçenin, ölümünü bile planlarken aynı stratejik düşünceyi kullanmış olabileceği fikri, Martinez'i gizli tüneller aracılığıyla bedeninin gizli bir yere nakledildiği hipotezine yönlendirmiş.
Martinez, bir zamanlar mahkumların ailelerinden yiyecek ve eşya alırken yaşadığı zorlukları da kendi deneyimlerinden biliyor. Kleopatra'nın sarayında mahkum olduğu ve bir müttefiki tarafından getirilen incir sepeti içindeki kobra yılanıyla intihar ettiği rivayet edilir. Ancak Martinez, sadece zehre ihtiyaç duyulurken gerçek bir kobra yılanının kullanılmasını sorguluyor. Bunun nedeninin, kobra yılanının Mısır mitolojisinde tanrıça İsis ile ilişkilendirilmesi ve Kleopatra'nın kendisini bu tanrıçanın bir temsili olarak görmesi olduğunu düşünüyor. Kraliçenin, bir mahkum olarak değil, bir tanrıça olarak ölmek istediği düşüncesi, onun efsaneleşmesinde önemli bir rol oynamış olabilir. Bu doğrultuda, Petrark'ın yazıları gibi çeşitli kaynaklar da kraliçenin kendisinin ve Antonius'un bir İsis tapınağına gömülmüş olabileceği fikrini destekliyor.
Bir Kraliçeye Yakışır Tapınak
Bir sonraki adım, Kleopatra'nın tutulduğu kraliyet sarayına yakın tapınakların yerlerini gösteren antik İskenderiye haritasını oluşturmaktı. Bu tapınaklar arasında, İskenderiye'nin yaklaşık 50 kilometre batısındaki Borg El Arab kasabasında bulunan Taposiris Magna, bilim insanları tarafından neredeyse hiç bilgiye sahip olunmayan bir yerdi. Kimin inşa ettiği, tapınak olarak işlev görüp görmediği, kime adanmış olduğu gibi soruların cevapsız kalması, Martinez'in hukukçu tarafını harekete geçirmiş.
Böylece Martinez, Taposiris Magna'yı kazmak için yirmi yıllık bir çalışmaya başlamış. 2006 yılında, tapınağın İsis'e adanmışlığını gösteren temel plakalarının ve üzerinde Kleopatra'nın tasvirlerinin bulunduğu kraliyet eserleri ve birçok sikkenin keşfedilmesi önemli buluntulardan olmuş. Geçen yıl ise mezar şaftları, tüneller ve üzerinde Kleopatra'ya ait olabileceği düşünülen, ancak henüz doğrulanmamış zarif bir büst bulunan başka bir eser yığını ortaya çıkarılmış. Tüm bu bulgular, özellikle Akdeniz'e doğru uzanan 1.3 kilometre uzunluğundaki tünel, Martinez'in doğru yolda olduğuna dair inancını güçlendirmiş.
Martinez, orijinal tapınak alanının bir kısmının sular altında kalmış olabileceği ve Kleopatra'nın mezarının da bu su altı yapılarından biri olabileceği sonucuna varmış. Ancak, "bir fikre sahip olmakla keşif yapmak arasında büyük fark var" diyor. "Taposiris Magna'da önemli ticaret ve ticari faaliyetlerin gerçekleştiğine dair arkeolojik kanıtlarımız var. Ancak bu bilgi, keşfi yapacağımız anlamına gelmiyor. Birkaç yıl önce Akdeniz'in önünde dururken, bu keşfi hiçbir zaman yapamayacağımdan gerçekten korkuyordum. Açık deniz çok tehlikeli ve su altı araştırmalarında hiç deneyimim yoktu."
Ekibinden biri, su altı aramalarında deneyimli, 1985'te batan HMS Titanic'in enkazını bulan ünlü oşinograf Robert Ballard ile iletişime geçmesini önermiş. Ballard, Martinez'in davetini kabul etmiş, bölgeyi incelemeye gelmiş ve hemen Martinez'in arayışında doğru yolda olduğuna inandığını söylemiş. Bu, projeyi kolaylaştırmasa da, Mısır Donanması da yardımlarıyla projeye katkıda bulunmuş.
Su Altındaki Antik Liman
O kazı sezonu için zaman daralırken, dalgıçlar Kleopatra döneminde kıyı şeridi olabilecek, balıkçılık ekipmanlarının depolandığı suni taş cepler bulmuşlar. Sonar, deniz tabanında antik kalıntılar, özellikle de sıralanmış devasa yapılar ve çeşitli çapalar ile amforalar ortaya çıkarmış. İlk çapa bulunduğunda, bir kameramanın o kadar heyecanlandığını ve suya atladığını hatırlıyor Martinez. 1.3 kilometrelik tünel de doğrudan su altı bölgesini göstermiş. Dalğıçlar ayrıca bir heykel kaidesi olabilecek bazalt bir taban ve "Üç Kız Kardeşler" adını verdikleri üç sütun da ortaya çıkarmış.
Limanın keşfi, Taposiris Magna'nın hem önemli bir dini merkez hem de bir deniz ticaret merkezi olduğunu gösteriyor. Martinez, Ballard ve ekibi, insan faaliyetlerine dair net işaretler gösteren beş alanı başarıyla haritalandırdıktan sonra, bir sonraki adım fiili kazılarla bölgeyi daha derinlemesine keşfetmek olacak. Binlerce yıllık tortunun altında gömülü olan yapıları ortaya çıkarmak büyük bir çaba gerektirecek.
Ancak Martinez bu mücadeleye hazır ve ilk olarak çeşitli uzun dikdörtgen taş yapılardan oluşan "Salam 5" alanına odaklanmayı planlıyor. Martinez, tüm bunların kesin bir kanıt olmamasına rağmen, "Kimse bana Kleopatra'nın Taposiris Magna'da olmadığını söyleyemez," diyor. "Bunu söylemek için tüm alanı kazıp onu bulamamanız gerekir. Durmayacağım. Benim için bu sadece zaman meselesi."
Belgesel, belirli bir tarihte izleyiciyle buluşacak.